KEFİL
Diyaframı patlamış motor gibi diriliyor sabah
Yokuşun sırtında ki silik suratlardan başkası değil Hep incinir yüreğim, duyabildiğim ah ve vah İnsan bunlar ama… Kendileriyle barışık değil. Dört köyü dört şehri aşmış dizlerinde dört yama Dört çeker amele var isteyen var mı beyler Bunlar katır değil beygir değil lama Jilet görmemişler yüzleri gördükçe… Kimisinin alnında çöl aslanı yazar kimisinde karo Bir ekmek için canını tezgâhta satan taşralı memo Yokluğun inişinde düşürdüğümüz rüzgâr… Es bakalım… efil efil. Koça binaların gölgesinde takatsiz cılız karıncalar Müşteri bekleyen malkoç ayıları flamingolar Geviş getiren uzun boylu sarışın tayyare böcekleri Bakmaktan ıramış, arına gömülmüş Anadolu Eğil boynum eğil. Doğuştan patlamış hayat’a dair tekeri Yol bozuk, düzen bozuk, vites tutmuyor… bir ileri iki geri Baktım yüzüne kemiğe yapışmış deri Bu adaletse Adalet değil. İhtişamlı arabalar, desti si kırık köpek bozuntuları Bunlar yirmi dört ayar, çıkrık azgını mayalar Geride vatan millet Sakarya diyen saf kan arılar Baktım yüzlerine Çanakkale Kan akıyor sefil mi... sefil, Bir lokmanın hesabı derin bir mevzudur Şair yüreğimden… Ve benden sorulur. Umuda fener yakmışız sular elbet durulur Biliyorum ki Düzen kavramından geriye kalan Ezil... Mehmet’im...ezil. |
Umuda fener yakmışız sular elbet durulur
Biliyorum ki
Düzen kavramından geriye kalan
Ezil... Mehmet’im...ezil. "
Duyarlı yüreğinizi kutlarım.
Güzel bir eser ortaya çıkmış.