BU KADAR
öylece oturmuş deniz kenarında banka,
sanki sonsuzluğu bakıyordu... kirli sakalı, çökmüş yanaklarını gizleyemiyordu. zamanında kimleri yakmış olan gözleri feri gitmiş bir ölü gibi kederini anlatıyordu. epeyce durdu, sonra kalktı ve yürüdü. belli ki beyninde şimşekler çakıyor, yüreğine yıldırımlar düşüyordu. Çünkü yürürken ara ara elektriğe yakalanmış gibi sarsılıyordu, anladım, için için ağlıyordu. Denizin kenarına kadar indi, oturmaktan ağrıyan kemiklerini esnetti. eğilip denizden avuçlarını suyla doldurdu, sabah yüzünü yıkar gibi suyu yüzüne vurdu, dudağına değen tuz tadından rahatsız oldu ama bir kaç defa daha aynı şeyi yaptı. cebinden bir şişe çıkarttı, tıpasını açıp içine bir kaç taş koydu Sonra üfledi ve tekrar kapattı. şişeyi oldukça ileri fırlattı. döndü gidiyordu yaklaştım, anladı. elini omzuma koydu; evlat ne mi yaptım? koca bir ömrü bir şişeye sığdırdım. saatlerce topladım çıkarttım, bir anlamı yokmuş bu dünyanın anladım. Yüreğini verdiklerin bile elmiş, meğer hayatın da sadece bir yelmiş verebildiğin kadar değil, veremediklerin kadar edermişsin, anladım. haydi takılma bana , kendi hayatını yaşa, Bye. |