DÜNYAYI GÖRDÜM DÜŞÜMDE
Dün gece düşümde dünyayı gördüm.
Kör cellat papatya seviyordu, rengini bilmeden. Kırk bir derece çöl toprağındaki asker mermi yağdırdı rastgele. Mermilerden mavi ışık yayılıyordu gökyüzüne. Yalım yalım mavi, kırmızı, yeşil, sarı havai fişekleriydi. On yedisinde ceylan bakışlı kızların kirpiklerinde, ardıç kuşları vardı. Sevgililerine uçuyorlardı. Deniz atölyelerinde istiridyeler çalışıyor. Sedef renkli inciler yaptılar, Ceylan bakışlı kızlar ak gerdanlarına taktılar. Alaca karanlıkta, veya güneş tam tepedeyken Rüzgar hızıyla koşan Arap atları zulüm, acı ve ölüm çiçekleri dağıtmadılar. Bulvarlarda sarhoş eden bir koku, hanımelleri, hindibalar, ıhlamur ağaçları ,... Yağmur sonrasında, cömert kokularını salmışlardı. Yoksul varsıl ayırmadan eşit bir şekilde. Dün dünyayı gördüğüm düşte. Bir kadın, bir ana gördüm. İnce, uzun ve yorgun parmaklarını açmış gökyüzüne. Hiç bir tanrıya muhtaç olmadan dua ediyordu. Ölü çocuğuna sarılan yoktu onun dualarında. Canavar dişlerini bileylemeden, öylece baktı bir zaman. Belki de yaptığı zulümleri düşünüyordu utanmadan. Ne çığ, ne madende göçük, ne de soysuz bir yangında ölen bir çocuk yoktu düşümde. Herkes neşeli, herkes yorgun ve mutluydu. Zulüm, korku, açlık, savaş bilmiyordu insanlar. Açmak istemedim gözlerimi. Kuruldu kurulalı dünya böyle değildi. Ömer Yalçın 16/05/2022 |