OYUN
OYUN
oyun oynadık hayatın üstüne. en renkli bilyeleri secip üçgenler çizdik hayata.. iç açılarını hiç toplamadık ömrümüz hipotönüs kadar uzun olsun istemedik geçtik derelerden paçalarımızı sıvamadan ıslanma endişesi taşımadık metleri bulup değneklerle yürüdük kötünün üzerine. hiç evcilik oynamadık mutluyduk evmizde. taşlarla oynadık taş kesilmiş yüreklere inat alt üst yapıp renkli kağıtlarla kumar oynamadık hiç bir şeyin üstüne tapancalarımızı kendimiz yaptık kızıl ağaçtan ellerimiz kınaya çalana dek asla doldurmadık içlerini vurmadık kimseleri hurdacı bekledik mahalle aralarında paslanmasına izin vermedik düşlermizin rengareng leğenler alıp koştuk heyacanla evlere doldurduk içlerini büyük okyanus lar oluşturduk girdabına kapılmadan kağıt gemiler yapıp küçüçük ellerimizle büyük umutlara yelken actık topaç yaptık dünyayı döndükçe savruldu her tarafa dert, hüzün. keder giyomtel olup paylaştık kucağımızda ne varsa. yayları çekip okları fırlattık geri dönmemecesine rengareng uçurtmalar larla acıldık sevdalara kuyruğuna dileklerimizi bağlayıp saldık gök yüzüne dağılsın dünyanın hertarafına bayram yeri olsun ağlamasın hiç bir çocuk damlamasın göz yaşı toprağa toprak sulanmasın göz yaşları ile hiç büyümeseydik oyun oynasaydık hayatın üstüne oyuncak yapıp dünyayı oynasaydık hep üstünde |
Bİz hayatı hep şirin babalardan ibaret sanırdık
Oysa kötü kalpli gargameller de varmış
Hayat altın rengine boyanmış bir tepside
bize sunulan bir armağanmış...
Ama geçtikçe yıllar gördük ki
Tepsinin rengi solmuş,kararmış...