dil bilmemek ne zormuşDİL BİLMEMEK NE ZORMUŞ YILLAR ÖNCEKİ UNUTAMADIĞIM ANILARIMDAN Bir kaç gündür Mekke’nin kurtuluşunu yazan dostların şiirlerini yazılarını okudum. Bana Mekke de ki, bir anımı hatırlattı. Ne güzel günlerdi o günler rabbim bir daha nasip eder mi ki, bilmem Mekke ye geleli birkaç gün olmuştu.Önce Medine ye gitmiş, orada dokuz gün kalmıştık. Evden gelirken getirdiğim ilaçlar bitti,zaten çok da değildiler. Ayaklarım isyana başladı gitmem yürümem diyorlardı. Oysa buraya oturmaya gelmemiştik. Sabah kahvaltında gurup hocamızı görünce ayaklarım çok ağrıyor diye.Söyledim. Çünkü biliyordum sağlık ocaklarının olduğunu önce gittiğimizde birkaç kez gitmiştik.Yine öğle sanıyordum. Oysa sağlık ocakları sadece haç zamanı varmış Ümre de yokmuş Hocamız bir kişi daha var hastaneye gitmek isteyen beraber gidelim dedi öğle namazından sonra lobide buluşalım diye anlaştık Burada araba bulmak o kadar zor ki,çok para istiyorlar.Ne taksi nede dolmuş yok .Bir yerden bir yere gitmek çok büyük sorun oluyor. Sağ olsun hocamız bu koşullarda çok yardımcı oldu. Nasılsa bir araba bulmuş ama öyle eski ki,içine oturunca sanırsın parçalara bölünecek. Olsun du buna da şükür bulundu ya. Gideceğimiz yer Mekke nin en büyük üniversite hastanesiymiş. O devası o telleri ve birde hastaneyi düşledim kim bilir nasıl büyüktür diye. Görünce biraz cık şaşırdım tabi ki, Tek katlı bir binaydı.İçeri girdik girişte oturanlar vardı hocamız sıra aldı beklemeye başladı Arapça seslendiler Sıram gelince yine hocamla içeri girdik.sanırım nesi var diye sordu doktor Bense adamı incelemeğe durdum Sapsarı benizli çok zayıf biriydi çenesinde birkaç sakalı ve sanırım gülmeyi unutan biriydi. hocam hacı hanım ne diyelim deyince dizlerim in ağrıdığını yürümekte zorlandığımı söyledim zavallı doktor hiç yüzüme bile bakmadan bir şeyler yazdı hocama verdi ah dedim adamcık dünyasından geçmiş sanki sesiz hayal gibi geldi bana. Dışarı çıktık karşıda bir barakayı gösterdi hocam işte eczane ilacı oradan alacağız,yalnız haremlik selamlık biz içeri giremeyiz sen ala bilecek misin Bakalım dedim içeri girdim. Aman Allah’ım bir sürü siyah çarşaflı hanım, kimi oturuyor sıralarda kimi ayakta bekliyor, ben şaşkın baktım etrafıma ah Ayşe dedim kendime kızgınca niye bolca ilaç getirmedin buyur al bakalım şimdi anlat derdini Bana yakın olan çarşaflı bir hanım işaret etti elindekini gişeye ver diye Anlamıştım gittim verdim içerideki bayan bana başka bir kağıt verdi Bu neydi geri döndüm demin yardım eden genç elimdeki kağıda baktı bana dönüp Parmaklarını saymaya başladı. Hiçbir şey anlamadım,baktı anlamıyorum. Bu sefer benim parmaklarımı saymaya başladı. Yüzüne baktım umutsuz bir ifade ile başımı salladım anlamadım dedim Gülerek sarıldı bana öyle tatlıydı ki, Bizi takip eden biri varmış yanımıza geldi. Elimdeki kağıda baktı üst kısmında numara varmış, meğer Bir kendi numarasına baktı Arapça genç hanıma bir şey söyledi. Bana dönüp önce ben sonra sen dedi. Anlamıştım sıramı anlatmaya çalışmış Arap güzelim benim Gülümsedim tamam şimdi oldu dedim Yanımdaki hanım Türkiye mi dedi .Evet dedim. Ya siz Suriye dedi çat pat Türkçeyle Derin bir oh çektim Zavallı hocamız bir çocuk bulmuş bana göndermiş işini halledebilecek mi diye. Tamam dedim hallettim Sıra azaldıkça önlere geçip oturduk kısa zamanda geldi sıramız Suriyeli hanım aldı ilaçlarını bana hadi dedi gittim elimdeki kağıdı verdim aldı baktı gitti bekliyorum gelsin diye nerede başkaları ile sohbete daldı içeride görüyorum ama yok gelmiyor. Hey Allah’ım dedim bilsem Arapça hey ne duruyorsun ver şu ilacı diyeceğim Biraz zaman geçti eşim hoca dışarıda onları bekletmek hiç hoş değil ama yapacak bir şeyde yok beklemek zorundayım. Derken genç bir bey geldi karşıma Merhaba Ayşe Hanım dedi. Merhaba dedim Nasılsınız Türki yeden gelmişsiniz dedi adını söyledi şu an unuttum nasıl kibar bir beyefendi Ben ıraklıyım size yardımcı olacağım Sağ olun çok teşekkürler dedim hem ilaçlara bakıyor hem konuşuyoruz Ben Türkiye ye gittim dedi. Siz ne taraftansınız Nereyi bilir siniz dedim Mardin ve etrafını söyledi Evet çok güzeldir Mardin dedim Yalnız benim memleketim Aydın yani siz doğuyu biliyorsunuz ben batıdan geldim çok güzel efendim deyip ilaçları verdi tabi ki ben yine şaşkınlar dayım kutusu bile olmayan on tane hap hepsi bumu dedim Evet akşam sabah tok karınla için Allah şifa versin Teşekkür ettim tanıştığımıza memnun oldum deyip ayrıldım Benim Arap güzeline baktım gülümsedim el salladım çıktım dışarı Bunca zaman kaybı bunca zahmet bu kadar cık hap için mi dedim Eşim ne oldu dedi yok aldım sizi de beklettim kusura bakmayın E hacı hanım burası böyle Deyip yine taksi bulma derdine düştü adamcık bir iki taksiyle anlaşamadı üçüncü razı olmuştu binip mescidi harama geldik. Benim için özel bir gündü ve çok üzüldüm işte dil bilmemek ne kötüydü AYŞE KARAN |
Hayırlı bayramlar...