Deli Durmuş
Oğlunun yüzüyle aynı yüzü
Aynı kırçıl saçlar, sakallar Aynı talih. Ehliyetli ama bisiklet bile süremezdi Oğlu, hepsinin tamircisi Çoktan aşmış babasını Eli anahtar tutar, çift işli. Yine de onaramaz babası kadar kırık yürekleri Gece bekçisiydi babası oğlunun, koca kasabanın içinde fırdolayı kar ezerdi kışları Belinde jop, yedi altmış beş;elinde elektrik Aklında donmadan gidip uyuma endişesi Oğlu uyuyamaz, genetiktir Bekçi Durmuş’un duramamış oğlu Okumuş yazmış ya bir yanı baba yanı Gece gezer, gece yazar Kim babalar gününü kutlasa Sızlar burnunun direği Durmuş oğlunun Babasının bıraktığı kaş kıvrımı derinleşir Derinleşir ama babası kadar değil On sekiz yıl oldu babasını anlayalı Oğlunun şimdiki derdi, yetişememek. Çingene çocuğuna sarılan gövdesine -Kendi oğlundan ileri tutup şekersiz sabiyi- Cıgaradan o akşamlık vaz geçip Yekdiger deli Cevdet Ağanın bakkalından Veresiye şeker alıp vermek. Oğlunun ona varacak on sekiz yılı daha kalmış demek. |