Ey Diyarbekir Diyarbekir 17
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Seni sevmemek, sana sırılsıklam meftun olmamak, akla ziyandır. Seni gerektiği gibi anlamak, ve seni sende yaşamak, unutulmayan en güzel andır. Senden ayrı gurbet ellerinde yaşamak, zül olur seni sevenlere, Zül olmak, kalemlerin henüz yazamadığı, tarifi olmayan en manidar firaktır Ey Diyarbekir Diyarbekir! Mardin kapısından Hevsel bahçelerini temaşa etmek, benim için en büyük ayrıcalıktır. Kırklar dağının düzünde, tavşankanı ikindi çaylarını içmek, dertlerimi unutmaktır. Eşi benzeri olmayan güzelliklerini, tefekkür etmek ise, Kitaplarda henüz yazılmayan, neşe ve sevinç dolu mutlulukları, yaşamaktır. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Seyyahlar, seni yaza yaza bitirememişler, zira sen peygamber efendimizin duasına mazhar olmuşsun. Sen, sevmeyi bilen gönüllerde, sönmek bilmeyen, ve yandıkça yanan harsın. Tarihe mal olmuş aşk ve sevdalar gibisin, Ve sen gönüllerden asla ve asla çıkmayan ve sevildikçe sevilen, en cilveli yarsın. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sen, sekiz peygamberi ve yirmi yedi sahabeyi, bağrında metfun eden, çok güzide bir şehirsin. Sen, toprakları bereket simgesi, seksen bir şehrimizin en güzelisin. Seni yazmak, seni anlatmak, bence en zor şey olsa gerek, Ve sen, tarihe mal olmuş seyyahların, özene bezene yazdığı, fikri güzel, gönlü güzellerin merkezisin. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sen, bazen boz bulanık, bazen de berrak akan, Dicle nehrinin ev sahibisin. Sen, iyilerin en iyisi, güzellerin en güzeli, ve azizlerin en azizisin. Sende yaşanmış aşk ve sevdalar, aşk ve şevkle anlatılır dervişlerin, abidlerin meclisinde, Ve sen, sana nankörlük etmeyen, vefalı insanları, Muhammedi gül misali, bağrında gizleyensin. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Seni yazmak, seni anlatmak, öylesine hoşuma gidiyor ki, bunu izah edemem. Bir elime ayı, bir elime de güneşi koysalar, seni asla ve kat-a veremem. Sen, benim yalancı cennetimsin, Ve sen, benim sevmeye doyamadığım, en büyük aşkım ve başkasını sevemeyişimsin. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sende doğmak, sende yaşamak ve sende ölmek, büyük bir ayrıcalıktır bence. Senin güzellerine sevdalanmak, yakışır benim ben diyen her gence. Kana kana suyunu içmek, derinden havanı alıp, vermek, değer dünya malına, Ve seni seven her insan cennetlik olur, işin kolayına kaçmadan canı gönülden sevince. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sen, kesinlikle ve kesinlikle uğruna ölünecek yar gibi sevilirsin. Sen, güllerin şahı Muhammedi gülü gibi kokarsın ve gönül vasosuna konulursun. Yazın sımsıcak gecelerinde, yıldızları seyrederek damlarda uyumak, uykuların en güzelidir, Ve sen, seni sevenlerin, sana meftun olanların, ve seni tanıyanların yaralarına, aşk ve şevkle merhem olursun. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sende esen meltemler, üç günlük yorgunluğu bir anda alır götürür bedenden. Hiçbir zarar gelmez, seni canı gönülden sevenlerden. Sende yaşanan sevdalar, kesik uçlu kalemlerle çok mahirce yazılmalı, Ve sen nesilden nesile, kuşaktan kuşağa anlatılacaksın bal dökülen dillerden. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sen, sevmeyi bilenlerin medarı iftiharı, alnı açık, başı dik yürüyüşlerisin. Sen, insanı kendine âşık eden gamzeli yanakların gülüşlerisin. Sen, uğrunda şehadet şerbetini içmiş şehitlerin, bağrında yatışlarısın. Ve sen, sevda sürmesi çekilmiş gözlerin, bir güzele sevdalanışısın. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Seni sevmek, sana meftun olmak, bana göre cennet kapılarının miftahıdır. İşin kolayına kaçmadan, seninle hemhal olmak, aşk pazarının en hayırlı siftahıdır. Sana vefasızlık edenlerin, sana kalleşlik edenlerin akibeti ise, Bedenini için için günbegün eriten, dayanılmaz en ağır vebal ile ahıdır. Ey Diyarbekir Diyarbekir! Sen konulu türkülerinle, beşiğim sallanırken, en şirin uykulara dalışlarımsın. Bir anlık firakında, en manidar visal umutlarıyla dolup dolup boşalışımlarsın. Sana zerre-i miskal kadar kemlik dokunmasın diye, Her şeye kadir olan, şanı yüce Allah’a canı gönülden yalvarıp yakarışımlarsın. 07-08/Aralık/2020 07-08/Aralık/2020 |