ERMENEK GÖZELLEMESİ "KARAMAN"Şiirin hikayesini görmek için tıklayın KARAMAN İLİ ERMENEK İLÇESİ BİYOĞRAFİSİ
Ermenek, Karaman iline bağlı bir ilçedir.Plaka kodu 70 dir. İlçeye bağlı 2 Belde, 26 köy ve 16 mahalle bulunmaktadır. Kentin tarihteki adı Yunanca: Γερμανικόπολις Germenikopolis`tir. Kimi zamanlarda Ermenak (yükseklerde yaşayan yiğit insanların ülkesi) olarak da anılan ilçe, Karamanoğulları Beyliği’ne başkentlik de yapmış olan ve nüfusunu Avşar Türkmenleri’nin oluşturduğu önemli bir yerleşim iken, bu beyliğin yıkılması ve ardından gelen Osmanlı dönemiyle birlikte, Adana Eyaleti’ne bağlı İçel Sancağı’nın "Paşa Hassı" olarak yönetilmiştir. 1845 Yılında Konya Eyaleti’ne bağlı sancak merkezi olmuş, 1910 yılında ilçe yapılmış, önce Konya’ya sonra Mersin’e bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile beraber yeniden Konya’ya bağlanmış, 1989’da Karaman’ın il olmasıyla Karaman’a bağlanmıştır. Dünyanın önemli mağaralarından biri olan Maraspoli’yi de içinde bulunduran ilçe, denizden oldukça yüksekte Göksu nehri kıyısında yerleşmiştir. * KASABALARI (NAHİYELERİ) "BELDELERİ" - Güneyyurt,eski adı (Gargara) Ermenek ilçesine 10 km uzaklıktadır. - Kazancı,Ermenek ilçesine 40 km uzaklıktadır. * MAHALLELERİ - Akcamescit - Aralık - Başpınar - Bucak - Cami - Çatalbadem - Çınarlısu - Değirmenlik - Gökçeler - Güllük - Gülpazar - Habip - Karalar - Keberdibi - Keçipazar - Keşillik - Kışlacık - Merkez - Meydan - Orta - Pınargözü - Sandıklı - Seyran - Susaklı - Taşbaşı - Tepecik - Türbeseki - Uluköy - Yeni Mahalle - Yukarı Makalle * Köyleri - AĞAÇÇATI KÖYÜ - ARDIÇKAYA KÖYÜ - AŞAĞIÇAĞLAR KÖYÜ - BALKUSAN KÖYÜ - BOYALIK KÖYÜ - ÇAMLICA KÖYÜ - ÇAVUŞ KÖYÜ - ELMAYURDU KÖYÜ - ESKİCE KÖYÜ - EVSİN KÖYÜ - GÖKCESEKİ KÖYÜ - GÖKÇEKENT KÖYÜ - GÖRMELİ KÖYÜ - İKİZÇINAR KÖYÜ - KATRANLI KÖYÜ - KAYAÖNÜ KÖYÜ - OLUKPINAR KÖYÜ - PAMUKLU KÖYÜ - PINARÖNÜ KÖYÜ - SARIVADİ KÖYÜ - TEPEBAŞI KÖYÜ - YALINDAL KÖYÜ - YAYLAPAZARI KÖYÜ - YERBAĞ KÖYÜ - YEŞİLKÖY KÖYÜ - YUKARIÇAĞLAR KÖYÜ * AİLE VE ŞAHIS LAKAPLARI Ağalar Adı Güzeller Aşçılar Akdoğanlar Ayşe Mehmetler Ahmet Beyler Ak Aliler Abit Ağalar Akışlar Açıkbaşlar Arif Ağalar Ak Katırlılar Abdiler Alaiyeliler Arap Hafız Oğulları Abdurezaklar Akz Oğlanlar Alamanlar Araplar B Bitliler Beğler Berbatlar Bobafendiler Bakırcılar Bakılar Boranlar Bağbağlılar Balcılar Bobaoğlanlar Bülbüller Bahçevliler Bokabasmazlar Bobayiğitler Boyacılar Bekirağalar Bardakçılar C Çilingirler Çıngılar Cöhçeler Caballar Cuburlar Cüceler Camızlar Çil Aliler Çandırlar Cacıklar Çakıcılar Ceranlar Cüpcüler Çüldürler Çirkinler D Çalışmalarını bizimle paylaşan Dr. Hüsnü ÜNLÜ’ye teşekkür ederiz. * ATASÖZLERİ - Altı ayda bir tutam, bir ayda altı tutam. - Avrat olan arpa unundan aş yapar, avrat olmayan buğday unundan keş yapar. - Bağı olmayan kişi, martaval yemek işi. - Çene değil hıdirellez şimşeği mübarek. - Çul gibi yağarken, çuval bürünüp içireceksin. - Ekin saptan, üzüm cöpten. - Eriklerden evliya türemez. - Kızım sana derim, gelinim sen anla. - El eli yıkar el de döner yüzü yıkar. - Geçineceksen uykuyu boşla, kışlayacaksan sahilde kışla. - Geline bak geline attan inmeden diline. - Herkes sakız gever ama leyliyi fadimesi gibi sakırdatamaz. - Hoh kara öküzüm dönüm başına kadar geçinceme gerek. - İkiden erim var, yatırtmadan bağım var deme. - İş yanına varana iş, mis yanina varana mis bulaşır. - Kara eşek kayadan uçtu, kaygısı sana mi düştü. - Karadut açtımı soyun, döktümü giyin. - Kışın yaba al, yazın aba. - Koyuna çoban, tarlaya sabah. - Mart martladı tavuk yumurtladı. - Mart yağar nisan övünür, nisan yağar cec övünür. - Öküz öldü ortaklık ayrıldı, inek öldü değişik bozuldu. - Onun toprağını ayvanın dibinden almışlar. - Övünme çördük vardık da gördük,tarlan bıtıraklıymış vardık da döndük. - Rahmet gönemi ile ekilen darıdan,gün dönümünden sonra ogul veren aridan, söylemekle tutan karidan hayir gelmez; - bu bir Mihnettir çek yat, çek yat. - Samanlık saray değil, avratlık kolay değil. - Tarlam tarla oldu neylesin tohumu, tarlam tarla olmadi gene neylesin tohumu. - Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın. - Tarlanın ufak taşlısı, öküzün inek başlısı, kızın uzun saçlısı. - Veli emmim eşşeğe binmiş ayakları yerde sürünür. - Yazın başı pişenin kışın aşı pişer. - Yılın eksiğini nisan yetirir, nisanın eksiğini yıl yetiremez. * BENZETMELER - Ahmadin öküzü gibi bakınmak. - Akmanastır’ın yumuk cevki gibi büzülmek. - Avdan gelmiş tazi gibi solumak. - Goca Osman’ın Toyota gibi yük yüklenmek. - Bülüçlü tavuk gibi gurkuldamak. - Çıldırım çesmesi gibi çıldırdamak. - Çürük ceviz gibi galdırdamak. - Davlumbaz peçesi gibi kararmak. - Elmacı eşeği gibi gezelemek. - Ermeni feneri gibi dönmek. - Farc gibi kızarmak. - Gözlerinden ülübü gibi dokmek. - Günlerin güdük eşegin kuyruğu gibi kısalması. - Gurada duvar gibi durmak. - Husbal armudu gibi sararmak. - Keçi havucu gibi kurumak. - Kıbrıs eşeği gibi kalıplanmak. - Komşu evinden dolma gelir gibi gelmek. - Kurg tavuk gibi gubarmak. - Masa takı gibi kuruya kalmak. - Ölü gözü gibi fersiz yanmak. - Pekmez alacak yörük gibi bakınmak. - Pırpınarı gibi coşmak. - Sahilden gelmiş domuz gibi yatmak. - Satlıcana tutulmuş gibi olmak. - Sürmeli sıçan gibi sürünmek. - Süseğen öküzü gibi bakmak. - Tahrana talvarı gibi darmadağın olmak. - Üstü yok ayakkabi gibi her yerden çıkmak. - Yağmurda kalmış eşek fiskisi gibi şişmek. - Yırtık dondan çıkar gibi çıkmak. - Zemheri pilici gibi büzütmek. - Zengin kalkışı gibi kalkmak. * DEYİMLER - Ağzının kulağa varması: halinden son derece memnun olması ve cok gülmesi. - Ermenekli nar göbekli. - Çam devirmek: söylenmeyecek birşeyi söylemek. - Gün aştı, kel garılar şaştı. - Aşağı yoldan Karamana gitmek: bir işte lüzumsuz yere uzun yolu takip etmek. - Asker ağızlamak: asker yolcu etmek. - Atların sütlüğüne bağlanması: oğlan evinin kız evine düğün eşyası ala gelmesi. - Bileğiyi gölge basmak: öğle vaktinin geçmis olmasi. - Çelengi dibinde kalmak: öksüz veya sahipsiz kalmak. - Cendereye vermek: bir konu için son derece sıkıştırmak. - Ciğer yemiş kediye dönmek: uygunsuz sekilde makyaj yapıp boyanmak. - Damdan inmiş tapadak, avrat olmuş şapadak: bilir bilmez her şeye burnunu sokması, kendisine her şeyi bilir bir kadın süsü vermesi. - Dili kürekten uzun olmak: haddini bilmeden konuşmak. - Eğrime kınacık gelmek: domatese sarılık gelmesi, kuruması. - El aleme mat olmak: herkes tarafından ayıplanmak. - Gadesini bilmek: yolunu yöntemini bilmek. - Gamıtmak: surat asmak. - Keleme şirin düşmesi: lahanaya kurt düşmesi. - Kertiğine çıkartmak: yeteri kadar olmak. - Keyfinin ahmet ağasi olmamak: canının istediği gibi hareket etmesi. - Kirece girip tüyü ele vermemek: her şeye rağmen sır vermemek. - Lafı bohcalayıp götürmek: bir konuşmayı karşı tarafa aynen aktarmak, dedikodu. - Malak eğmek: biçimsiz sekilde surat asmak. - Mirriği(mılığı)eğilmek: yüz eğmek, bir şeye canı sıkılmak. * İLENÇLER (Bedualarımız) - Adın mengelir inşallah. - Ağız tadı ile yeme. - Ayağına bacağına hışım insin. - Başına barana budağı değsin. - Başına taş düşsün. - Başını bağrını yersin inşallah. - Bir elin asa bir elin kese dilenirsin inşallah. - Boynun boğazın altında kalsın. - Can aşına tutulsun. - Çanağın çömleğin selede sepette kalsın. - Çatadak çatlayasıca. - Çocuğun çömleğin çelengi dibinde kalsın. - Çoluğun çocuğun demir boku gevsin. - Dört tabanın güne gelsin. - Dürümeden dürtül. - Ekmek tavşan sen tazı ol ardinda seğirt. - El-ayak zülmüne uğra. - Eline versin. - Ellere kalasıca. - Gavur ellerine esir duşesice. - Geber okuna uğra. - Gitmez komaz ol. - Gittiğin yoldan gelme. - Gövdene gönenme. - Kalıbından utan. - Kalıbının hayrını bulma. - Kalıbıgın adamı değilsig - Kapına kara kilitler asılsın. - Karacaların gitsin. - Karacaların giysin. - Karacaların okusun. - Karacaların yapsın. - Karacaların yesin. - Karakabarcıklar çıkarırsın inşallah. - Karayerden kara haberin gelsin. - Karayerin dibine git. - Kavak gibi serilesice. - Kıran girsin. Mengelesice. - Ölün dağbaslarında kalsın. - Tabutunu taşıyacak el bulunmasın. - Tahtan da yunsun. -Temeli ters döner inşallah. - Yerinde yurdunda ben kalırım inşallah. - Yeşer de evin alma. - Yogol yogolasıca. - Yurduna yuvana baykuşlar tünesin. - Zehrimar yiyesice. * İYİ DİLEKLER (Hayır Dularımız) - Allah ecir, sabır versin. - Allah tuttuğunu kolay getirsin. - Allah yol-iz açıklığı versin. - Anam dedirsin de kuzum dedirmesin. - Anan atan nurda yatsin. - Araplar, köleler hizmetçin olsun. - Başın pınar, ayağın göl olsun. - Biz eksilttik Allah yetirsin. - Ceddine (Atana) rahmet. - Her yapıstıgın sarı altın olsun. - Hızır yardımcın olsun. - Kısmetin gür olsun. - Kötü ile dünyada ahirette komşu etmesin. - Sağ gözü sol göze muhtaç etmesin. - Sonu pişmansız olsun. - Sonuna kadar gönendirsin. - Tanrı,kahbe avrat puşt oğlan şerrinden esirgesin. - Taş üstünde ekmek bitsin de ye. - Vücuduna hazreti Ali kuvveti versin. - Yat başucunda, kalk ayakucunda bul. * ŞİVELERİMİZ YÖRESEL SÖZCÜKLER VE ANLAMLARI - Sindı: makas - Ganne: şişe - Ellik: eldiven - Bel: ateş küreği - İskelit: küçük tip kazma ya da çapa - Çukur: kazma - Bışkı: testere - Eyisıranı: hamur bıçağı - Eğresi: (demirci işi) inşaat çivisi - Elicek: çıkrık kolu - Nezik: iplik çilesi dolamaya yarayan araç - Sini: bakırdan yemek sofrası - Dagar: topraktan kulah seklinde buyuk kap - Muhre: nalça çivisi - Samit: çıkrık mili üzerinde dolanmış iplik veya iplik yumağı - İlgidir: yumak halindeki ipi çile haline sokmak icin kullanilan arac - Sunturac: nalbant bıçağı - Cezvene:el leğeni üzerinde sabun koymaya yarayan ve altındaki kirli suyu göstermeyen kapak - Eğsi: yarı yanmış odun parçası - İtegi: ekmek sargısı - Mıh: demir çivi - Köşebaşı: küçük minder - Makat: battaniye, çul gibi şeylerin altına serilen ince yatak sergi - Camıç: huysuz hayvan - Giysilik: camaşırlık, camaşır yıkanan yer - Böheri: baca - Çelengi (Çelegi); sacak kaıştan dam bina örtüsü - Musandıra: evlerde meyve serilen yer - Malak: ağac, kapı kargısı - Şıpdüsen: kapı mandalı - Güllep: demirci yapmasi menteşe - Küre:ocakta tava ve tencere koymaya yarayan topraktan yapma set - Örtme: evlerin altından geçen sokak - Tura: sofa üstü saçağı - Sıyırgı: kar kürümek için kullanılan özel ağaç kürek - Yuvacı: yuvağı Çekmekte kullanılan ağaç ya da demir kol - İsmariç: sipariş - Yenekli: yemesi hoş olan sey - Topalak: bazlama - Bişirgeç: yufka ekmegi pişirmek için kullanılan düz, kılıç seklindeki ağaç sopa - Diseyleti: kadin kişi - Ganayaklı (kanayaklı): dul kadın - Mona: nine - Nini: bebek - Doşanı: kullanılmış eşya - Evlek: sebze dikilen ark - Göbet: akarsu üzerinde meydana gelmiş büyükçe havuz - Kefki: su kabağı - Harar: saman cuvali - Helke: 7-8 litrelik bakir kova - Gandak: ark uzerindeki büyük çukur - Teyin: sincap - Maşalama: meşale - Cıngıdeki: azıcık - Gadaş: kardeş - Eğiçmeç: kırman - Kazıl: kıldan yapılmış ip - Kılçar: kıldan yapılmıs kumaş - Kırklık: koyun keçi kırkmada kullanılan özel makas - Nalış: gevşek dokunmuş bez - Gelemgen: büyük masıra - Kilden: kıl taşı - Tentene: dantela - Fita: bezden, buyuk boy abdest havlusu - Gelep gelep: kat kat, demet demet - Kıvracık: çabucak - Kutu: bir gaz tenekesinin ücte biri oranında bir hububat ölçüsü - Timin: kutunun yarısı değerinde bir ölçek - Kile: sekiz kutuluk bir ölçü birimi - Mahrimbaş: çocuksuz, çocugu olmayan - Tuncukmak: dinçlesmek * YÖRESEL TERİMLER - Aralama aralamak: meyve ve ağaçları budamak. - Avar etmek: sebze yapmak. - Avar içirmek: sebze sulamak. - Avar terslemek: sebze gübrelemek. - Bandırma batırmak: bandırma (cevizli sucuk) yapmak. - Çapa çapalamak: çapa yapmak. - Darı kırmak: mısır bozmak. - Eğrim devşirmek: domates toplamak. - Ekin dermek: ekin biçmek. - Ekin içirmek: ekin sulamak. - Etlik etmek: kışlıkk kıyma yapmak. - Fide fidilemek: sebze fidelerini toprağa gömmek. - Giysi yumak: çamaşır yıkamak. - Harman atmak: harman savurmak. - Iğşalamak: sallamak. “ağacı ığşalamak” gibi. - Kak yarmak: meyveleri kurutmak için dilmek. - Odun eylemek: odun kesmek. - Seğirtmek: koşmak. - Sundurmak: bir şeyi uzativermek. - Ülübü bozmak: fasulye bozmak. - Yunmak-Çimmek; yıkanmak banyo yapmak .................... Kaynak;Dr.Hüsnü Ünlü * ERMENEK YEMEKLERİ Arabaşı, Yöremize özgü özellikle kış gecelerinin vazgeçilmez çorbasıdır. Malzemeler: 1 adet tavuk, 1 talı kaşığı kırmızı biber ve domates salçası karışık, 3 tatlı kaşığı un, 1-2 kaşık sıvı yağ, tuz, limon suyu, bolca acı biber. Yapılışı: Tavuğu temizleyip tütsüledikden sonra yıkayın, sonra düdüklünüze tavuğunuzu koyun ve üzerini geçecek seviyede su ilave edin ve tuzunu koyun. Bence 20-25 dakika normal ateşte pişirilmeli. Ayrı bir tavanın içinde 3 tatlı kaşığı ununuzu kokusu gidene kadar biraz kavurun ve soğuduktan sonra içine tavuk suyundan ilave ederek ayran kıvamında açın.Çorbayı yapacağınız tencerenize yağı ilave edin ve salçayı biraz kavurun bu aşamada bolca acıbiber ilave edin. Sonrasında üzerine 4-5 su bardağı tavuğun suyundan ilave edin. Kaynamaya başlayınca suyla incelttiğiniz ununuzu azar azar çorbanızın içine ilave edin ve 5-10 dakika kaynatın. Bu arada tuzu az ise tuz ilavesi yapın. Ocaktan indireceğinizde içine limon suyu ekleyin. Batırma, Ermenek bölgesine ait bir yemektir ve daha çok yazın tüketilir. Yapılış ve damak tadına göre Cevizli, Etli ve Deli Batırık olarak sınıflandırılabilir. Delisinin farkı ceviz veya benzerlerinin olmamasıdır. Etlisi ise daha çok Ermenek’te yapılır bir nevi sulandırılmış çiğ köfte gibidir. Malzemeler: Kişi başına bir çay bardağı ince bulgur(düğürcük), Yeteri kadar olgun domates, bir baş büyük soğan, 2-3 adet yeşil biber, yarım veya bir demet maydonoz, bir dal fesleğen (fazlası acı tad verir), bir su bardağı dövülmüş iç ceviz (fıstık, susam veya kendir de kullanılabilir), tuz, yeterli miktarda 1.5-2 lt su. Yapılışı: Domatesler soyulur ince ince doğranır veya rendelenir. Soğan , maydonoz, fesleğen ve biber çok ince bir şekilde doğranır ve ince bulgur yani düğürcükle bunlar tuz ilave edilerek yoğrulur. Düğürcük biraz yumuşayınca ceviz içi ilave edilerek biraz daha yoğrulur.İstenirse su katmadan biraz sıkma ayrılır (sıkma:Çiğ köfteden biraz büyükçe parçalar) daha sonra buna su ilave edilerek sulandırılır ve karıştırılır. Yanında maydonoz, marul, kıvırcık, tere, roka, domates ,salatalık, yeşil biber, taze veya kuru soğan, lahana veya asma yaprağının haşlanmışı ile servis yapılır. Deli Börek, Ermenek çevresinde yapılan bir çeşit börektir. Malzemeler: 5-6 tane patates, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 çay kaşığı kabartma tozu, 1 tatlı kaşığı tuz, Alabildiği kadar un İçi için: 250 gr kıyma, 1 baş kuru soğan, Maydonoz,Tuz, Karabiber, Pulbiber Yapılışı: Patatesler haşlanır.Sıcakken ezilir.Ardından patateslerin üzerine tüm malzemeler ilave edilir.Hamur ikiye ayrılır.Daha sonra tepsi iyice yağlanır.Tepsiye göre büyüklükte hamur açılır.Tepsiye koyulur.Üzeri için kıyma ve kuru soğan sıvıyağ ile birlikte kavrulur diğer baharatlar ve ince kıyılmış maydonoz ilave edilir.Tepsideki açılmış hamurun üzerine bu harç dökülür.Her tarafına güzelce yayılır.Hamurun diğer parçası da açılıp kıymalı harcın üzerine koyulur.Sıvıyağ ile hamur iyice yağlanır.Börek kare kare kesilir.Fırına verilir.Üzeri kızarana kadar pişirilir. Ermenek Dolması, Ermenek ilçesinde yaygındır Malzemeler: Domates 3 orta boy, Yeşil biber 1 orta boy, Patlıcan 1 küçük boy, Maydanoz 1/2 demet, Reyhan (taze) 3-4 dal, Soğan 1 küçük boy, Kıyma (orta yağlı) 1+1/4 su bardağı,Pilavlık Bulgur 3/4 su bardağı, Tereyağı (erimiş) 4 yemek kaşığı, Tuz 2 tatlı kaşığı, Su 2 su bardağı. Yapılışı: Sebzeler yıkanır ve ayıklanır. Domateslerin kabuğu soyulur, soğan soyulur ve yıkanır.Soğan,biber ve domatesler küçük küçük doğranır. Maydanoz ve reyhan ince ince kıyılır. Kıyma, bulgur, soğan, domates, biber, yağ, tuz, maydanoz ve reyhan iyice karıştırılır. Tencereye 2 su bardağı su konur ve kaynamaya bırakılır. Kaygana, Yöremize özgü bir yemektir. Malzemeler: 4 adet yumurta, 2 yemek kaşığı un, 1 yemek kaşığı buğday nişastası, 1 yemek kaşığı yoğurt, çok az tuz, 1 su bardağı sıvı yağ, 1 çay bardağı dövülmüş ceviz. Şerbeti için: 2 su bardağı toz şeker, 1 su bardağı su veya pekmez-bal. Yapılışı: Büyükçe bir kaseye yumurta kırılır. Yoğurt ilave edilir. Nişasta ve un ilave edilerek iyice çırpılır. Bir su bardağı sıvı yağ büyükçe bir tavada ısıtılır. Isıtılmış tavaya çırpmış olduğumuz karışım dökülür. Alt üst çevrilerek pişirilir. Piştikten sonra küçük bir tepsiye alınır. Daha önceden hazırlanan şekerli şerbet ikisi de ılık olacak şekilde dökülür. Üzerine ceviz serpilip servise hazır olur. Kıvırma Tatlısı, Yöremize özgü bir tatlı çeşididir. Malzemeler: 2 yumurta, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çay barağı süt, 1,5 çay bardağı sıvı yağ, 1 çay kaşığı karbonat, az tuz, yarım çay bardağı sirke, aldığı kadar un açmak için: nişasta içi için: ceviz içi isteğe göre üzeri için: 1 su bardağı sıvı yağ, 1 paket margarin şerbeti için 3,5 su bardağı toz şeker, 3 su bardağı su, yarım limon Yapılışı: Yumurta ve diğer malzemeler bir kaba alınır ve karıştırılır yavaş yavaş unu eklenir ve çok yumuşak bir hamur yapılıp en az bir saat bekletilir (Daha güzel açılıyor). Üzerine ıslak temiz bez serilir, hamuru muhafaza eder, sonra mandalina kadar bezeler yapılır. ve bir kaba bol nişasta konur, bezeler içine bırakılır. Bol nişastayla açılmaya başlanır. İncecik açıldığı anda bir ucu diğer uca doğru atılıp yuvarlak açılan hamur yarım daire şekline getirilir ve cevizi serpilir. Sonra oklavaya sarılıp iki elinizle büzülüp oklava hemen içinden çıkarılır ve kesilip tepsiye dizilir. Hamur bitene kadar bu işlem yapılır ve en son tavaya sıvı yağ bırakılır. Biraz ısınınca üzerine margarin bırakılır. İyice fokur fokur eriyip kaynayana kadar ısıtılır. Bir kaşıkla küçücük kıvrımın üzerine dökülür ve cızzzzz diye ses çıkarıyorsa yağ kaşıkla kıvrımların üzerine sırayla dökülür. Bu arada yağı altını kapatmayın yarıma kısın ve dibine yanıklar çöker onları almayın. Sonra fırına sürüp pişirin fırında pişerken 3,5 bardak şekere 3 bardak su ilave edip tencerede kaynatın (kaynatın derken fokur fokur değil hafif boncuklar çıkınca ben kapatıyorum ve iki damla limon sıkıyorum. Sonra şerbet ılık tatlı soğuk olarak dökünüz yoksa hamur olur kıtırlığı kalmaz. Saç Böreği, Yöremize özgü bir börek çeşididir. Malzemeler: 4 su bardağı un, 1,5 bardak su, 1/2 çay kaşığı tuz, 1/2 kg. ıspanak (ayıklanmış, yıkanmış, incecik kıyılmış), 1 iri baş kuru soğan, 1 çay bardağı ovalanmış beyaz peynir ya da lor, 1 kahve fincanı sıvı yağ, tuz karabiber ve kırmızıbiber. Yapılışı: Unu tepsiye dökün, ortasını açıp, suyu ve tuzu ilave edin. İyice yoğurup güzel bir hamur yapın ve bir kenara ayırın, üstünü temiz bir bezle örtün ve 20 dk. bekletin. Ispanakları ince ince kıyalım içine peynirimizi, incecik kıydığımız soğanı, yağını, tuzunu ve baharatlarını ekleyip karıştıralım. Malzemeyi hazırladıktan sonra hamuru pişirme işlemine geçebilirsiniz. Hamurdan biraz büyük parçalar alıp oklava ile yemek tabağı büyüklüğünde açın. Malzemeyi yarısına koyup diğer yarısını üzerine kapatın, kenarlarını bastırın. Teflon tavada altını üstüne kızartarak pişirin. Ocaktan (veya sactan) alınca üstüne fırça ile tereyağı sürüp servis yapın. Su Böreği, Türkiye’nin neredeyse heryerinde yapılan bu börek Ermenek’de de yaygın bir şekilde yapılmaktadır. Ermenek ve Çevresinde su böreği iki şekilde olur.Biri peynirli diğeri kavurma olur ve özellikle tepside odun ateşinin üstünde pişirilir. Malzemeler: 500 gr un, 4 yumurta, 300 gr tam yağlı beyaz peynir veya kavurma, 1 demet dereotu, 1 demet maydanoz, 150 gr tereyağ, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 çorba kaşığı yoğurt. Yapılışı: Unu, yumurta, 1 tatlı kaşığı tuz, yoğurt ve 50 ml su ekleyip karıştırın. Yumuşak bir hamur elde edene dek yoğurun. Hamuru 12 parçaya bölüp parçaları unlanmış bir zemine yerleştirin. Üzerine nemli bir bez örterek 20 dakika kadar dinlendirin. Peyniri bir çatalla ezin. Dereotu ve maydanozu ince ince kıyın ve peynire ilave edip karıştırın. Fırına dayanıklı yuvarlak bir kabı yağlayın. Unlanmış bir zeminde 12 hamur parçasından birini kaptan biraz daha büyük açıp kabın içine yerleştirin. Büyük tencerede 1 çorba kaşığı tuz ve zeytinyağı ekleyerek su kaynatın. 10 açılmış hamuru suyun içinde ikişer dakika haşlayın. Kalan hamuru haşlamayın. Haşlanan hamurları soğuk su dolu kasede durulayın ve süzün. Sarkan kenarları içe doğru katlayın ve en üste haşlanmayan hamur parçasını kapatın. fırına verin. 30-35 dakika kadar pişirilir. Tahranabaşı, yağlı kıyma veya patates ile yapılır. Malzemeler: Patates veya yağlı çekilmiş kıyma, ince bulgur (düğürcük), kekik, feslikan, maydanoz, sıvı yağ, acı veya tatlı biber, tuz, su, eğer patatesli olursa bir miktarda kavurma. Yapılışı: Rendelenmiş soğan yağda bir miktar kavrulur. Kıyma veya patates ve ince bulgur diğer malzemelerle bulgur yumuşayıncaya kadar yoğurulur. Daha sonra avuç içinde 7-8 cm büyüklüğünde küçük parmak kalınlığında dairesel şekiller verilir. Sonra sac, tava veya kömür üzerinde ızgarada kızarıncaya kadar pişirilir. * ERMENEK DÜĞÜN GELENEKLERİ KIZ İSTEME: Kız istemede kız tanıdık ya da akraba olabileceği gibi dışarıdan yabancı biri de olabilir. Eskiden daha çok köyden tanıdık,akraba olan bilindik ailelerin kızları istenirdi. Oğlan evi daha çok kendi ekonomik durumuna uygun, aile yapısına uygun tanıdık bildik kişilerin kızlarını istemeye giderdi. Kız tanıdık biri olabileceği gibi dayısının kızı, halasının kızı ya da daha uzak bir akrabanın kızı da olabilir. Oğlanın annesi babası şu ailenin kızı bize münasip der ve oğlanın görüşü de alınarak kız istemeye gidilir.Oğlanın görüşü alınır fakat daha çok anne, babanın görüşleri önemlidir. Günümüzde ise akraba evlilikleri görülse bile eskiye oranla çok değildir. Artık gençler evlenecekleri kişileri kendileri bulmaktadır. Görücü usulü değil; gençler konuşarak, görüşerek birbirlerini tanımaktadır. Bu tür evliliklerde oğlanın ve kızın görüşü önemlidir. Ailenin görüşü arka planda kalır. Kız ve oğlan birbirlerini sevdikleri ve istedikleri için kız tarafı da oğlan tarafı da onların evlenmelerine karşı çıkmaz. Kız tanıdık veya yabancı olsun oğlan evi kız tarafına kızı görmek için haber yollar. Önce oğlanın annesi, ablası ve kadın akrabaları kızı görmeye giderler. Bu arada oğlan evi kızın ve kız evinin tertip düzenine, hizmetine ve saygısına dikkat eder. Kız güler yüzlü mü misafirperver mi saygılı mı buna bakılır. Kız tarafının olumlu davranması ve oğlan tarafının kız tarafını olumlu bulması sonucunda oğlan, oğlanın annesi, babası oğlan tarafının büyükleri kız istemeye giderler. Kız isteme olmadan önce oğlan evi ve kız evi birkaç kez görüşür, tanışır, kaynaşır.Oğlan evi kız evini araştırır kız evini daha yakından tanıyan kişilerden kız evinin soyu, sülalesi, geçmişi hakkında bilgi edinir. Aynı işlemi kız tarafı da yapar. Görüşmeler ve araştırmaların sonucu olumlu olursa, iyi olduklarına kanaat getirirlerse kız istemeye karar verilir. Büyükler oğlanla birlikte kız istemeye giderler. Hal hatır sorulması yapılır.Kız, misafirlere kahve ikram eder, kahveler içilirken oğlan tarafının büyüklerinden sayılan bir kişi "Kızınızı Allah’ın emri peygamberimizin kavli ile oğlumuza istemeye geldik " der ve kızı ister. Kız tarafı uygun görürse " Hoş geldiniz sefalar getirdiniz Allah yazdıysa olur inşallah" der. Kız tarafı uygun görmez ise münasip bir dille "Nasibinizi başka yerde arayınız" der. Bazen de kız tarafı "Bir düşünelim, tanışalım, danışalım" der. Kız tarafı eğer kızı verecek ise ağız tadını gönderin der ve söz kesmeye hazırlanılır. Oğlan tarafı ağız tadını getirerek söz kesilir. SÖZ KESME: Kız istemeden sonra kız tarafı kızı verdiklerini beyan ettiklerinde sıra söz kesmeye gelir. Söz çok kalabalık bir şekilde değil genellikle aileler arasında olur. Ailenin ileri gelen yakın akrabaları ve büyükleri bulunur. Söz kesmede herhangi bir yüzük takılmaz. Yüzük nişanda takılır. Söz kesmede genellikle gelin için alınacaklar, geline takılacak takılar, ziynet eşyaları, alınacak kıyafetler, ev eşyaları, nişan- düğün tarihi, düğünün hangi mevsimde olacağı, söz kesmeden sonra gelen nişan için yapılacak hazırlıklar, geline ne kadar takı takılacağı, ev eşyalarının ne zaman alınacağı yani kısacası; kız evinin ve oğlan evinin nişan ve düğün için neler yapacağı, neler alacağı ayrıntılı bir şekilde konuşulur. Nişan ve düğün için yapılacaklar konuşulduktan ve bir karara varıldıktan sonra hoca tarafından Kur’an okunur ve dua edilir böylece söz kesilmiş olur. Sözü tatlıya bağlamak amacıyla şerbet içilir, lokum-bisküvi veya çikolata yenir. Söz kesildikten sonra ikinci bir gelişte oğlan evi kıza bir takı getirir. Aradan bayram geçerse kız verilip söz kesildikten sonra ramazan bayramında oğlan evi kız için hediye getirir, bayramlık kıyafet alınır. Kurban bayramındaysa kız evine kurbanlık gider, kurbanlık koçun boynuzuna bilezik hediye olarak takılır, daha sonra birtakım elbise ya da oğlan evinin gönlünden ne geçerse, ekonomik durumu neye müsaitse geline hediye alınır. Alınan hediyeler kurban bayramından bir gün evvel kız evine gelir. Kurban bayramı günü kurban da kesilir, şu gelin adayının kurbanı kesilmiş denir, etrafa duyurulur ve kurban dağıtılır. Bu yörelerde söz kesme, nişan düğün ardı ardına olur. Söz kesmeden hemen sonra nişan ve ardından hemen sonra da düğün yapılır. Bu törenlerin arası çok uzun tutulmaz. Eğer oğlan evi çiftçilik yapıyorsa hemen harmandan sonra düğünü yapar. Oğlan evi başka bir işle uğraşıyorsa da en kısa sürede hazırlıklarını tamamlar ve nişandan sonra hemen düğünü yapar. NİŞAN: Söz kesildikten sonra hemen nişan hazırlıklarına başlanır. Nişan kız evinde ya da oğlan evinde olur. Fakat genellikle kız evinde olur. Ev müsait değilse bir birleşme yeri yani salon tutulur orada nişan yapılır. Nişan, söz gibi aile arasında yapılmaz. Nişan daha kalabalık yapılır. Tanıdıklar, akrabalar, komşular davet edilir. Nişan kalabalık da yapılsa yine de kişi sayısında bir sınırlama yapılır. Tutulan salon kaç kişilikse ona göre davet listesi hazırlanır. O listede yazan kişileri nişana çağırmak için ekonomik durumu iyi olmayan bir kişi tutulur. Buna "Geliş Tutma" denir. Kız evi de oğlan evi de bir kadını geliş tutar. Bu kişi tek tek dolaşarak o listede yazan kişileri nişana davet eder. Önce nişan sahibinin selamını verir. Şu kişinin kızının ya da oğlunun şurada şu tarihte nişanı var buyurun gelin der. Davetli kişi de davet için gezen kadına gönlünden ne koparsa bir şeyler verir. Nişanda ikram olarak yemek verilmez. Eskiden durumu iyi olanlar nişanda yemek ikram ederlermiş fakat artık nişanda yemek verme kültürü yok denecek kadar azdır. Nişan evde olursa çay, kuru pasta ikram edilir. Eğer nişan salonda olursa yaş pasta ya da kuru pasta ve meşrubat ikram edilir. Nişanda oğlan evi geline takı takar. Fakat takıların tamamı takılmaz. Bir miktar takı takılır geri kalanı düğünde takılır. Bazen belki ileride nişan bozulur diye hiç takılmadığı da olur. Çünkü nişan bozulduğu zaman takıları geri istemek ayıp kabul edilir. Nişan bozulduğu zaman kimin nişanı bozduğu önemli değildir oğlan evi de kız evi de alınan hediyeleri birbirlerine geri gönderir. Nişanda gelin ve damat adayına nişan yüzüğü takılır. Kırmızı bir şeridin bir ucuna oğlanın yüzüğü bir ucuna kızın yüzüğü bağlanır. Gümüş bir tepsinin içinde yüzükler gelir. Oğlan evinden ya da kız evinden sözü geçen saygı duyulan bir kişi kısa bir konuşma yapar, yüzükleri gençlere takar ve şeridi keser. Yine söz kesmede olduğu gibi nişanda da hoca tarafından dua okunur. Nişana gelen misafirler de gelin ve damat adayına takı takar. Daha çok para takılır. Kıza takılan takılar kızda, oğlana takılan takılar oğlanda kalır. Nişan da yapıldıktan sonra sıra düğün hazırlıklarına gelir. Nişandan sonra düğün hazırlıkları için iki aile birbirine çok sık gelip gider. Düğün hazırlıklarına başlanır. DÜĞÜN: Nişan merasiminden sonra sıra düğün hazırlıklarına gelir. Düğün hazırlıkları oğlan ve kız evinin birbirlerine bohça götürmesiyle başlar. Kız tarafı ilk önce erkek tarafına bohça götürür. Bohçanın içinde damat için çamaşır, kıyafet, damat terliği, damat ayakkabısı, damat havlusu yani bir insan için ne lazımsa onlar alınır bohçalara konulur ve oğlan evine gönderilir. Aynı işlemi oğlan evi de yapar. Gelin için çamaşır, ayakkabı, terlik, pijama, kıyafet, havlu gibi yine ihtiyacı olan her şey alınır bohçalara koyulur ve kız evine gönderilir. Kız ve oğlana alınan eşyalar dışında kayın anneler(kaynana) ve kayın babalar(kaynata) ve kardeşler için de bazı hediyeler alınır ve yine bohçalara konulur ve gönderilir. Bu işleme bazı yörelerde “Dürü Hazırlama” da denir. Bohça göndermeden sonra kızın çeyizi sandıkla oğlan evine gönderilir. Oğlan evi sandığı almaya geldiğinde “Sandık Parası” verir. Sandık parası verilir ve sandık oğlan evine getirilir. Çeyiz oğlan evine geldikten sonra çeyiz serme işlemi yapılır. Kızın evinden getirilen çeyiz kızın yakın akrabaları tarafından eve yerleştirilir yani eve serilir. Çeyiz sermeden sonra “Sandık Göre Gitmişler” ismini verdikleri düğün alışverişine çıkılır. Kız tarafı ev için gerekli olanları beğenir oğlan tarafı parasını öder. Bu alışverişe kızın ve oğlanın yakın akrabaları, anne ve babaları olmak üzere kalabalık bir şekilde gidilir. Yine nişanda olduğu gibi düğün için de “Geliş Tutma” yapılır. Yoksul, ekonomik durumu iyi olmayan bir kadın bulunur bu komşulardan biri de olabilir o kişi tek tek dolaşıp düğüne çağırılacak tanıdıkları, akrabaları düğüne davet eder. Geliş tutan kişiye ya para ya da yiyecek malzemesi verilir. Ermenek yöresinde verilen düğün yemeğine “Velime” denir. Bu yemek oğlan evi tarafından hazırlanır. Durumu iyi olanlar üç dört gün düğün yemeği verir. Düğün pazar olacaksa çarşamba veya perşembe gününden yemek verilmeye başlanır. Durumu iyi olmayanlar ya bir gün ya da sadece yakın akrabalarına yemek verir. Bir aşçı tutulur ve yemekler o kişiye yaptırılır. Yemeği yapan aşçı genellikler kadındır. Aşçının yanında ona yardım edecek üç dört tane yardımcısı bulunur. Bunun yanında komşular da yemek yapımı için aşçıya yardım eder. Aşçıya yemekleri yapması karşılığında para verilir.Düğün yemekleri beş altı çeşit yapılır. Bamya, etli pilav, yoğurt çorbası, su böreği, sebze yemeği, baklava, sarma, fasulye yemeği ve oklava çekmesi tatlısı çeşitlerinden oluşur. Ayrıca oğlan evinin komşuları ve akrabaları tarafından düğünden birkaç gün önce “Yufka” adı verilen ekmek de yapılır. Bu ekmek sadece düğünde değil normal günlerde de yapılır. Oğlan evi, damının kenarına bayrak asar. Bayrak asılan yer düğün evidir. Gelin almaya giderken bayrakçı bu bayrağı kaldırır ve gelin almaya vardıklarında kız evinin damına asar. Bayrak kız evinin damından inmeden gelin alıcı kalkmaz. Düğün günü oğlan “Damat Tıraşı” olur. Damat tıraşı için ayrı bir tören yapılmaz. Düğün evine berber getirilir yada Damat berbere gider orada tıraş olur. Berber bıçak kesmedi bıçağı bilettirelim gibi sözlerle damattan ve damadın yakınlarından bahşiş almaya çalışır. Daha eski dönemlerde damat tıraşı köy meydanında davul ve zurna eşliğinde yapılırmış. Şimdi ise berberde yapılır. Düğün, günümüzde olduğu gibi salonda değil kız ve oğlan evinde ayrı ayrı yapılır. Kına gecesi düğün olarak kabul edilir. Kına genellikle cumartesiyi pazara bağlayan gece yapılır. Kına gecesi hem kız hem oğlan evinde yapılır. Kıza da oğlana da kına yakılır. Oğlana oğlan evinde kına yakılır. Oğlan evinde yapılan kınada daha çok oğlanın arkadaşları bulunur. Bu esasen bekârlığa veda gecesi gibi bir şeydir. Oğlana yakılacak kına kız evinden gönderilir.Oğlan iki rekât namaz kılar namazdan sonra orada bulunan kişiler seccade üzerine altın ya da para koyar. Böylece oğlan evine bir katkı sağlanmış olur. Erkek kınasını isteyen yapar istemeyen erkek kınası yapmaz. Kız kınası ise her gelin için yapılır. Kız evinde olur. Kınadan önce gelin kına için hazırlanır. Eskiden kuaföre gitmek çok yaygın olmadığı için gelini kız arkadaşları hazırlar. Gelinin kınada giyeceği kıyafet gelir ve geline giydirilir. Bu allı pullu göze görünür, kırmızı, pembe ya da mavi bir tuvalettir. Böylece gelin kına için hazırlanır.Kız evine oğlan evinden de misafir gelir kız eviyle birlikte yöresel ve milli oyunlar oynanır. Kız evinde olan kınanın masraflarını kız evi karşılar. Gerekli sandalye, masa verilecek ikramlar kız evi tarafından hazırlanır. Lokum, şeker, çay ya da soğuk içecek ikram edilir. İkramdan sonra oğlan evinde olduğu gibi kız evine de gelen davetliler altın ya da para takar. Kına gecesine gelmeyen ya da gelip de takı takmayan misafirler gelin almadan sonra gelin oğlan evine geldiği zaman da takısını takabilir. Kına kız evinde hazırlanır kızın bir yakını tarafından geline kına yakılır. Kına yakılırken gelinin elinin içine arılık olsun diye altın koyulur. Kına yakıldıktan sonra “Gelin Okşama” yapılır. Gelin okşama “kızım seni anan mı verdi baban mı verdi kınan mı yakıldı” diye gelini ağlatırlar. Gelin okşama, esasında gelin ağlatmadır. Kına yakıldıktan sonra biraz daha eğlence yapıldıktan sonra kına yakma merasimi sona erer. Günümüzde ise erkek ve gelin için ayrı ayrı kına gecesi yapılmaz. Kına için bir mekân ayarlanır. Damat ve geline birlikte kına yakılır. Kınada ikram olarak çerez ( leblebi, üzüm, fıstık, nohut..) ve içecek ikram edilir. Çerezler çerez paketine paketlenir ve gelen misafirlere kına yakıldıktan sonra dağıtılır. Ayrıca küçük kına keseleri hazırlanır o da gelen misafirlere dağıtılır. Günümüzde yapılan kınada herhangi bir takı takılmaz çünkü kına gecesinden hariç başka bir gece düğün yapılır. Takılar düğünde takılır. Kına akşamının ertesi günü gelin alma yapılır. Gelin almada gelin gelinlik giyer. Gelini yine arkadaşları hazırlar giydirir. Gelinin başına “Veli” denilen allı pullu bir örtü örtülür. Gelin evden çıkmadan gelinin babası ve erkek kardeşi kuşak bağlar. Eskiden böyle bir gelenek yoktur fakat günümüzde bu gelenek yaygındır. Gelin ayakkabısını giymeden önce gelinin babası ayakkabının içine altın ya da bir miktar para koyar. Gelinin ayakkabısını babası giydirir. Gelin evden çıkmadan bir odaya kilitlenir ve gelini almaya gelen damadın yakınlarından “Kapı Açma Parası” alınır. Para alınmadan kapı açılmaz. Bu günümüzde de yaygın olarak yapılan bir gelenektir.Oğlan evinden gelin almaya gelenlerle birlikte kıbleye dönülür ve dua okunur. Oğlan evi dualarla gelini alır ve evlerine getirir. Gelinin yanında yengesi ya da bir akrabası bulunur. Oğlanın yanında ona yardım eden sağdıcı bulunur. Sağdıç gelin alındıktan sonra gelin arabasının önünü kesen çocuklara para dağıtır. Sağdıç sadece damadın olur gelinin sağdıcı yoktur. Oğlan evine varılınca damat dama çıkar,gelinin başına bozuk para ve leblebi serper. Serpilen paraları ve leblebileri çocuklar kapışır. Gelin oğlan evine geldiğinde gelin için kurban kesildiği de olur. Gelin kurban üstünden atlatılır. Bu gelinin kocası için kurban olmaya razı olduğu anlamına gelir. Başka bir gelenek de gelin kapıdan girmeden kapının yanına bir kap içinde su konulur gelin kapıdan geçerken o suyu devirir. Buna “Su Deptirme” adı verilir.Bir de geline keser ve çivi verilir çakması için bu çiviyi sağlam çakması gerektiği söylenir. Bu gibi gelenekler bu yörede çok fazladır. Bu işlemlerden sonra kayınvalide (kaynana) gelinin başında bulunan örtüyü açar. Şimdi damat açıyor ve ondan sonra öpüyor, o zaman kayın valide gelinin yüzünü açar ve takmak istediği bir takı varsa takar. Gelin de kayın validesinin elini öper ve evin büyük salonuna geçer. Oğlan evinin bütün tanıdık ve akrabaları gelini görmek için oğlan evine gelir. Damat gelini alır odalarına götürür buna “koltuğa alma” denir. Orada damat geline takı takar ve tekrar alkışlar eşliğinde kalabalığa çıkarlar. Takı takmayan o sırada takı takar ve oğlan evinde eğlenceye devam edilir. Yatsı namazından sonra damat eve katılır. İmam nikâhı kıyılır. Resmi nikâh düğün olasıya kadar geçen sürede kıyılır. Resmi nikâh yapılmadan imam nikâhı kıyılmaz.İmam nikâhı mutlaka gerdek gecesi öncesi yatsı namazı sonrası kıyılır. Daha sonra evde gelin ve damattan başka kimse kalmaz.Damat ve gelin yalnız bırakılır böylece düğün sona ermiş olur. Kız evi gerdek gecesinde gelin ve damadın yemesi için tatlı gönderir. Buna “Gelin Önlüğü” denir. Gelin önlüğü gerdek gecesinin sabahında da kız tarafı bir kez daha gönderilir. Gelin alındıktan bir gün sonra bir eğlence yapılır. Bu eğlencenin adına “Teftere” denir. O gün gelin renkli kıyafet giyer. Yine saçı makyajı yapılır. O gün oğlan evinin günüdür çünkü kız evi gelecektir. Oğlan evi ikram edeceklerini hazırlar. Baklava ya da başka bir tatlı ikram eder. Yemek vermek isterse yemek de verebilir. Oğlan evinin durumu neye müsaitse onu yapar. Kız evi kalabalık bir şekilde oğlan evine gelir. Gelinin sadece akrabası, komşuları gelir gelinin annesi ve babası gelmez.Oğlan evinin akrabaları da gelir. Teftere eğlencesinde gelin, yakınları, oğlan evinden gelen kişiler oyun oynar eğlence yapar. Teftere yapılırken oğlan buna katılmaz. O ya arkadaşına ya da başka bir yere gider. Yemekler yenir kahveler içilir sonra herkes dağılır.Düğünden sonra bir hafta içinde erkek tarafı gelinle beraber el öpmeyekız evine, anneye babaya gelir. Kız tarafı da biraz uzun bir süre sonra kızlarını görmeye giderler. Böyle gidip gelmelerle akrabalık ilişkilerini geliştirmiş olurlar. * TARİHİ ve DOĞAL YAPILARI GEZİLECEK YERLERİ - Yukarı Çağlar Cami (853 Tahmini) - Susaklı Camii (1258) - Akça Mescit (1300) - Ulu Cami (1302) - Sipas Camii (1256) - Meydan Rüstempaşa Camii (1435, Cami ile minaresi arasından cadde geçmektedir.) - Zenonopolis (Roma İmparatoru köylü Zenon, köylü imparatorun şehri) - Tol Medrese (1339)) - Mennan Kalesi - Ermenek Kalesi - Karamanoğlu Hamamı (1330) - Asar (Cenne) Kalesi - Daudas Kalesi (Dağların ve Taşların Kralı Daudas,Üçok Türkleri’nin Anadolu’da İslam öncesi yerleşim alanı, maden şehri) - Hisar Kalesi - Kırk Sütun Mağarası (Aziz Barnabas Mağara Kilisesi) - Sbide Antik Tüneli (5 km) - Zeyve Pazarı(Piknik Yeri)ve adım attığın yerden kaynak suyu akar. - Fincan Tepesi - Ayhatun Mağarası - Kamışlı Kanyonu - Tarihi Altıntaş Yaylası - Gınnam Kanyonu - Barçın Yörükpazarı - Fariske Köristanları - Karamanoğulları İmaret Cami - Aziz Johannes Mağarası, sarnıcı (Başyayla) - Nadire köprüsü - Sbide Kaya Kilisesi - Deliktepesi (Deliktaş Tepe) - Dekapolis İzavriya - İnöğlesi Kaya Manastırı - Yaban Hayatı Orman Parkı - Sbide Sarnıcı ve Antik Su Deposu - Demitiopolis (Katranlı) - Yukarı Çağlar Taşkisse (Taş Kilise) - İkiz in (Güneyyurt) - Damkaçalı Kilisesi - Aziz Sokrates Kilisesi - İrenepolis - Akmanastır - Ala Kilise - Karamanoğlu Mahmut Bey Hamamı - Uğurlu Köristanı - Nadire Turkuaz Göl Kanyonu - Güzelce Hisar (Üzümlü) - Maraspoli Mağarası - Su Değirmenleri - Kapuz (Yukarı Çağlar) - Turkuaz Baraj Gölü - Dikilitaş Sarkıt Mağarası - Lafzatullah kayalığı (Kaşoluk) - Muhammed Abdüllatif Camii (Güneyyurt) - Karamanoğlu Mahmut Bey Türbesi Ve Zaviyesi (Balkusan) - Kalkanlar Konağı - Göylemezler Konağı - Kral Mezarları (Otogar üstü) - Bıçakçı Köprüsü - Görmel Köprüsü (Ala Köprü) * Köprü Ermenek’in 18 km uzağında Göksu üzerinde 1305 yılında kurulmuştur. Ancak; Ermenek barajının yapımı ile Köprü tamamı ile baraj suları altındadır. Günümüze sadece kitabesi (sökülerek Karaman Müzesine götürülmüştür) ve resimleri kalmıştır. - Görmeli Barajaltı Köprüsü (1332) - Santral Parkı * ERMENEK DENİNCE İLK AKLA GELENLER ERMENEK’E ÖZGÜ ÖZELLİKLER VE “ERMENEK” Köklü bir geçmişi ve yerleşim alanına sahip oluşu, İlk Hristiyanlık devri kaya mezarlarının kaya manastırlarının burada oluşu, Hz. İsa’nın 12 Havarisinden “Barnabas”ın Ermenek-Taşeli’den geçerek ziyaretlerde bulunması, Roma-Bizans Çağında 10 piskoposluğun bağlı olduğu Piskoposluk Merkezi oluşu (Dekapolis İzavriya), Karamanoğulları Beyliği’nin başkenti oluşu, özgün Beylik mimari eserlerinin Ermenek’te bulunması, Türk dilini devlet dili ilan eden Karamanoğlu Mehmet Bey’in Ermenekli oluşu ve türbesinin Ermenek’te (Balkusan Köyü’nde) olması, Haçlı Ordularının Ermenek’ten geçmesi (Firedik Barbarossa Komut), Oğuzların Anadolu’daki ilk yerleşim yerinin Ermenek çevresi olması (M.S. 1015 yılları) ve Malazgirt’ten 50-60 yıl önce Anadolu Türkleşmeden bu topraklara adım atanlar olması. Orta Asya Oğuz Lehçesi’nin bozulmadan halen kullanıldığı ve Orta Asya Türk geleneğinin halen canlı yaşadığı bölge olması, Dünyanın sayılı yeraltı nehirlerinden birinin (Maraspoli Mağarası) Ermenek’te oluşu, Erik Deresi-Ilısu Şelalesi ( Ermenek-Gülnar Hududu içinde) Ermenek 55 m. Niyagara’dan 48 m’den yüksek. Türkiye’de kendi elektriğini üreten 3. İlçe oluşu. (15.09.1934), Türkiye’de Kardelen Çiçeği’nin yetiştirilebildiği nadir yerlerden biri oluşu (Dumlugöze Köyü: Muzvadı), Bozkır İsyanı’nı çıkaran Delibaş Mehmet’in 1924 Ekimi’nde Ermeneklilerin gayretiyle Ermenek’te yakalanışı ve Ermenek’te TBMM kararı ile idam edilişi, Nüfusa göre okuma-yazma ve yüksek tahsilli insan oranının en yüksek olduğu bölgelerden biri oluşu, Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde Ermenek’li bir hemşerimizin olması, en çok insan göçü veren İlçe olması, Hem yayla turizminin hem de baraj gölü nedeniyle kıyı turizminin bir arada yapılabileceği bir yer olması, Ermenek Baraj Gölü’nün, Türkiye’nin gövde olarak en yüksek ikinci, baraj gölü alanı olarak da 4. Baraj gölü olması Beton Kemer gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 272.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 210,00 m., normal su kotunda göl hacmi 4.582,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 58,74 km²’dir. Baraj tamamlandığında yıllık 306 MW güç ile 1.048 GWh’lik enerji üretmesi planlanmaktadır. 10 Ağustos 2009 günü su tutulmaya başlamıştır.(2010 tarihinde resmi açılışı yapılan Dünyanın sayılı barajlarından Ermenek Barajı, Karaman ilinin Ermenek ilçesinde, Göksu Irmağı üzerinde, enerji üretmek amacıyla barajın inşasına 2002 yılında başlanmıştır. Halkının çalışkan, çilekeş, zeki, mücadeleci, konuksever, yetenekli ve aydın insanlardan oluşması. Selçuklular döneminde Tol Medrese’de uzay bilimi araştırması yapılması. 10.2014 yılında meydana gelmiş maden kazasında 18 kişi şehit olmuştur. Ermenek’i ve Ermenek ’liyi anlatan özetleyen özellikler olarak sıralanabilir. * ERMENEK İSMİNİN KAYNAĞI: Ermenek’in ilk olarak bugünkü Maraspoli Mağarası’nın ve Dezkaya’nın bulunduğu bölgede kurulduğu, ilk adının da (MARAS-MARASSA-MARAOS) kelimelerinden biri olduğu sanılmaktadır. Maraspoli Mağarası’nın doğal kapısı tetkik edildiği zaman Keben’den İkidelik’e kadar olan bölgenin esas dağ yamacından doğal sebeplerden ötürü sonradan koptuğu anlaşılmaktadır. Bugünkü mağaranın üstteki bölümü ile alttaki ve esas nehrin bulunduğu kısmın tek mağara halinde olduğu ve yeraltı nehrinin bu mağaranın dibinden güneye doğru aktığı düşünülmektedir. Ermenek şehrinin ilk yapıları nehrin kenarında yer alıyordu. Şehrin o günkü ismi muhtemelen MARAS, MARA, MARASSA VEYA MARAOS kelimelerinden biriydi. * Tabletlere göre... Hititlerin yer ve şehir isimlerinde SS-SSA-AMOS-ASSA ’yı çok kullanması ve MARASPOLİS adının halk arasında yaşaması, şehrin ilk defa yukarıda sözünü ettiğimiz sahada kurulduğunu, adının MARAS VEYA MARASSA olduğunu, Hititlerin Akarlarla karışmasından sonra bu köke “şehir” anlamına gelen POLİS kelimesinin eklenmesiyle MARASPOLİS halini aldığını söyleyebiliriz. M.S. 30’lu yıllara kadar MARASSA veya MARASPOLİS olarak bilinen Ermenek’in adı bu tarihten sonra Romalı Kumandan GERMANİCUS ’a izafeten GERMANİCUS ŞEHRİ anlamına gelen GERMANİCOPOLİS olarak değiştirilmiştir. Roma İmparatoru öldükten sonra Ermenek bu isimle anılmaya başlanmıştır. GERMANİCOPOLİS olarak isimlendirilen Ermenek kelimesinin kökü buradan gelmektedir. GERMANİCOPOLİS ismi aradan geçen yüzyıllar içinde, bölgeye yerleşen Türk boylarının da diline ve telaffuz alışkanlıklarına uyarak kısalmıştır. İlk önce GERMANİK-GERMANAK gibi değişikliklerden sonra Türk dilinde telaffuzu zor olan “G” atılarak ERMANİK-ERMANAK şeklini almıştır. Türk ses uyumuna uymayan NAK hecesi NEK olarak tescil edilerek ERMENEK şekline getirilmiştir. * TARİH İÇİNDE ERMENEK: Ermenek ve çevresindeki doğal yapı korunmaya, barınmaya ve avlanmaya çok müsait olduğundan tarih öncesi (prehistorik) çağlarda da ilk insanlara yerleşim yeri olmasına neden olmuştur. Ele geçen Tarihi kalıntılardan ve çevredeki eserlerden elde edilen bilgilerin 4500-5000 yıllık bir geçmişe ışık tutması, eski ve Ortaçağ seyyahlarının notları-Salnameler, Seyahatnameler, ele geçen yazılı kitabeler, Keramik ev eşyaları-demirden yapılmış silahlar, ok uçları, bakır, gümüş ve altın sikkeler-19.yy. sonralarında, Oxford Üniversitesinden Prof.W.Ramsay’ın çevrede yaptığı bilimsel incelemeler bu duruma ışık tutan belgeleri içerir. İlk Ermenek yerleşimi (şehir çekirdeği) olan (Marassa’nın) şimdiki “ Maraspulla “ denilen mağaranın önündeki göçüklerin altından başlayarak “İkidelik” denilen “ Firan Kalesi” önlerindeki yıkıntı ve göçük kayaların altında kaldığını gösteren işaretler vardır. On’u aşkın Piskoposluğun “Piskoposluk merkezi” olarak tarihi bir özelliği yanında bir başka öne çıkan özelliği de uzun yıllar bir Türk beyliğine (Karamanoğulları Beyliğine) başkent oluşudur. 1256 dan 1475 yılına kadar 250 yıla yakın hüküm süren “Karamanoğulları Beyliği”nin Başkenti, Kültür ve sanat Merkezi olarak tarih sayfasında yer alan Ermenek’te Kerimüddin Karaman Bey’den sonra beyliğin başına oğlu MEHMET BEY geçmiş, büyük imar ve idari işler yanında 1277 Mayısında “Bu günden sonra Divanda, Dergahta, Barigahta, Mecliste ve Meydanda Türkçe ’den başka dil kullanılmayacaktır.” Fermanı ile Türk dilini Fars-Arap dilleri baskısından kurtarıp, Öz Türkçemizi Türk Milletine kazandırmıştır. 1960 yılından beri Karaman’da yapılan Türk Dil Bayramı Kutlama Programlarının açılışı 1998 Mayısından beri Beyliğin Başkentinin Ermenek olması, kurucusu Kerümiddin Karaman Bey ve Türk Dilinin mimarı olan oğlu Mehmet Bey’in ve kardeşi Mahmut Bey’in Türbesinin Ermenek’e bağlı Balkusan Köyünde bulunması nedeniyle Ermenek Belediyesince organize edilerek diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla Ermenek’te yapılmaktadır. * Sancak Merkezi Ermenek : Tanzimatın ilanından sonra 1845 yılında yapılan yeni Vilayet teşkilatına göre Ermenek İÇEL SANCAK MERKEZİ olur. MUT, ANAMUR, SİLİFKE, GİLİNDİRE, KARATAŞ SANCAĞINA BAĞLANIR. 26 YIL-SANCAK MERKEZİ olarak hizmet verir. 1871 Yılında Sancak Merkezi Silifke ye aktarılır. Ayrıca bu tarihte Belediye Teşkilatı kurulmuştur. 1910-1915 Yıllarında Konya vilayetine, 1915 Tekrar İçel sancak merkezine ve 1919 Yılında Konya iline bağlanan Ermenek 1989 yılında Karaman’ın İl olması ile Karaman’a bağlı bir ilçedir. * COĞRAFYASI Ermenek, Güney Anadolu (Taşeli) Coğrafi yapısı içinde, Önceden Konya’ya bağlı iken 1989 yılında Karaman’a bağlanmış; 5000 yıldır insanların yaşadığı bir yerleşim merkezidir. Doğusunda Mut (87 km), Güneyinde Gülnar-Anamur (110 km), Batısında Alanya (320 km) Kuzeyinde Hadim-Bozkır, Karaman (Mut üzerinden: 160 km) ile sınırları vardır. Akdeniz iklimi ile İç Anadolu kara iklimi arasında bir geçiş bölgesidir. Denizden yüksekliği şehir içinde 1250-1300 m. olup çevresi oldukça yüksek dağ ve tepelerle çevrilidir. Ekilebilir toprakları azdır. Orman ve su bakımından zengin sayılır, Küçükbaş hayvancılık ve meyvecilik ile günlük hayata yönelik el sanatları, özel ve resmi sektörün işlettiği Linyit madenlerine bağlı, işletmeler ve taşımacılık halkın geçim kaynağıdır. Güneyinden geçen Göksu (Ermenek Çayı) ve kollarının oluşturduğu dar vadi tabanlarında ve yamaçlarda zeytinden incire, susamdan pamuğa, nardan cevize her türlü bitki ve meyveye karşılık; yüksekliği 2500 m.yi aşan çevre Toroslar’da Sedir, Ladin ve Köknar; eteklerinde çam ormanları arasında yer alan doğal güzellikler, dereler, pınarlar, çağlayanlar, dünya cenneti mesire yerleri, tertemiz havası, çevresinde İslamiyet öncesi ve sonrasına ait antik kentler, tarihi yapıları ile misafirperver, sıcak kanlı halkı ile turizme ve her türlü yatırıma açık bir dünya cennetidir. * ULAŞIM Bölgeyi Alanya’ya bağlayan çok önemli yollardan biri Kuş Yuvası- Alanya yoludur. Tünelli geçiş sistemi ile Karaman-Ermenek-Alanya arası 2,5–3 saattir. Sarıveliler, Başyayla ve Ermenek ilçelerinin Alanya ve Antalya ile bağlantısı sayesinde ekonomik potansiyeli büyük ölçüde artmıştır. a) Karayolu Ulaşımı: Konya, Karaman ve Mut otogarlarından kalkan iki ayrı firmaya ait otobüsler ile ilçeden her gün sabah saat 08.30 ve öğleden sonra saat 16.00’da Mut ve Karaman üzerinden Konya’ya, yine aynı saatlerde Konya’dan Karaman ve Mut üzerinden Ermenek’e karşılıklı seferler yapılmaktadır. Yine Ermenek Taşkent üzerinden Konya’ya her gün aynı firma tarafından karşılıklı seferler yapılmaktadır. İlçeden belirli saat aralığında kalkan minibüslerle karşılıklı olarak Mut ve Karaman’a seferler yapılmaktadır. Ayrıca Mut üzerinden Mersin’e de her gün karşılıklı olarak hareket eden otobüslerle ulaşım sağlanmaktadır. b) Şehir İçi Ulaşım: Şehir içi toplu yolcu taşımacılığı Belediyemiz tarafından M Plaka satışı yapılmak suretiyle özel minibüsler tarafından minibüslerle sağlanmaktadır. Çevre Kasaba ve köylerimize de ulaşım minibüs ve ticari taksilerle sağlanmaktadır. ........................02.09.2021 Araştırıp Derleyen;Karamanlı Halk Şairi;Resul Civcik "Ozan Resuli" Kaynaklar; Ermenek Kaymakamlığı Ermenek Belediyesi Wep sitesi Karaman Valiliği Wikebedia "Özgür Ansiklopedi"
ERMENEK GÖZELLEMESİ "KARAMAN"
Vadileri yaylaları gez tara Torosların eteğinde Ermenek Böylesi servete yetmez güç para Torosların eteğinde Ermenek Gezip görülecek yerler çakılı Gerdanında mavi boncuk takılı Maden ocağından ağıt yakılı Torosların eteğinde Ermenek Nice kavim ırklar geçmiş ezeli Güneyyurt Kazancı şehrin güzeli Medeniyet izi burda bezeli Torosların eteğinde Ermenek Memleketin hası gel incele gör Maraspoli Kayaönü selâm ver İkiz’ini Gökçeseki ören yer Torosların eteğinde Ermenek Kagir taş evleri tüter dumanı Arpa buğday yonca olur samanı Ulu cami Nasuh beyin hamamı Torosların eteğinde Ermenek Keben Tol Medrese etrafın sarın Cevizli bandırma tadına varın Bıçakcı vadisi Yelli bel görün Torosların eteğinde Ermenek Balkusan da Mehmet Bey’i bir görün Gösterdiği hedef yollardan yörün Ruhuna Fatiha duâlar örün Torosların eteğinde Ermenek Sayısız nimetler alternarif çok Buraya gelmeyin kesinlikle tok Havası suyuna diyecek söz yok Torosların eteğinde Ermenek Daha önemlidir sağlık paradan Cenneti buraya kurmuş yaradan Bulgurca yemeden gitme buradan Torosların eteğinde Ermenek Ekşili Karamık çorbasından iç Nane Kekik Mantar dağlarından biç Zeyve pazarın gez Yerköprü’ye geç Torosların eteğinde Ermenek Salça turşu reçel dopdolu güp’ü Kiraz İncir Üzüm Dut var bal tüp’ü Yaz ayı serindir kış ayı tipi Torosların eteğinde Ermenek Gece manzarası yıldızlar ve ay Çınar ağacının gölgesinde çay Yalancı dünyada cennetteyim say Torosların eteğinde Ermenek Cakır cakır öter kınalı keklik Karlar eriyince su dolar kaklık Seyrine dalarak atılır teklik Torosların eteğinde Ermenek Yedi ülüklü’dür eski çeşmesi Zemzem gibi nefis suyun içmesi Sokakları çok dar zordur geçmesi Torosların eteğinde Ermenek Lale nergiz sümbül gül olup açın Helvasın dan yiyip at gibi kaçın Firan Kalesinden kuş olup uçun Torosların eteğinde Ermenek Su özleri coşup akar öpüşür İnsanları cana yakın yapışır Tabiat kuşları saka ötüşür Torosların eteğinde Ermenek Antik açık müze diyebiliriz Turkuaz yeşilden giyebiliriz Her ev haneden aş yiyebiliriz Torosların eteğinde Ermenek Hasır tatlı künefeyi andırır Pekmez köpüğüne kaşık bandırır Arabaş Tarhana Kelle yandırır Torosların eteğinde Ermenek Sıkmaya topalak diyorlar burda Çökelek dürerek yiyorlar burda Yünleri akarda yuyorlar burda Torosların eteğinde Ermenek Kaynak suyun ne hoş olur içimi Yün çorap öreni gördüm cicimi Maden balıkçılık meyva geçimi Torosların eteğinde Ermenek Kalaylı tasları süslü çanağı Izgar Osman köşkü konağı Güzel kızları var al al yanağı Torosların eteğinde Ermenek Göksu vadisinde antik bir şehir Bir an önce gel gör etme hiç tehir Dört mevsim durmadan akıyor nehir Torosların eteğinde Ermenek Güzelim ilçeyi anlattım size Satranç taşı gibi dal dize dize Yolunuz kapanmaz girin bu ize Torosların eteğinde Ermenek Organik üründen kurulmuş pazar Dağı taşı oyuk kaya’dan mezar Daha da anlatsam bu şiir uzar Torosların eteğinde Ermenek Tarih Tabiatı iç içedir gir Batırık Batırma ikisi de bir Ozan Resuli’de dayanamaz yir Torosların eteğinde Ermenek .........04.09.2021 Resul Civcik"Ozan Resuli"Ayrancı/Karaman Fotoğraf;Sosyal sitelerden alınıp Shoplanmıştır. ........................................................................................ Bu Şiirimi;KARAMAN ili ERMENEK ilçesi halkına ’ithaf ediyorum. Selâm ve Duâ ile Herşey gönlünüzce olsun. |