Halepçe
Halepçe
Soğuk ve griye çalan toprakta yürüyorum Yürüyorum bir Zaman Aydan kopma toz zerreleri Yüzüne konuyor Yürüyorum uçsuz bucaksız ovalarda Kayalıklara rast geliyorum Kuytu bir yalnızlığa deng geliyorum Baktım ki Halepçe denen İnsanlığın insanlığından utandığı bir topraktayım Yürüyorum bir süre kan sızıyor her yerden Bir elmanın korkusudur bulanık havada Pişmiş et korkusudur arşı sızlatan İnsan diyorsun insan insanlık öldü dediler Yürüyorum evlerin önünde küçük çocuklardan kalma Oyunlar toprağa çizili Seksek ip atlamaca bilyeler göğü delmekte Her biri bir ölümün anısı Her biri bir cinayetten kalma parçalar Yürüyorum kara toprak üzerinden Üst üste konmuş cennetten gelme çocukları görüyorum Her birinin yüzünden tebessüm Her birinin üzerinden rahmet Her birinin üzerinden katilinin izleri Yürüyorum kara toprağın üzerinde Evlerinin saçaklarından ölümün gömbürtüsü Gökyüzünde iniyor Yağmur taneleri Bedenleri temizlemekte Gidiyorum bir süre İnlemeler etrafı sarıyor Yürekleri sökülmüş bir acının feryadı Yer ve gök inliyor bu acıya Yankılanıyor dünyanın dört bir yerinden Eller uzanmıyor Mahsumluk eller içinden can veriyor Sevinç yaşları kuruyor Tebessümler katlediliyor Sonra bakıyorumda bir çocuğun feryadı inletiyor arşı anne elma kokusu geliyor Orada bitiyor her şey Küçük bedenler bir bir düşüyor Her yer yangın yeri Her yer acı yeri Suya koşuyor kimileri Kimileri toprağa Yanmaktan kurtulamıyor mahsumiyet Yürüyemiyorum artık Dizlerim kırılıyor Ellerimi açıyorum Bir bedduanın sözleri yüreğimi sarıyor Dertler yara tutuyor Bombalardan kalma is yok oluyor artık Minik bedenler gelme amber Zulmün kokusunu yaymakta Soluklar kesiliyor Sözler bitiyor Bir yağlı urganda can veriyor can alanlar Mizana gidiyor herkes Mizanda hakkını soracak cennetin çocukları |