gülüşüne öldüğüm
Ah gül yüzlüm, gülüşüne öldüğüm.
Bütün şairler sana mı besledi en derin hislerini? Sana mı bestelendi türküler? Zira başka türlü yazılamazdı şiirler, dizilemezdi methiyeler, içerlenemezdi nağmeler. Nazım Piraye’sinden senin için mi vazgeçti? Uyar’a ’’herkes sana benzer’’ metaforunu sen mi yazdırdın? Karakoç ve Süreyya’nın kapıştıkları muazzez sen miydin yoksa? Ama hiçbiri seni sevmenin yokuş aşağı koşmak gibi olduğunu bilemediler. Bundandır tepe taklak oluşları. Bir ömür mahkumiyettir seni sevmek. Gözlerinin içine bakabiliyorken yüreğine dokunamamakmış. Günde beş vakit ’’SEN’’ kılıp, senin abdestsiz olmanmış bedeli. Ben gönül sahnemin parıltılı neonları arasında saklarken seni, Sen lacivert çığlıklı gecelerin en koyusuna hapsettin beni... |