EYLÜL RÜZGÂRI
Düşünce gönlüme mevsim-i hazan,
Örüyor gönlümü Eylül rüzgârı, Her güzde vedaya şarkılar yazan, Buruyor gönlümü Eylül rüzgârı. Yüreğimi yetim koyan bu güzler, Hazin gidişlerle dolu bak yüzler, Suskun, kırık dökük, içli hep sözler, Vuruyor gönlümü Eylül rüzgârı. Esen yel dallarla terennüm eder, Yazla gelen her şey, hep olur heder, İçimde saklı gam, hüzün ve keder, Kırıyor gönlümü Eylül rüzgârı. Tüm çiçekler solar, arza gam iner, Yapraklar dökülür, sarıya döner Yeşillik yok olur, tabiat söner, Bürüyor gönlümü Eylül rüzgârı. Dört mevsimi bizler kuramayız ki, “Niçin?”, “neden?” böyle soramayız ki, Kış görmeden yazda duramayız ki, Karıyor gönlümü Eylül rüzgârı. Her tarafı sarar toprağın tonu, Ölümdür mutlaka nebatın sonu, Meşhur imzasından tanırız onu, Tarıyor gönlümü Eylül rüzgârı. Puslu günleriyle kalbi karartan, Doğayla birlikte ruhu sarartan, Hüzünlü, kasvetli, sisli bir ortam, Yoruyor gönlümü Eylül rüzgârı. Güzel yeşil perde geri çekilir, Gökyüzünden nice sada dökülür, Bir dahaki yazın özü ekilir, Arıyor gönlümü Eylül rüzgârı. Ömrümüz geçiyor mevsimler gibi, Gittikçe soluyor resimler gibi, İyiler yaşıyor, isimler gibi Seriyor gönlümü Eylül rüzgârı. İnsan hayatı da son bulur bir gün, Ölen tüm canlılar kan bulur bir gün, Ekilen tohumlar can bulur bir gün, Kuruyor gönlümü Eylül rüzgârı. Doğanın ölüme yürüdüğü ay, Kırılır mutlaka o en büyük fay, Ölen her canlının adresidir Hayy, Sarıyor gönlümü Eylül rüzgârı. SALİH SEDAT ERSÖZ |