VE BİZ HENÜZ ÇOCUKTUKVE BİZ HENÜZ ÇOCUKTUK Bir yanım zorlu yaşam bir yanımda yoksulluk Uzanır göklere doğru başı dumanlı dağlar Kar kokan kayalardan ağaçlardan sarkardık Gece kurt uluması bölerken uykumuzu Meşe ağaçlarıyla silerdik korkumuzu Yakıtımız odundu beyhude ısınırdık, Ati’miz aksak yürür umut yoktu yarından Bostanında ırgattık, bağında ise rençber Servilerin dibinde her öğlen uyuyorduk Kardan dünyamızdaysa buz kesilir yürekler Lenger kayağımızla günü bayram ederdik Ve biz henüz çocuktuk bu yalçın dağ köyünde. Kışın uzun geceler karanlık, ürkütücü Âşıklar bağdaş kurup türküler çığırırdık Masalcı başı masal anlatırken derinden Kulak verir dinlerken pür dikkat kesilirdik Sanki zamana inat kar yağıyor inceden Masal kar getirirmiş bunu dermiş büyücü Ve biz henüz çocuktuk bu yalçın dağ köyünde. Eller buz gibi soğuk, gözlerde donuk bakış Kardan yol açılırdı bir yılan kıvrımında Hele çocuk gönlüyle mutluluktu karakış Buzdan sarkıtlar iner dam üstüne kar yağar Pencereme el kadar küçük kuşlar konardı Yem ister gibi mahzun bakıp camı gagalar Buğday sererdik kar’a, gel de nasiplen diye. Tavan aralarında kırlangıç yuvaları Güvercinler sevinçten ne taklalar atardı Dağa oduna gider daha olmadan seher Bohçamızda bir soğan bir yavan ekmek vardı Hele domates olsa midemiz şenlenirdi Ve biz henüz çocuktuk bu yalçın dağ köyünde. Biz bu zorlu yaşamın çilekeş evlatları Bağ bozumunda yükten kambur olur sırtımız Gözlerde şerbet diye üzüm damlacıkları Buzdan akan suyunda her öğlen yıkanırdık Ve biz henüz çocuktuk bu yalçın dağ köyünde. Sevdamız iki büklüm iki kelime durur Bir ucunda mutluluk, diğerinde kan vardı Öyle bir diyar ki bu zamana meydan okur Sevdayı töremizce yaşardık her öğünde Ve biz henüz çocuktuk bu yalçın dağ köyünde |