ÇIĞLIK
Çaresizlik ve umutsuzluk teslim alıyor bizi.
Amele pazarlarında iş arayan insanlar, banka kapılarında yatan yaşlılar, kaybolmuş kızını arayan analar, bıkkın ve suskun yürüyen kalabalıklar acıtıyor içimizi. Kendimize dair anılara, özlemlere, hasretlere ve sevgilere ayırdığımız yer giderek bizden çıkıp umutsuz yığınların çırpınışlarına karışıyor. Artık bir kadını bile sevemiyoruz. Özlediğimiz o güzel yüzün hayali gelmiyor gözlerimizin önüne. Çünkü yığınların ıstırabından vakit bulamıyoruz buna. Adam başı yolsuzluklar, kundaklamalar, faili meçhul cinayetler sürüp gidiyor. Nereye baksak iğrenç kokular geliyor burnumuza. Bu kadar umutsuzluğun içinde bir sevgili yüzün silüeti yansımıyor aynalara. Sevdiklerimizin hayalini çekip çıkaramıyoruz mutsuz yığınların arasından. İçimizi yakan özlemleri, hasretleri, sevgileri kalbimizin bir köşesinde saklıyoruz. Çaresizlik ve umutsuzluk teslim alıyor bizi. İçimize doğru uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Bizim için çok değerli olan anılarımızı, sevinçlerimizi, kederlerimizi, özlemlerimizi yanımızda taşımıyoruz yolculuğa çıkarken. Toplumun yaşadığı acıları, kederleri yaşadığımız acılardan kederlerden ayıramıyoruz. Umutsuzluk, yılgınlık ve keder kol geziyor sokaklarda. Çocuğunu kaybetmiş bir anne gibi her gördüğümüze soruyoruz. ’ Nerede benim umutlarım, sevinçlerim, özlemlerim. ’ Özlediğimiz o güzel yüz bir türlü gelmiyor gözlerimizin önüne. Umutsuzluk ve keder teslim alıyor bizi. Kendini satan kadınlar, parklarda yatan çocuklar, işsiz kalan yığınlar ve aç bilaç dolaşan yaşlılar var. İsyan etmiyorlar. Bağırıp çağırmıyorlar. Susuyorlar sadece. Derin bir sessizlikte susuyorlar. Duyulmuyor sesleri. Korkunun,umutsuzluğun,çaresizliğin sessizliği bu. Bu sessizliğin içinde yitiyor insanlar. Kadınlar bu sessizlikte satıyor bedenlerini. Köprü altında çocuklar bu sessizlikte uyuyor. İnsanlar bu sessizlikte dönüyor evlerine. Biz içimize doğru yürüyoruz.İçimizde bir yer arıyoruz kendimize. Ama umutlu olacağımız,güzel günlere dair hayaller kuracağımız bizim olan bir yer lazım bize. Acılarımızı,kederlerimizi,özlemlerimizi,hasretlerimizi gözden geçirebileceğimiz bir yer. Kederli umutsuz ve çaresisiz. Çaresizlik ve umutsuzluk teslim alıyor bizi. Halbuki duygularımızı canlandıracak,hayatımıza yaşama sevinci katacak bir ümit gerek bize. Bir damla ümit. Sessizlik giderek çoğalıyor. Bu sessizliği bozmalıyız artık. Çığlıklar atmalıyız.Çığlığımız sessiz yığınlarla buluşmalı, can bulup çoğalmalı. Sessizliği,kederi,acıyı ve özlemi öfke ile kırıp atmalıyız üzerimizden. Yollarda kaybolmuş acılı bir ağıt değil, umutlu bir şiir olmalıyız yeniden. Cinayetlerden, açlıktan, korkudan ve endişeden oluşmuş sokaklardan, meydanlardan çekip almalıyız kendimizi. Ve olanca gücümüzle bağırmalıyız. Kardelenler açtı. Kardelenler bu sessizlik içinde çürüyecek. Umutlarımızı, özlemlerimizi, sevgilerimizi istemeyecek miyiz? Bu umutsuz ve bıkkın sessizliğin içinde avazımız çıktığı kadar haykırmayacak mıyız? Bu sessizliğin içinde yok olup gidişimizi mi seyredeceğiz? Hayır, isyan edeceğiz. Kardelenler solmadan önce haykıracağız. Uzun bir çığlık olacak bu. |