DÜŞ VE GERÇEK( REALİTE/GERÇEKLİK)
Üstümde uçsuz bucaksız,
Sınırsız bir mavilik Derin sevgiye batırılmış Masmavi gökyüzü Karşımda Yeşili yatırılmış Yeşilin her tonunda Giysileriyle süslü dağlar kardeştir Açar göğsünde bir sığınak Cömertçe Soğuk sular serper dertlerine Dağ başında pınarlarını Dile getirir dertlerini Sessizce yol alan Bulanık nehirlere Dinler seni sessizce Vermez sırrını sular Kıyılarına İnim inim inler ağaçlar Lime lime koparsa da Etlerini rüzgârlar Saklar sırrını Vermez yellere Kırsa da dalını budağını rüzgâr Koparsa da Can alır gibi yapraklarını Alamazsın ağzından Tek bir kelime Sır küpüdür yapraklar Düşer, sürüklenir Canı çekilir, kurur Cızıl cızıl öter ateşte Kuru dallar yanar kavrulur Kül olur Vermez sırrını ateşe Varsın olmasın Eşin, dostun, yoldaşın Olmazsa olmasın Can yoldaşın, sırdaşın Yalnızlık var serimde diye Hayıflanmayasın Düşmesin başın sağ omzuna Bükülmesin boynun yanıbaşında Sadece adın kalacak Bilmem kim oğlu falan Doğum tarihin bir de duan Beyaz mermer üstüne yazıt Siyah boyalarla kazıt Adın Bİle söylenmeyecek Yeni bir kimlik alacaksın Merhum ya da merhume Ve yeni ünvanın olacak Bundan böyle Sen göreceksin yalnızlığı Ölüpte toprağa Girdiğin(karıştığın) zaman |