İSTANBUL'UM (701.)
Doğduğum şehri özledim çok yıllar oldu görmeyeli
Ben sende var olup sende doğmuşum Havan suyun toprağın la yoğrulmuşum Burasıda güzel lakin Ben sana meftun ben sana vurulmuşum İstanbul um Seni çok özledim nasılda seviyormuşum bilmiyordum Ayrı kalmadan önce Mehtaplı gecelerin sessizliğinde İnerdim sahile denizi seyretmeye Ay ışığı vurur cam gibi olurdu Yakamozlar oluşurdu suyun yüzünde Başkaydı o duruşun asil İstanbul um Dağarını taşlarını kırlarda ki papatyalarını özledim Yağmur yağdığı zaman toprakla bütünleştiğinde Değişik bir haz verirdi toprağın kokusu Derin derin çekerdim ciğerlerime Güneş bir başka doğar bir başka batardı sende Sen bir başkasın benim gözümde İstanbul um Kırmızı gelinciklerin narin narin salınırdı çimlerin üzerinde Nasılda yakışırdı yeşilin rengine Çayırlarından papatyalar toplar taç yapardım başıma Akşam kızıllığında batan güneşe bakıp Şair ruhum tutardı şiirler yazardım üstüne o sendin İstanbul um Sabahları işe giderken vapur iskelesinde Sıra sıra simitler dizilmiş simit tablalarına Simitler alırdım başkaydı o simitlerin tadı Sabahın buğulu ayaz havasında Sıcak simit ve sıcak çay içini ısıtırdı insanın İstanbul um Her yanın tarih kokuyor buram buram saymakla bitmez Osmanlılar padişahlar yurdu Ben senin tarihi Beykoz unda doğmuşum Sende geçti benim gençliğim çocukluğum Sen bir tanesin benim hasret kaldığım sılam Ayrıyım senden ama yüreğimde saklı yokluğun İstanbul um Fatma Ayten Özgün |