Sarayın Aşçısı
Ne güzeldi elinin ayarı be usta
Parmağından su damlasa şerbet derdik Tuzu, biberi, biberiyesi Bütün baharatlar karşında susta, Lezzet kervanının cariyesi. Biblo gibi dizilirdik masaya En önde ben cengaver Daha ocağın altını kapatmadan sen. Aşın ocakta demlenirdi, Dışarıda yutkunan maraba kursağıyla Yine de için ürperirdi Ne diyecekti acaba ekabir Hünkar beğendi de yapsan Beğenmezse eğlenirdi Mumbar doldursan bağırsağıyla Bu koyun tuz yememiş derlerdi belki Ayran çalkalasan Kalaysız derlerdi bu helki Severlerdi ama eminim Sadrazamı kavuklusu pişekarı Elin lezzetliydi zaten be usta E ama biz seni efeli sevmiştik Başın dik, önlüğün temiz, kepçen büyük Niçin topladın masayı önümden be usta Zil çalınca huşuyla almıştım Daha üç beş kaşık çorbadan "Eline sağlık usta yine döktürmüşsün" Yarısı içilmiş kaseyi, tuzu, kaşığı Hışımla vermiştin yamağa bulaşığı. Övgünün mü eksikti kadranı, ibresi Yoksa övenin mi kalibresi? Belki de şükretmeliydik Kafamıza yemedik kepçeyi Büyük beğenilerin aşçısıydın sen Hünkar beğenecekti layıkıyla Mevzuyu işte söktürmüşsün Ne işin olurdu soytarıyla Hünkarın halayıkıyla Sen yine sofralar kur müşahhas Parmaklarını içsinler kaseden Tadı tuzu ölçüsü hassas, Doyurmak istediklerine sun. Hakkın olan ulufeyi dökecek keseden, Hünkarı sadrazamı. Bütün avam, hünkar altı olarak Biz yine överiz seni, Hakkaniyetten icazetli. Belki duyuramayız, Ama oradayız karaltı olarak.. Çünkü; Elinin ayarı lezzetli erol başçı |