Ayrılık (2)
Durduk akasya ağaçlarının sıralandığı cadde üzerinde...
Gelip geçenlerin bizi görmediği bir zaman diliminde.... Sessizce vedalaştık. Ben, bir anda kırlangıçların mayıs şarkısına eşlik ederken o, yaprak yaprak dökülüyordu caddeye. Ağlamadık, sarılmadık, ellerimiz arkamızda aynı şehrin ayrı hanelerine yol aldık. Benim gözlerimde kırlangıçların dansı, onun akasya dallarında intiharları vardı. Korkuyorduk, belliydi adımlarımızdan . Yürümek hele de bildiğimiz, kaldırımlarına izi çıkmışken ayaklarımızın, caddelerde zordu. Her an bir hatıranın üzerine basabilir, kendimizi en kötü yerimizden vurabilirdik. Yürümek, her adımda birbirimizden değildi uzaklaşmak kendimizden önce bedenimizden, ruhumuzdan uzaklaşmaktı. Ben mayısta kırlangıç şiirleri yazarken O kentin akasyalarında gözyaşlarını kurutuyordu Ve şehir mayısın en güzel saatinde Nice acılardan, ölümlerden, doğumlardan, düğünlerden, ayrılıklardan birini daha yutuyordu hanelerinde. Ben kırlangıçlara dalıp dalıp giderken O mayıs akşamı akasyalar altında Bildiği tüm yazgıları karalıyordu Bir ayrılık, mayıs ortasında ancak böyle olurdu. Mehmet Özca Y #edebiyatcicash |
Hüzün, kederin en âlâsı yaşanır.
Mayıs yenidenliğin,
Nefes nefes yaşam ahenginin süre geldiği demdir.
İçimizde coşkuların arttığı an’ken
Vedalar acıtır sol yakamızı..
Coşku ve hüzün sarmalı dizerlerdi
Tebrik ediyorum..