Sizi sükûnetle dinlerken!Sizin İçtenliğiniz ve zarafetiniz Satırlarınızda sunduğunuz naifliğiniz Şimdilerde Kuraklığı yaşadığım gönlüme Serabı değil, suyu o an gösterdiniz Bilirsiniz Halinde terennüm edenler Tahayyül ikliminde çok yeşerirler Her zaman Tahkik, idrak ve tefekkür Onların asla vazgeçilmesi olurlar Artık Bu hissiyat müdavimleri Yaşadıkları arzı mekânlarda Nedense Beklendiği gibi anlaşılmazlar Maksuda giderken, onu beklemek Hazla Zül celale kavuşma aşkı Ahenk denkliğinde var olan meşki Canda Meczubun, metfunun farkı İtminanımızla anlam bulacaklardır Bizim Ameller ve ibadetlerimiz Bizlere asla cenneti getirmezler Özlenen Cennet, haniflerin değil Mukallitlerin bir beklentisidir O Cemale muttali bulunmak İçsellikte maksuda koşmaktır Sizinle Hislerimin hazzını yaşıyorum Mana derinliğiyle tanış oluyorum Sizinle Bu manada hem hal olmak Bilinmezler mefkûresiyle buluşmaktır Bilinmeyen Cana bu denli derunilik verirse Biçare kimliğimizin hali bilmem ne olur Hissederek Cenabı Hakka, kul, köle olmak İddiamız aşikâr bir şekilde bulunurken Şimdi Benliğimizin tercihlerinde boğulmak Avuntularımızın sınırsız hadsizliğidir Bakın Hazan mevsiminde, kuşlar ve yapraklar Kendi ahvalinde sukut ile garipliği yaşarlar Sarkan Ağacın dalları, yalnızlığı ve terkedilmişliği Terennüm etmek zorunda vaktiyle bırakılırlar Toprağı aralayan Kök, verilen göreve öğle bağlıdır ki Sadakatin derinliğini bizler gözlemleriz Uçan Kuşların, yaprağın, barınmalarına rağmen Kendini terk etmek zorunda kaldıklarını bilirler Nedense Biçare kimliğimle size içimi açmak cesaretini Kendimde buldum, beni dinlediğiniz için minnettarım. Mustafa CİLASUN |