Küçücük Büyükhangi kapıda bağlı uslu kınalı kuzudur huzur ne ayıptır ki adı insan olana ne ayıptır ki hırs batağına batıyor insanlık boğazlarından taşar çirkef zifos utanmazlık aymazlık sofra büyüklerin küçükler kurup küçükler toplayamıyorlar sofrayı sefâlet don biçilmiş sefilliğin alışılmış hizmetkârlıkları zamanların nankör ruhu taraf olmuş sonu mu geldi denir medeniyetlerin pençesi acımasız saplanır küçüklere büyüklerin yirmi birinci yüzyılın henüz başı ha bilmem kaç bin yılın geleneği gasp ediliyor yoksulun ekmeği aşı yatıştırırlar mı hiç açlıklarını semirirler büyükler yutkunurlar diğerleri kendi sofrasında kıyamda el pençe sıra bekliyor küçükler ... tutuştuk el ele dere dereydik küçücüktük büyüdük bent dinlemedik ne tepe ne dağ beleşçiye kıyam dikildik diklendik bir idik az idik düşündük taşındık birlik olmak gerek dedik bir olduk da sırt sırta verdik ahlakımızdan aldık gücümüzü sildik süpürdük vampirleri ırakta değildi bir isek çizilmeliydi o ressamın tablosu ... huzur vahşi değildir kaçacak huzur pîr isek ancak ve ancak huzur bağlıdır kapıda açınca görülecek kınalı bir kuzudur huzur 30 ekim 2007/ Denizli |