Attan İnip Eşeğe Binmişiz
Sorumluluğunu bilmeyenlerden ettikçe ediyorum nefret.
Sevdalı yufka gönlüm, insan gibi insanlara kalmış hasret! Sayılı ömür miadımız ha bitti ha bitecek, Aşk ve şevkle besliyorlar hala, birbirlerine kin ve husumet. Bu üç günlük fani dünyada birbirimizi canı gönülden niye sevmiyoruz? Birbirimize küsmek yerine birbirimize niçin sevgi ve muhabbet beslemiyoruz? Uzun visaller neticesinde kucaklaşıldığı gibi, Günahların dökülmesine vesile olan, kucaklaşmayı niçin kardeşçe yapmıyoruz? Boşu doluya, doluyu boşa vurmakla, ne geçiyor elinize söylesenize? Menfaatinizi düşünmeksizin birbirinize rıza-i Lillah için gidip gelsenize! Dostların neşe ve üzüntülerini paylaşmak bir erdemdir, Bu emanet can bedende iken, bu erdemin elzem olduğunu bilsenize! Gönüllere girmek, vallahi hiç de zor değil, tam aksine oldukça çok kolay. Hangi makamda, hangi sıfatta olursa olsun, insan başkasıyla etmemeli alay! Bir tatlı tebessüm ve tam kıvamında demlenmiş bir bardak çay ile En muhkem gönül köprüleri kurulur, karanlık gecelere doğar dolunay. Özümüzden uzaklaştıkça uzaklaştık, ne oldu dünyaya hükmeden asil atalarımızın torunlarına? Otağımızı kurmuşuz nefsin şeytani heves ve arzularının yollarına. Bizi görenler gıpta ediyor özeniyorlardı yaşam tarzımıza, İnsanı cehennemlik eden günahlar işlenmiş, halkımızın damarlarında dolaşan asil kanlarına. Aklımızı başımıza niye almıyoruz, attan inip eşeğe binmişiz su gibi aziz iken rezil olmuşuz. Gönüllerimize kin ve kemliklerin tohumlarını ekmişiz şeytanın atına binmişiz. Barış ve kardeşliğin ulu dağlarında, sevgi ve muhabbet fedailiği yapmamız gerekirken, Çekirdeğin kabuğunu doldurmayan sebeplerden dolayı birbirimize hayatı zehir etmişiz. 12/ Ekim/ 2021 |