SÜKÛT'U YÂR ETTİM
~SÜKÛT’U YÂR ETTİM~
Bir Fecr vaktinde; Yuvası bozulmuş, bir karınca gibi izliyorum çaresizliğimi.. Cefalarla örülen yollarda, bıraktım tüm acizliğimi.. Vefalı yüreğim PÜRYANİ, Ellerim örselenmiş,her yanım SÜRYANİ, Gözlerim aşina çöl yağmurlarına.. Bedenim muhacir, Yanlışlığım yokta, yanmışlığım çoktur bu topraklarda... Oysa kimse bilemez ; Tesbih tesbih döktüm gözlerimden, gençliğimi.. Sükût ile bertaraf ettim tüm avareliğimi.. İştimâlde dide-i giryanım, Lal kesildi feryad-û figanım,ahım.. Sen daraldığında HİRA’ya giderdin Ya RESULALLAH, Ben nereye gideyim, Bitmedi, tükenmek bilmeyen ikrahım... Bir duanin sessizliği düşerken ruhuma,ruhumun minberinde, ENSAR gönüllü bir aşığım.. Avuçlarımdan SEMAya haykırıyor, senden önce ki cahiliye döneminde kalan çığlığım.. Kendime ZÛL oldum,sığlaşan insanlığadır sağırlığım.. Ben ELİF gibi dik duruyorum, Ben MİM gibi eğiliyorum.. Artık bir VÂV sükunetidir yalnızlığım... Yürek YETİMLİĞE mahkûm "Sükût’u Yâr" edineli.. Sükûtum gözyaşına mecbur, söz söyleyemeyeli.. Ömrü MABEDİMDE, Sabr taş olsaydı , inan çatlardı, Gökyüzü duysa feryadımı, sağanak sağanak ağlardı, Dinsiz dindarlar ihaneti hatırlatsada,bilirim ki İMTİHANIMDI, Kalbim ah-u zar’ dan NASİPSİZ kalmadı, Şükürü, gözyaşını, hüznü kalbime YOLDAŞ eyleyeli... Sükût’u YâR ✍🏻 |