EYLÜL ANISI
Hayatımı söndüren zamanın eylülüydü
Yaşam hakkım muallak sanki bu bey ölüydü Okuduğum okulda adım geçti olaya Faili meçhul dendi başım girdi belaya Dağ yolundan varınca köydeki can anama Dedi asker arıyor oğul varma yanıma Helalleşip çıkarken su dökünce ardımdan Tanrıdan duacıyken niyazı bir yardımdan Vatanı savunurken yerimden olup sürgün Dedim hakkım gasptayken anlaşılırım bir gün Mehter marşı söyleyip dağı dereyi aşıp Yıkılmaz umutlarla ayağım başım taşıp Odun yüklenen vagon istasyonda dururken Kanun kaçağı idim gölgem bana vururken Meydanı gözetleyip yokken tanıdık kimse Odunca istif olup kamufle hayat pimse Lokomotif çalıştı Malatya’ya yol alıp Elveda dedim Bingöl canımı senden çalıp Malatya’da inince olmuştum siyah zenci İş katarı dumanı siyahlaştırır genci Adana’ya varmaya otobüse binerek Gazeteyi deldirip gizli bakıp sinerek Artık kafam rahattır bir köyün çobanıydım Düzenin kurbanıyken vatanda yabanıydım Çukurova güneşi yakmıştı can tenimi Aynaya bakıyorken derdim bu yüz benim mi? Ağamdan izin alıp şehrin yoluna doğru Anamı soracaktım hasret yakarken bağrı Sosyete bir mekana varmak hasıl olunca Karışık kebap dedim tez bir çorba dolunca Garson masan bu dedi yemekte iki bayan Sandım ki düş görmüşüm melekler olmaz ayan Çorbam kondu önüme bismillah deyip içip İkisi bakıp gülüp nazar alaya geçip Birisi dedi fakir parası yoktur yiye Edebinden susan er bunlara neler diye Geldi karışık kebap birde sürahi ayran Dediler nerelisin yiyişe olup hayran Bir kanun kaçağıyken söylemezdim ilimi Tanrıya inancımla perçinledim dilimi Diğeri sordu neden cevapsız kaldı soru Başka ildenim desem yalan inancın zoru Dedim dünyanın hepsi inancımda ilimdir Cüzdana tutsak olmam vicdan benim dilimdir Sizler gibi benim de var iken yaşam hakkım Yaralara merhemim yoktur kalplere çakım Biri dedi dil bilmez sanki gelmiş Bükreş’ten Yemekte kim konuşur öğrenciyim Türkeş’ten Elhamdülillah deyip çağırınca garsonu Dedi abi çay hazır tembihledim Dursun’u Dedim al ücretini üstü bahşişin olsun Çaya zaman kalmadı gönlüne neşe dolsun Masadakiler dedi senin acelen nedir Dedim dünya birine sedir birine kabir Afiyet olsun deyip ayrılırken masadan Biri dedi ey kaçkın acelense tasadan Biri silah doğrultup sivil polismiş meğer Kaçmaya fırsat buldum yoksa tutsaktım eğer Can havliyle koşarken araçlar arasında Çarpan taksi jantıyla kanlar diz yarasında Dedim tanrıya şükür kefeni bugün yırtık Köyde özgür çobanken şehre inemem artık …….. Hak tecelli olunca Devlet baba affetti Can ecelli olunca hep koruduk iffeti M.Sıddık SOLMAZ |
Saygı ve selamlar.