Ölüm Şiirleri
Kabristan beşiğin p/eşidir gardaş;
İnsan ölmez, ölen nâşıdır gardaş. [Micingirt] ________________________________________ Ölüm ertesinde müjdeler vardır, Farkına varanlar pek bahtiyardır. Micingirt ________________________________________ Mermer Toprak yeter mezarların üstüne Helâl yoksa altı nedir üstü ne Mermer soğuk hasenât giy üstüne Mizân bakmaz Karunların büstüne Ömer Ekinci Micingirt ____________________________________ Seviyorum Yolculuğum muamma Yolumu seviyorum Yaşamak güzel amma Ölümü seviyorum Ölüm rahmet kapısı Ebediyet tapusu Zalimlerin mahpusu Ölümü seviyorum Ölüm canan ölüm yâr Aşk saadet onda var Gelir çığlığım duyar Ölümü seviyorum Ömer Ekinci Micingirt ______________________________ Tefekkür-i Mevt Sülüs terhis gelir hep aynı yerde Makam rütbe mansıp denk olur “er”de Cürümler dökülür açılır perde “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Vefât eden zâta öldü diyoruz Bize ne oluyor düşünmüyoruz Ölüm lisân-ı hâl, nasihat vaaz “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Oyun yolcu gölge mezar ve beşik Mezardan sonrası mahşere eşik Mahşeri dert etmez diyemem eşek “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Hakkı hicveyleyip dolanıverdim Yönsüz adamlardan bulanıverdim Sabrın masatında bileniverdim “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Maksadın kulluksa ötesi hâşa Gönlüne tefekkür gözlerin yaşa Alıştır kardeşim gülmeyi boşa “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Ahlaka koşunuz…mevt özetidir Kime“Şeb-i Arûs” çeyiz setidir Ölüm her kişinin kıyametidir “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Söze müptelayım dilim biçare Öğrendim sükûtu ama ne çare Yazdım alçak sesle dosta ağyâra “Tefekkür-i mevt” âh bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Ömer Ekinci Micingirt _____________________ Bir Fatiha Uzunluğunda Kapitalist dindarlar etrafım sarmış İbretten emare yok Musallaya bakan da yok Akraba-i taallûkat gözlerimin önünde Geçiyor teker teker Mal varlıklarını tefsir ediyorlar Helva niyetine pideleri yutarken Üzüntü yüz ifadelerine uğramamış Uğramış gibi yapma içgüdüsünde Kapitalist dindarlar etrafım sarmış Koronaya sesleniyorum Varlığın şamarını yedirten koronaya Kapitalist dindarlar etrafım sarmış Oysa “Lezzetleri tahrip edip, Acılaştıran ölümü çok zikrediniz!” Buyurmamış mıydı şefkat abidesi Beklentilerimi düşünüyorum Titreyerek ümitle bir Fatiha uzunluğunda Kapitalist dindarlar etrafım sarmış Ömer Ekinci Micingirt __________________________________________ Ağlayacaksın Gerçek hislerinle terki derince Şekli ifşa edip ağlayacaksın Kalb-i dudaklara zannın sorunca Farkı fark eyleyip ağlayacaksın Klasik ya her şey rüya düş idi Görmez gayyaları zihnim üşüdü Mânasız ifade neyin çeşidi Sözü itekleyip ağlayacaksın Eşarbı süs etme mor saçlarına Nankörlük engebe miraçlarına Şiir yorumlarsın sertaçlarına Keşke zikreyleyip ağlayacaksın... Şey olmak her şey mi ve gelip gider Gayesi ney olan ney çalıp gider Hevası hep olan aldanıp gider Zaafın yoklayıp ağlayacaksın Nedir yolcu arzu emel niyetin Ebedi ömrü mü vermek diyetin Varlığın yokluğun hüsnüniyetin Bir gün terk eyleyip ağlayacaksın Ömer Ekinci Micingirt _______________________________ Kuru Çiçekler Selvi bakadurur süzer bulutlar Gözyaşı dökmeyin bende zaten var İbriği bırakıp geçin sağıma Kuru çiçekler dikin toprağıma Peşinden fatiha her dem gerekir Ölüm duvarına erdem gerekir Erdem fazilettir erdem din iman Anlattım kavlince duyun müslüman Dilim tutuk benim kalemim esir Dilde muharebe kefende tesir Elli beş yıl bu gün bir hiçmiş meğer Bilmem belki nasip şarabı kevser Ömer Ekinci Micingirt _______________________________ Ümit Bir katre gözyaşı bir dua yâda Mai bulut gibi gözlerimi tut Hangi nehir akmaz akan dünyada İnilmez merdiven nerede mevcut Yorgun günlerimi aldım elime Tekrarı yok ömrün baktım hâlime Cürümde muttasıl yazık dilime Acı içindeyim gel beni uyut Şiirler hüznümdür mevsim çok serin Sonun telaşesi mevzu pek derin Su gibi içtiğim yazı kaderin Emriyle kuşatmış korku ve ümit Ömer Ekinci Micingirt ____________________________________ Unutmayalım Dostluk sulayalım yâr’in bağında Sevgi büyütelim salıncağında Husumet kin nedir edep yayalım Toprağın altı var unutmayalım Dünya kardeşliği ötesi de var Güzel ahlak ile kalpler parıldar Neyse kardeşliğe sebep yayalım Toprağın altı var unutmayalım Dosdoğru fıtratı dili ve hâli Kardeşlik olmalı kulun hayâli İrşad samimiyet ve hep yayalım Toprağın altı var unutmayalım Ömer Ekinci Micingirt Yokluk Vâkti Sarhoş uyanığı yirmi dört saat Dahası herkese açılmıyor ki İmgeler okşuyor mısra nihâyet Zehirli zamanlar içilmiyor ki Zihnim savruluyor ne yazsam irsî Ölümler taşıyor kör saltanattan Kışlığa yatırdım ölümle hırsı Hırs ölüm bende mi yoksa fıtrattan Elliye yaklaştım tarihe kırktan Sabır taşlarımı bitirmişim hem Bıçak emiyorum susuz çıkrıktan Mavzerden dert kardım hançerden merhem Deli serkeşliğim dem diyecekler Yeşil frengili duygu aşk yürek Sorunca upuzun kim diyecekler Kiminde bir kazma kimine kürek Yetiş bir kazma vur dinle âh işit Şiirlerim hüzzâm sarar mı şehir Mısralara yaslan devrilmeden git Yokluk vakti ateş kusar bu şehir Benzim gökkuşağı gözlerimde sis Kitap yazdım "siz hiç ay ışığında..." “Gören Göz...”ler ne der cürmüme mahsus Çığlıklarım yüzüm kırışığında Titrek sarsıntıyla uzat koyuver Yokluklardan yorgan topraktan peçe Aşktır keşke’lerim dinle duyuver Ot biter mezarım genişledikçe Ömer Ekinci Micingirt ________________________________ Çok Düşün Daha var deyip sanmayın uzun Söndürürler evin ışıklarını Atarlar çukura sessiz upuzun Dağıtılırlar helva kaşıklarını Rüyayı çok düşün ve düşlerini Toprağa çevirir gülüşlerini "Nazar ber kadem"le bakışlarını Ölmeden ölürler hak âşıkları Ömer Ekinci Micingirt _______________________________ Ardımdan Gelmesin Öteki âlemi fikrîden dosttur İnşallah bu günler sabrıyla kârım Evveli bir oyun sonu paydostur Ömrü tamamlarım sözlerim yarım Ehl-i dalalete ses etmem sesi Lezzetler yırtılır ân gelir her ân Ebed derinliği sabrın nefesi Kefeni unutmuş tepemde duran Nice çirkinlikler çirkinler gördüm Adeta sıyrılmış izandan çoğu Bağırdım bağırdım bağırdım durdum Ahbap akrabalar ölüm soğuğu Malayani şeyler bilmem ki niye Aklımda başka şey içimde sızı Usulca bakarım utansın diye Hiç bir şey kâr etmez izzet hırsızı Ömer menziline akan bir nehir İhtiyar mevsimler hicran vakitler Hamitlere taşır beni bu şehir Ardımdan gelmesin riyakâr itler Ömer Ekinci Micingirt __________________________ Desiseler Ebed aşka dair mahşer sabahı Azap darağacı kimine düğün Kahrolsun rençberlik alırsan âhı Kalanlara sevinç müjde öldüğün Düşün dur be adam kim neden niçin Nefsin desiseler tütsüler yine Fikreyle unutma rahmeti için Artık yazık etme ahiretine Vallâhi billahi yoktur imtiyaz Berzaha gelmeden putunu yıktır Genç ihtiyar kadın siyah ve beyaz Mevt “Her nefis ölümü tadacaktır” Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ Toprak Mezar Şu dünya sabit mi hep baki sandık Yazı yaz değildir yalan baharı İhtiras zamanlar yer yer uyandık Bir ömrü uçurdu nefsin rüzgârı Uyandık zannımca uyku çağında Bir rüya bir uyku oyuncağında Oynarız ecelin salıncağında Mermersiz isterim sessiz diyârı Şiirler bırakır nesirlerimle Patiska isterim alın terimle Toprağa yaslayın hüzünlerimle Sessizce terk edin toprak mezarı Ömer Ekinci Micingirt ______________________________________ O Günü Düşün Gönülleri tahrip vesile âha Kabir kapısında ne acı paha Bir nefeslik kadar ömrün berzaha Berzahı unutmak senin çöküşün Aklın başındaysa o günü düşün O gün kaçışırlar etrafın saran Saadet ebedi eyleme viran Tevbe et af dile dolmadan süren Gider şan şöhretin kalmayacak ün Aklın başındaysa o günü düşün Sonsuzluk muştusu akletmek ânı Visal kapısında aşkın harmanı Ölmeden ölmektir ruhun dermanı Cennete sevkiyat ölümsüz düğün Aklın başındaysa o günü düşün Sırat-ı müstakim açık ve nettir İfrat ve tefritler ağulu settir Kuvvetin izzeti sulh adalettir Hasadın mahsulün ne varsa bu gün Aklın başındaysa o günü düşün Er kişi kim olâ kimler köle hür Ruhun sükût eder üstün örtülür Mahşer mizân hesap cürmün tartılır Şeksiz ve şüphesiz sorgulanır dün Aklın başındaysa o günü düşün Madem ölüm haktır hak olsun niyet Ubudiyet nedir ne bu zihniyet Ölüm yokluk değil diyorsan şâyet Vicdanı ahlâkı eyleme sürgün Aklın başındaysa o günü düşün Hayat-ı bakiye vuslata gebe Faniden bakiye kalmaz engebe Sevgiliye yakar sarıl sebebe Sıratı müstâkim mi yürüyüşün Aklın başındaysa o günü düşün Hesabın dehşeti ve ecel teri Varlıklar yokluklar kimin eseri Düşünmek nimettir düşün serseri O günü dert etmek akletmek işin Aklın başındaysa o günü düşün Ömer Ekinci Micingirt ___________________________________ İki Yaş İmân tâze tutar yaşlı nefesi Lütuf başım üstü secde dizime Mezar kabul etmez öyle herkesi Kimse bakmaz olur o gün yüzüme Çürür uzuvlarım sen üzülürsün Hüzün toprağı at alın yazıma Eğil ruhuma de artık sen hürsün İki yaş bırak git kefen bezime Ömer Ekinci Micingirt ____________________________________ Vasiyet Mevsimi gelince emri ilahî Bir çınar dibinde duâya sarın Samimi dokunuş olmasa dahi Nağme-i ezkârla gül-zara verin Düşündüm toz gibi zamansızlık ben Fırtınalar kopar var hele derken Köyüme çevirin çekip giderken Sebepler sormayın nâzara verin Dehşetli sarsıntı deli feryadı Taşıdığım ruhtu adalet adı En kara gün belki öper sıratı Beklenen düğünse Hızır’a verin Beraber yanyana saf saf upuzun Yaz kış kucağına atın sonsuzun Üç ihlas fatiha birazda süzün İbretle seyredin mezara verin Ömer Ekinci Micingirt ____________________________________ Düştü Düşüme Secde yanağından öperken hazla Gülün gözyaşları düştü düşüme Utangaç yakarış körpe niyâzla Hâlin gözyaşları düştü düşüme Uzun kavuşmalar yazayım derken Sözü barzunumda süzeyim derken Ve en ön saflarda hizayım derken Ölüm gözyaşları düştü düşüme Ömer Ekinci Micingirt _____________________________________ Mezar Taşımı Çamurdan yapsalar mezar taşımı Seninle yan yana hemen iç içe Gözlerim çukurda dönsem başımı Sessizce ağlaşsak gelsen her gece Olur mu bilmem ki yaşlar bahtiyar Belki de serinden gelir tatlı ses Cennetten bahçemi yoksa o diyâr Baksana gidiyor sırayla herkes Millet mi uykuda ben mi serseri Gel haydi gel haydi sesler duyulur Beşikten mezara yaktım eseri Vah titrek vücudum nere koyulur Ömer Ekinci Micingirt _____________________________________________ Mezar Duygularım sarsıyor, yaşam yitik sancılı Baktım baktım terk etti dostları kaldı mezar Musalla ıssız mahzun, ağır hüznü ürkütür Vedalaşma yok serde ayrılık güden mezar Burkuntular ruhuma derbeder beden mezar Doymaz mısın cesetten, bu açlık neden mezar Nice koç yiğitleri yurdundan eden mezar Anladım ki her şey boş, gelmiyor giden mezar Kime cennet bahçesi, ibreti yaydın mezar Cehenneme çukur kim, cürümler soydun mezar Gassal anı almadan kalbe havf koydun mezar Açtım bağrım recaya, kefen kaç beden mezar Pierloti-11.06. 2005 Ömer Ekinci Micingirt ______________________________________ Gibiyim Sanki Hemen başucumda Hamitler varken Bir başka mezara tabiyim sanki Hayat ırmağında yüzüp giderken Karakış zemheri tipiyim sanki Ruhum Fırat gibi sokaklar hissiz Beynim velveleyle boğuşur sessiz Öksüz çocuk gibi kimsiz kimsesiz Ben hâlâ sabiyim, sabiyim sanki Acılar büyüyor yağar rahmeti Yazarsam çok kaçar şiirin atı Müptelayım divan edebiyatı Divansız yaşayan Nebi’yim sanki İzaha ne hacet yazdım halimi Sabır kıvranıyor tuttu elimi Kaypaklar tutamaz Hakk’ın yolunu Bu günler kendimde gibiyim sanki Ömer Ekinci Micingirt ________________________________ Ağlamayın Arkamdan kanatlarım ağır ağır düşerken ümit korku can havliyle pür edep ölüm korkusu ve kokusu yüzüm sapsarı elinizi elime dokundurun yavaşça ve yasinle baş yastıkta nasipse usul usul sönerken azar azar sessizce ağlamayın peşimden hem size ne oluyor merteklerdir dostlarım yapayalnız kimsesiz tipi boran olsa da namazıma geliniz mezara olmasa da ağlamayın sakın hâ toprağımı atarken rahmetliyi severdim daha dün konuşmuştuk duyunca çok şaşırdım istemem boş lakırdı sessiz sessiz derinden bir fatiha sal yeter lâkin yapayalnızım sitemim zorumdandır günahlar günahlar günahlar tövbem var gözyaşımla tek hasadım bu işte gözyaşıma sığındım tövbeyi siper ettim gözyaşım var gözyaşım yedi düvele bedel hem size ne oluyor ağlamayın peşimden mevki mansıp araba menkul borsa ve para kesin artık ne olur dönün bakın çevreme komşularım ölüler sizin komşular kimler vâh yaşayan ölüler yetiş hoca efendi tez yetiş yıkayın bir solukta helâllik al ne olur helal olsun helal olsun helal olsun istemem çiçekleri susturun alkışları ben fatiha isterim titreyerek damardan hem masrafta bedava kalakaldım baş başa merteklerin altında aman Allah’ım aman başladı zor zemheri çözüldü prangalar terhis hesap iç içe ıslandı patiskalar siz helvamı yiyorken ben amelle yüz yüze çaresiz ve takatsiz ve bir yiğit yetişti buhara illerinden kocaman elleri sihirli gözleriyle sardı beni bir neşe esrarlı bakışıyla derken dilim açıldı kefenim büyülendi ümidim şaha kalktı suspus oldu endişe kurtuldum gariplikten her taraf gül bahçesi susun artık terk edin mezarımı sessizce ben fatiha isterim okuyun bir solukta ayrılırken ne olur ağlamayın peşimden Ömer Ekinci Micingirt ___________________________________ Ayrılırken Gerçeğin ıslığı konu pek derin Dönüş bileti var sanki fakirin Bir hoş sâda kulun tek zenginliği İster râhmet deyin ister hep yerin Çınar altı olsa rahat ve serin Eli yüzü düzgün selamlar verin Sessiz haykırıştır ruh dinginliği Ara sıra bir fatiha gönderin Bir miktarda elbet başımda durun Ayakta durmayın lütfen oturun Sessiz sevdalardır aşk enginliği Ayrılırken selamımı götürün Ömer Ekinci Micingirt ______________________________ Yolcu Gözsüzlere sultanlıkta ne var ki Kulluk denen zirveleri aşta git Sır dağından öyle hisse çıkar ki Sular gibi yatağına düşte git Tüm mahlûkat Süleyman’ı sormadan Son nefesin kucağına girmeden Bulutları rüzgârları yormadan Yağmur gibi yamaçlardan taşta git Ak ve kara bilir misin beyazı Riyâ ile harmanlama niyâzı Karakışın inadına bu yazı İlkbaharın en başında başta git Zevk-i safa genlerimiz plazma Toprak biziz biz toprağız dur kızma Birkaç mertek bir beyaz bez bir kazma Tak tasmayı at eşyayı boşta git Ağa değil paşa değil bey değil Bu saklanıp satılacak şey değil Istırabın musikisi ney değil O kutlu ses okunmadan beşte git Belki mecnun gibi aşktır bu şiir Rahmet vadileri bire bin verir Gözyaşlarım zemheride yeşerir İstersen sen çöl kokulu kışta git Gurur kibir tekmilini yıkıp git Ağla biraz ciğerparen bakıp git Nasûh giyin tevbe süslen çıkıp git Yükün ağır taşıyacak yaşta git Nedir bilmem pâye nişan endaze Gülüm hüznü yüreğimde taptaze Ruhum sarar semâvi bir firûze Sonsuzluğun sofrasına koşta git Ömer Ekinci Micingirt ______________________________ Ölüm Sanduka içinde tükenişler var Son demin bağrında yazgılar ağlar Ecelle yoğrulmuş vuslatı arar Vuslattır terhistir hasrettir ölüm Sarsılış tükeniş nusrettir ölüm Ölümün kokusu yalnızlıkta var Hüznün yaprakları bambaşka diyâr Nereye kaçayım tabut ben efkâr Vuslattır terhistir hasrettir ölüm Tını ağlaması kesrettir ölüm Musâlla kanatıp kazanları yak Döndüm susuşlara baktım korkarak Ben başka söylerim başka el ayak Vuslattır terhistir hasrettir ölüm Hüznün gölgeleri ismettir ölüm Derin kuyulara cürümler girdi Hesap ve ürperti ruhumu gerdi Gövdemi elleyip toprağa verdi Kimine terhistir hasrettir ölüm Vuslattır vuslattır vuslattır ölüm Ömer Ekinci Micingirt _______________________________ Gurbette Ölüm Şu gurbette ölüm ne kadar acı O anki hissiyat dağı çınlatır Çehremi sarıyor duygu kıskacı Gâh siyah kuşatır gâh aydınlatır Bir garip insancık aşılmaz diyâr Her taraf sırf tümsek başlar fırtına Geceye dağılır bendeki efkâr Dur fâni yazılır dağın sırtına Şimdi zamanı mı söyle be adam Geriye dönülmez susmuş besbelli Gözleri gözümde duymuyor madem Sıkıca tutayım elimde eli Ömer Ekinci Micingirt ________________________________ Gevenli Ölürsem hasretle sılâdan ırak Yüzümü çevirin o köye doğru Sonsuzluk yoluna olâ son durak Özümü çevirin o köye doğru Hasret türküleri alev ataştan Gurbet sancıları başladı baştan Kara zemheriyim en kara kıştan Sızımı çevirin o köye doğru Bayramlar sararken pek fark etmedi Vakit elli oldu yaş kırk etmedi Acı çözülmeler yön çark etmedi Dizimi çevirin o köye doğru Asfaltlar kuşatıp boşluk sürüyor Bu kentin sapanı kışlık sürüyor İçimde bir başka hoşluk sürüyor Hazzımı çevirin o köye doğru Bu şiir belkide bir batık gemi Nerede amcalar yok efendemi Sözcükler çekiyor köye gölgemi Sözümü çevirin o köye doğru Gevenli bağrına atın bu cânı Uçurumlar saklar ısıtır beni Gözlerim gülümser öper o ânı Gözümü çevirin o köye doğru O köy ki micingirt hasretin bendi Sessiz bekleyişim bitti tükendi Döktüm şiirlere bir deli dendi Va’zımı çevirin o köye doğru Ömer Ekinci Micingirt _______________________________ Kıyamet ”Ne zaman kopacak ” dedi kıyamet Senin kıyametin son nefesindir Sana ne kardeşim kopar kıyamet Ölüm yakın sana ve de kesindir Günah tarlasında isyan yıllarca Harca bakalım sen fütursuz harca Deccal gelir deyip bekle aylarca Azrâil gelince son nefesindir Düşün kıyameti yaslan imâna Bu ne perişanlık gadretme cana Sarıl istiğfara sarıl Kuran’a Ümit soluğundur tevbe sesindir Ömer Ekinci Micingirt ______________________________________ Sessiz Mekân O sessiz mekânda kimler durdular Kimler tökezliyor düşündüm tek tek Sessizliği bozdu arsız ordular Sandım yalan gibi gelip geçecek Taşarak daraldım ihsan ne demek Bilmem ki ben neyim ben nasıl insan Var mı babayiğit durun diyecek Ne söylesem ben boş verene ayan Ömer Ekinci Micingirt ______________________ Girme Öpüp mevsimleri yakarış bırak Hüznü harap edip batağa girme Mana dehlizleri muntazam sokak Enginlikler sarkıt alçağa girme Sözcüklerle ürpert lafz tenimizi Gül koy dudağına misvağa girme Şehvete sınatma bedenimizi Hevaya yontturup durağa girme İmgeler türetip detayı bırak Ruhu neşidele yaprağa girme Yıka gözlerini sal ıslanarak Kısır ağızlara uyağa girme Söze ihram yağdır berrak dupduru Aşkı sulamayan ırmağa girme Heceleri ağart gözümün nuru Duasız vakitte yatağa girme Sıkılgan ol mahcup erdemdir bence Toprağın altı var sol sağa girme Bir gün mutlak o gün, o gün gelince Teni ıslatmadan toprağa girme Ömer Ekinci Micingirt |
Tebrik ederim