Orhan Veli Mısralarında Saklananlar
Deniz de gökyüzü de mavi
Karışmış birbirine insan ve kuş sesleri Ben de gözlemlemekteyim hepimizi Sizleri ve bizleri Her birimizi Yani kendimizi Karşı bankta bir çift oturuyor Bir anne çocuğuyla oynuyor Kasketli bir amca bıyık altından tebessüm ederek yürüyor Ve üç fakülteli Orhan Veli’yi konuşuyor Fotoğraf makinasıyla şipşak fotoğrafçı abi Ve çiçek sepetiyle bir çingene Biri fotoğraf çekmek Diğeri çiçek vermek istiyor Bankta oturan çift kalkıyor Anne çocuğuyla oyununu sürdürüyor Kasketli amca yavaş yavaş gözden kayboluyor Ve üç fakülteli Orhan Veli konuşmaya devam ediyor Bu üç fakülteliden biri "tütüne böyle havada alıştım" Diğeri "böyle havada aşık oldum" Ve bir diğeri ise "Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nüksetti" diyor Şimdi anladılar bu üç genci ve Orhan Veli’yi Onu da bu havalar mahvetmişti. Bu dizeleri de o havalarda dile getirmişti. Ufuklarda güneş batıyordu tüm kızıllığıyla Deniz de gittikçe dalgalanıyordu bütün hışmıyla Herkes gürültüsünü toplayarak terk etti sahili birer birer Bütün sevinçleri, hüzünleri ve heyecanlarıyla Yalnız üç fakülteli kaldı o kayaların başında Biri zevkle ciğerini öldürüyordu tütün dumanıyla Diğeri kalbini celladına teslim ediyordu bütün aşkıyla Ve bir diğeri ise kendi mısralarında idamına hazırlanıyordu tüm karamsarlığıyla Üç fakülteli kayaların başında Kendini aramak adına Zaaflarıyla Ve Korkularıyla Orhan Veli mısralarında Saklanıyorlar Bu üç fakültelinin adı Zarar, ziyan ve hasar. Siz bilmeseniz de onları Onlar bilir kendilerini. Yani birbirlerini. |