BUKALEMUN MUSUNBukalemun musun be adam, renkten renge giriyorsun? Çıkarların uğruna, her şekle girip poz veriyorsun. Helal mi, haram mı demeden her türlü hakkı yiyorsun, Bu nasıl bir yüz böyle? Birde utanmadan geziyorsun! Kalmadı mı hiç Allah’tan korku, insanlıktan bir nasip? Hangi vicdanın kokuşmuş meyvelerini deriyorsun? Bilemedim sana nasıl söz, ne türlü unvan münasip, Bu nasıl bir öz ki utanmadan meydana seriyorsun? Merhamet avcısı, duygu sömürücü, sahte dilenci, Padişah soytarısı, düzenbaz, şeytan gibi dümenci, Yüzün bembeyaz kar gibi, vicdanının rengiyse zenci, Bukalemun bile inan ki senden daha düzgün renkli! Hiç dilim varmıyor senin kimliğine insan demeye, Ağlayanları görmüyor, ha bire tıs tıs gülüyorsun! Hak yemek için alışmışsın şekilden şekle girmeye, Haramzadesin; ömrün bitmiş; kişiliksiz ölüyorsun! Allah, çok belayı böyle münafıklar yüzünden verdi , Ne geldiyse, hep sözü özüne uymayanlardan geldi. Bunların şerrinden, Allah, bütün insanları korusun! Ey safım, münafığı sorma, bak her yerde görüyorsun! O, nabza göre şerbet verir, seni uysal koyun yapar… Öyle olmasa, sen kuzu kuzu sessizce durur musun? Bu arada gözünü boyarda külahı çoktan kapar, Sonra ayılır dersinki: kör şeytan bukalemun musun? Bu tariflerime uyanlara her yerde rastlarsınız. Doldurmuşlar dünyamızdaki dört bir köşeyi, her yeri. Bukalemunları niye hep uzaklarda ararsınız? Hep aramızda dolaşırlar, sanki bir insanmış gibi! Yüksel, kızar çıkar için kişilik değiştirenlere, Güzelim insanlığa pislik yapıp, leke sürenlere, Bukalemun bile layık olur verilen hikmetlere, Yuh derim, insanım deyip de bukalemun gezenlere! 06 Haziran 2022 / Mustafa YÜKSEL |
BU MUHTEŞEM ESERİNİZİ KUTLARIM.