SENİ SEVMEKÇatlamış, kurumuş nadaslı toprağın Suya hasret kavrulmuşluğunda Yağmur bulutları geçerken üstünden Yağmasın diye edilen dua gibi Demirci ustasının güçlü kollarında Alnından akan terlerle Vurup vurup tavına getirdiği demir gibi Ruhun gözlerinde saklanmış yalnızlık Yapışır tenine koparmak istersin Koparamazsın ömrü geçireceğin acı gibi Camekânda rengârenk çiçeklere bakıp bakıp Kokusunu duymak isteyipte duyamamak Dokunmak isteyipte dokunamamak gibi Yasaklarla çevrilmiş tel örgü arkasından Umudunu kaybetmiş mahkûm gibi Şimşekler arasında kalmışta Güneşi yaşayan bahardaki gül gibi Ömrünü törpüleyen kederler silsilesinde Her bir nefeste ölümü yudum yudum tadarken Mutluluğu bulmuşta yaşıyormuş gibi Ah yar; sana kavuşmak Güneşi batıdan doğurmak gibi imkânsız Kanayan yaraya tuz basmak gibi acı Acıdan yanmış yürek kadar sancılı Seni sevmek; Ağrıdan zonklayan şakaklarım demek Sabahlara erişemeyen rüya görmek Ve Parmak uçlarından tutunduğum Suret yaşamın içinde olmak kadar gerçek ŞÜKRAN AY 20/07/2008 |
Güneşi batıdan doğurmak gibi imkânsız
Kanayan yaraya tuz basmak gibi acı
Acıdan yanmış yürek kadar sancılı
Seni sevmek;
Ağrıdan zonklayan şakaklarım demek
Sabahlara erişemeyen rüya görmek
Ve Parmak uçlarından tutunduğum
Suret yaşamın içinde olmak kadar gerçek
Sevmenin verdiği ''olma'' durumu...
Yüreğinizi dillendiren kaleminize hayran oldum...
Anlatım o kadar ''olmuş'' kiii...Fazla söz gevezelik olur..samimiyim sayın yakamoz...
Kaleminize,kelamınıza hürmet...