GÖKYÜZÜ HİKAYELERİi-4 (Şair ve Prenses / İki güvercin Kuşu)GÖKYÜZÜ HİKAYELERİi-4 (Şair ve Prenses / İki güvercin Kuşu) Yuvasına bir çöp daha koyan dişi güvercin, erkeğine dönerek: - Demek Şair ile Prensesin hikayesi hem mutlu, hem de hüzünlü sonla bitmiş ’’ Dedi. Hayır diye cevap verdi erkek güvercin. ’’ Daha sonunu, dinlemedin ki’’ ve dişisinin gözlerine bakarak devam etti, ’’ Şair hiç yatağından kalkıp dolaşmadı ki. Sadece yatağının, yanı başındaki pencereden gökyüzüne bakıp hayal kuruyordu. Arada sırada iki sokak ötede oturan yoksul, bir kız ihtiyaçlarını karşılamak için eve gelip gidiyordu. Şair bazen kendi kendine ’’ İşte derdi benim Prensesim.’’ Bir zaman sonra o kızda gelmez oldu. Şair Günlerce hüzün dolu, bakışlarla Prensesini bekledi. Bir sabah arkadaşımla, pencereden içeri baktığımızda zavallının cansız bedeniyle, karşılaştık. Belliydi ki yüreği kendince bu ayrılığa daha fazla, dayanamamıştı. Dişi güvercin ’’ Yani şimdi bu büyük aşk sadece, şairin uydurmuş olduğu bir hikaye miydi’’ Birde derler ki, kuşlar ağlamaz. Erkek güvercin gözünden damlayan bir damla yaşı, kanadının ucuyla silerken eşine cevap verdi ’’ Ama dedi bu hikayede, bitmemiş şeyler de var. Şair yüzüne yerleşmiş mutlu bir gülümsemeyle, son nefesini verirken acaba bir demet taze çiçeği avuçlarının arasına, kim yerleştirdi? Hangi kuvvet üç beş çınar ağacı yaprağını yatağın, etrafına bıraktı. Bunu ne sen nede ben anlayamayız. Bir gece vakti gökyüzünde uçarken el ele vermiş iki yıldızın gecenin bir karanlığında kaybolup gittiğini görür gibi oldum. Hemen aklıma Şairle, Prenses geldi Acaba onlar olamaz mıydı.? (Teşekkürler Anadolu’nun küçük bir vilayetinde yaşayan PRENSES, sen olmasaydın bu hikayede oluşmazdı. Bu ADAM buraya senin adını, da yazacaktı ama sonra başının etini yersin diye yazmadı. Senin esrarengiz halini de seviyor. 20-06-2006-Salı Tuğrul Pekel |