Memlekete bahar gelmedi...
Yagmurlar yağıyor şehrin üstüne yosma bir gülüş çakıyor yıldırımlar gökyüzünde. kapıda bir sokaka kedisi bekliyor .Niçin bekliyor bilmiyoruz. Hastanelerde yorgun hastaları var hücre isyankarlıklarının.
Hani yaşamak için muhtaç olduğumuz bedenimizi tehdit eden. Bir kadın doktor topuklu ayakkabıyla dolaşıyor hastalarını o odaya girmeden ayakkabının tiz topuk sesleri kulakları tırmalıyor. Zengin hastaların tek kişilik odalarında daha bir önemsel oluyor doktorlar odada kalmaya . Esmer bir hemşire kitap okuyor gecenin geç vaktinde bankın arkasında tünediği sandalyesinde gözlerinde bir mahmuluk var. Dışarda arasıra geçen polis otolarının mavi kırmızı ışıkları yansıyor sokaklara . Gece lacivert hükümdarlığında sabaha ulaşmaya direniyor gibi. Ben seni anlamıyorum niçin böylesi geride duruyor umutların .Niçin asalak kazların çığırtkanlığına boyun eğiyor yüreğin. Yaralı bir ceylanı içinde ağlatıyorsun. Sen beni hiç sevmedinmi. Sen mezepotamya sümerlerin dev nehirlerinin sularından beslendin. Saçları dicle sularında yıkandı ruhumun kadın hükümdarlarının Sen benim korkularımdan öte büyük tahtların yolcusuydu umudun. Kim derdiki güvercinler uçarken dam pinlerinde kadın özgürlüğü aradı. Uçsuz bucaksız gök yüzünde umutları vardı gecenin sabaha dönük. Tanrı sevmişti onu bekliyordu o muazzam düğününü ölümün. Daglarda kuzuların dolaştığı mevsimde bir türk ocağının dumanında aradı Yalan konuşan kadınları kovdu hep otağından bekledi gülümsesin güneş. Ey bu rezil çağın çığırtkan asalakları korkuyorsunuz biliyorum . Askerler tanıdı tarih mavi gözlü gözüpek askerler Çok ağaçlar büyüdü gökyüzüne doğru çok başaklar boy attı. Özgürlük aradı utangaç yolcuları gecenin maviydi gece gökyüzüydü. Ovada türk akıncıları atlarını sürüyor ortalık toz duman şimdilerde Anlat diyor Anadolu benim nehirlerimi ıslansın yüreğin sularında Yaz hikayesini umut etmenin ,buğday başaklarını devşir bu ülke senin. Kimbilir belkide yanlış yaşıyoruz yaşamı .Bizden içinde olmamız istenen kalıpları kıramıyoruz. Güncel gerekliliğimizde yaşadığımız bir çok olgu bize çapraz yansıtılıyor .Anlamak sorgulamak istemiyoruz sadece uyumsal olmak istiyoruz. Sonrada ezikliği yaşıyor ruhumuz.Kalıplar sitatüler ve onun oluşturduğu baskın düzende sadece Tanrıya yöneliyoruz.Cenneti bekliyoruz.Tanrının verdiği koruyucu kılıcımız olan aklı kullanamıyoruz. Uslu çocuklar olmaya çalışıyoruz. Eşitligin olamadığı yoksulluğun üzerimize yapıştığı niçinlere yanıt bulunamayan bir düzeni kabullenmiş görünüyoruz. Sonrada mutsuzluktan söz ediyoruz. Yaşamın daim devinim olduğu bir dünyada durulgan kalmaya çalışıyoruz. Yaşamı idrak etmeyi ona sahiplenmeyi başaramıyoruz. Yalnız kalmaktan korkuyordum ben . Sonra kalabalıkların bana verdiği yanlızlıgı tanıdıım.Anladımki yanlızlık çok kötü bir şey değilmiş. Şimdi ben yokluğuna alışmaya çalışıyorum. Başka hiçbir şey değil yaptığım . Gecenin bu satinde dışarda yağan yağmuru dinliyorum. yüreğimde özlemin. avuçlarımda toprak kokusu. Sen çekip giderken hani . Bırakırken bu yalan dünyayı avuçlarımda kalan hasretti bu senden devşirdiğim. İşte ezan okunuyor dinliyorum. Ruhumda birşeyler oluyor. Hüzün yanlızlık ve sen. Birde tanrım var beni esirger. Yagmurları yağdırır pencereme .Bir koyu kahverengi gözlerin vardı .Kimselere benzemezdi bakışların. Sevişir günaha girerdi umut. Sonra namaz kılardı kendince. Saganak gibi günahları omuzunda. Aglardı gece onu görünce. Bak şimdi birazdan sabah olacak. Kadınlar işe gidecekler .Erkeklerde öyle .Bir sen kalacaksın yanımda. Seninle şiir konuşacağız. Anlamsız bulacaklar ikimizi ahlaksız bir hikayede bizi bulacaklar. Güya özgürlükler ekecektik toprağa. Gittik mahkumlaştık birbirimize. Anlamadık o mavi geceyi. Yüksek bir dağın yamacında belki tahtalı dagı. Günlerce günaha girdik. Sonra cahillk okudular üniverstelerde .yüzleri kıllı erkekler. Kadınlar beyaz önlükler giydi kimsesizliklerine. Özgürlük çekip gidince başlıyacaktı. Öyle olmadı ama . Huysuz kadınlara mahkum oldu umut. çünkü geceydi gelen. Haydi gel bir çay demliyelim. Bana ölümü anlat. O kalleş ölümü.toplayıp tası tarağı bırakalım bu köhne umudu onunla gidelim ! Sana büyük bir sır vereceğim kimseye söyleme . Günahlarım çuval çuval benim. Papuçlarımda sokağın çamurları . Hiç okumadım cahillendi gülüşlerim. Kimseye söyleme yıldızları saydım ben , Kadınlarla yattım. Sonrada üzüldüm kadınlarla yattığıma. Korktum kirletmekten onları. Memlekete bahar gelmemişti daha. |