Seni Aradim Kapi Ónünde
hani birinizi görmüştüm ya
kapı önünde minicik ayakların koşar adımlarınla gelmiştin yanıma boynun yana kırık bakışlarında bir kaç ince sesinle selamlamıştın beni meramını anlamıştım sende yapayalnızdın benim gibi gurbetin çileli ocağında... kim bilir hangi ülkeden düştün buralara? belkide Anadolu topraklarında kanat çırptın sevecen halinle kaç çocuk sevindirdin şu güzelliğinle hangi katil avcıların gözünde büyüdün? kaç fişek dolduruldu Üzümlü silahlara peşi sıra kurşunlar yağdırmak için... ah benim minik sığırcığım beyaz siyahlı rengim güzel ötüşlüm, garip bakışlım beni mahsun duygulara gark ettin bugün hüzünlerim yeditepeye yelkenler açtı aklımdan çıkmayanı aklıma düşürdün! sende onu gördüm kendimi buldum yalnızlığında gel hele biraz dertleşek sen uçsuz bucaksız dünyadan bahset bense, öksüzlüğü ile başbaşa ülkemden ben yürek yangınlarında kavrulurken karanfilleri solduranlara dargınlığım Erciyes eteklerine gömülürken şanım, şerefim son nefeslerimde ülkü’ye ağıtım! söyle be can sığırcığım seninde mi yüreğin titrer yarınlara? Hani o gün ikramım olmuştu ya sana nasılda kanatlarını çırpmıştın bana zalim avcı olmadığımı anlamıştın ayak uçlarımda sevinç ötüşlerin vardı kulaklarımda çınlayan! o ayrılışından beridir gözlerim kapı önünde aynı saatin vuruşlarında yüreğim seni arar, yolunu gözler bu dostun beklerim geleceğin anları elimde ikramım! yoksa selam uçurduğum yeditepe’de misin hala bulamadın mı kanayaklım, sevdalı mı demiştim ya sana al yazmalı, hilal kaşlı, sırma saçlı, endamı güzel işte o gördüğün kanayaklımdı benim! belki de evinde, hüzünlere boğulmuştur garibim ne zorlardadır ne olur bul onu emanetimi ilet yeditepeli karanfilime ve beni yokluğuna alıştırmadan gözlerim kapı önü boşluğuna düşmeden tez dön emi cici kuşum? |