Asker Mektubu - Duydun muŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1995 Yılında Erzurum’da vatani görevimi yaptığım birliğimden iznimi kullanmak üzere askeri uçakla yola çıkmıştım.
Şiirime konu olan kahraman asteğmenimizi tanımama bu yolculuk vesile olmuştu. Ağır yaralı halde Erz. Mareşal Askeri Hastanesi’nden sevk ile Ankara GATA’ya götürülmek üzere uçağa alınmıştı. Anne ve babası da aynı uçakta ve hemen yanımda oturmaktaydı. Böylece asteğmen’imizin askere alınmadan kısa bir süre önce nişanlandığını askerden sonra da düğün yapılacağını öğrenmiştim. Beni en fazla etkileyen ise, teskeresine son on gün kalarak pusuya düşürüldüğünü öğrenmem oldu. Daha birkaç gün önce telefonla düğün hazırlıklarıyla ilgili görüştüklerini söylerken, babasının dudaklarındaki acıyla karışık titremeyi görmüş ve gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.
Kötü haber tez duyulur derler ya
Paralanan bedenimi duydun mu Hızlı koşan tez yorulur derler ya Yarı yolda kaldığımı duydun mu Hasretinle yatağımda inledim Çare diye bin teselli dinledim Hayalinle yollarını gözledim Yüreğimden feryadımı duydun mu Hainlerin pususuna düşmüşüm Patlamayla havalara uçmuşum Parça parça senden ayrı düşmüşüm Bacaklarım koptuğunu duydun mu Hain tuzak ışığımı söndürdü Aslan idim kör ebeye döndürdü Azrail’im randevusun bildirdi Elsiz kolsuz kaldığımı duydun mu Yaralarım ümitsizce sarılır Sanırsın ki can bedenden ayrılır Garip anam ölür ölür dirilir Yavaş yavaş öldüğümü duydun mu Hayalimde gelinliğin giydirdim Duvağına gonca güller dizdirdim Özlem ile davetiye yazdırdım Al beyaza sarıldığım duydun mu Gözü yaşlı dinler ozan ahımı Serhati’ymiş duydum onun adını Ağıt yakmış tekrar eder derdimi Seni nasıl sevdiğimi duydun mu |