Ozan Arif Kimdir ?BÖLÜM : 1 Giresun, Alucra, Hapu köyünde. Şu fani dünyaya açtı gözünü. Bir nevruz gününde, aşık toyunda. Ülkü şerbetinin içti özünü. Çok oynadı kılıçla, okla, yayla. Dolaştı çocukken, hep yayla yayla. Tanışınca sonunda bağlamayla. Tanrıdağları’na, döndü yüzünü. Hem çaldı söyledi, hem de okudu. Terme yollarında, mekik dokudu. Okumaktan başka çare yok idi. Bağlamaya döktü derdi hüzünü. Öğretmen olmuştu, öğretmen yurda. Işık olacaktı, dağlarda kırda. Çok gördü kansızlar, bunu bir kurda. Oynadı sinsice felek kozunu. Bir kara eylülde hükmü verildi. Sılayla araya, hasret gerildi. Yıllardan üst üste, duvar örüldü. Yutturdular ona, gurbet tozunu. Tüm dünyayı karış karış dolaştı. Kervan geçmez nice zorlu yol aştı. Nerede bir Türk var, bir bir ulaştı. Yoldaşı eyledi, garip sazını. Türklüğü sevmek aşktır diyerek. Onlarla söyleşmek meşktir diyerek. Garibin sofrası köşktür diyerek. Bağdaş kurup çöktü, kırdı dizini. Gittiği her yerde Türk’ü anlattı. Sazını Türk diye diye inletti. Dünyaya alenen Türk’ü dinletti. Mühür diye bastı, Türk’ün izini. Selenge’de coşup, Baykal’a aktı. Maziye nişanı, Orhun’da taktı. Nereye gittiyse bir ateş yaktı. Bağrında taşıdı, Ülkü közünü. Tek lider otağı kuranı bildi. Kitabı olarak Kuran’ı bildi. Türklüğe istikbal, Tûran’ı bildi. Boşa söylemedi, hiç bir sözünü. BÖLÜM: 2 91 yılıydı, kasımın beşi. On bir yıllık hasret, ateşi söndü. Ozanların piri, bu yolun Alpbaşı. Nihayet sonunda, yurduna döndü. Yeni bir şevk ile sarıldı saza. Üfledi yıllardır, küllenen köze. Sadıktı her daim verdiği söze. Ona bu davanın "Ozanı" dendi. Gençliğe milli bir şuur işledi. Ülkücü kadrolu devlet düşledi. Kolay geçmedi ömrü, zorda kışladı. Omzuna bir sürü yeni dert bindi. Gardaşım diyenler, hinlik edince. Mevki makam için cinlik edince Hele çok sevdiği Başbuğ gidince. En büyük darbe, gönlüne indi. Anlamadı Onu sonra gelenler. Keskin sirke gibi küpü delenler. Dışladı davadan, akıl çelenler. Gözden düşer, kaybolup gider sandı. Kutlu bir Davanın, sesiydi Arif. Milyonlarca gönlün, süsüydü Arif. Hiç bi şiir O’nu, edemez tarif. O hep ülküm diye, kavruldu yandı. Ne yıldı ne korktu ne de pustu O Her yaraya barmağını bastı O. Hiç kimse sanmasın ki sustu O. Sadece ecele, rızkını bandı. Binlerce Ülkücü, o gün ordaydı. Gözleri yaşlıydı, gönlü dardaydı. O gün hem bir vuslat, hem de vedaydı. Ozan Arif ayağa, kalkmış vatandı. BÖLÜM:3 Ölür elbet her şey, günü gelince. Bir sızı bırakır inceden ince. Arifim bizler her "Amin" den önce. Senin için de dualar ederiz ! Sana rahmet borcumuzu öderiz ! (Onuncuköylü İsmail SIKICIKOĞLU |