ÇOCUKLUĞUM
Sıcak bir mevsimdi;
Henüz baharın arifesindeydi Tabi ki okullar tatildi Yeminli memurlar gibiydik Yalnız ve de özgür Köyümün günlüğünde İşlenmiş bağların sararmaya yüz tutmuş ovaların girdabında salıverdim kendimi alabildiğince Kuzular meleşirken anaların peşinden Çocuksu halimle güzelliklerle boğuştum Hayatın geçici bir zamanın bolluğunda Yokluklarımı düşünerek Gün ışırken kalkardık Hadi uyan diye bağıran yengem Herkes kalkmış köyün işlerine Bir türlü alışamadığım belliydi Uyanamamıştım köyün yaşam zincirine Sırtıma ağaçların dalları batmış acıyordu apansız İnleyerek doğruldum ki ben nerede uyumuşum Gece geldiğim kamyonun kasasında. Hayır bu dalları biçmişler yatak yapılmış beni de Yüklük gibi bir sundurma üzerinde uyutmuşlar Ayağıma dolaşır oldu yine kambur kambur üstüne şanssızlıklar Köyde hiç yumuşak yatak mı olur Belki de bir denemeydi bana ne diyecek Aman canım alışıversin Burası köy yeri Demezler mi adama Yine de güzel olan ilkleri yaşıyordum... İlgi alaka tavan yaptığı yıllarımda Bana olan şefkatli bakışlar sözler can alıcı geliyordu Gün ışırdı özgürce Hayatın ince penceresinden gizlice Bahçede kimsecikler yoktu Taş merdivenleri inerken baya zorlandım Adımlarım yetişmiyordu bile Dizlerimin üzerinden indim Karnım acıkmıştı Bir fırın vardı toprak fırın küllerine ellerimle ovuşturdum Sanki negatif elektrikler boşalıyordu Sıçrayan tüm kötülükleri atıverdim Ilık bir rüzgar gibiydi Yüreğim tattığım yalnızlığımdı ilk Odanın altında bir karanlık oda vardı içerisi kapı Ağzına kadar doluydu armutun küçükleri ile. Sebebini anlayamadım bir tane aldım ısırmaya çalıştım çok sertti... Yumuşakları kahverengiydi armutmuş Sorduğumda sonra anladım Bu hayvanlara verilirmiş Kimseye söylemedim ısırdığımı Kocaman bir kapı vardı gıcırdıyarak zor zar açtım Kendimi dışarı attım Yalnızdım özgürce dolaşıyordum Bir çocuk beni çağırdı komşunun oğlu Hoş geldin dedi Beraber konuşuyorduk Gel dedi bir bahçeye girdik Koca kapılar ardına kadar açıktı Tavukların sarayına girdik İçerde kimseler yoktu boştu İki yumurta aldık ve hemen çıktık Kimse bir şey demedi Kapının dışında kadınlar oturmuş Nohut ayıklıyorlardı Bana hoş geldin oğlum dedi birisi O sımsıcak sesiyle kulağıma hoş gelmişti İçim ısınıverdi gülümsedim Ne diyeceğimi bilemedim başka Suçluyduk Elimdeki yumurtayı gösterdim yengeme o da !!! bana Aha bu senin annenin gardaşı dedi !! Yengem Yüzüm kızarmıştı Meğer ev halamınmış Arkadaşımı tembihlemişler ilgilen diye; Halaymış benim her gün gel taze taze al yavrum dedi... Çok sevinmiştik doğru bakkala koşarak gittik... Onları bakkal amcaya verdik o da bize Leblebi tozu ve akide şekeri verdi İşte çocukluğumu yaşıyordum Para harcamadan bedava ! Hayat ne güzelmiş... Çocukluğum. Behçet Bük Söğüt köyünden bir anım/1 |