S A D R A D Ü Ş E N D Ö R T L Ü K L E R
Mertek
Ağlarım kendimce arada biraz Yaş döker dokunur ıslanırım az Gülün az buyurdu çok ağla vaaz Üstümde ibreti mezar ve mertek Nihayet epeyce tefekkür gerek Rüya Bu gün var olanlar paralananlar Mertekler binince varlığı anlar Ölümsüzlük nerde hangi alemde Mizân, kazananlar ve aldananlar Kaybeder Ahlakı kaybeden ar’ı kaybeder Sevgiyi kaybeden yâr’ı kaybeder Nifak fısk fücur yalan kin zulmet Gayya deresinde var’ı kaybeder Şişek Eşekten adam olmaz Adamlar eşek olur Bir de davarlar var ki Süt vermez şişek olur Yazmam Anamın gözyaşı bendeki yara Tapınan körlere kızmam artık ben Muhabbet pazarda ahlak beşpara Tepinen körlere yazmam artık ben Cuma Vuslat secde aşk şölen Cuma bir tatlı hüzün Takvimine gölgelen Nurla öpüşsün yüzün Gelmesin Dost nerede akraba kim sen nesin Sus micingirt seyredenler gülmesin Alın gidin birkaç şâir sessizce Düzenbazlar mezarıma gelmesin Allah’ım Şuur dağlarının atları doru Ahlâk ve âşk gerek kirsiz dupduru Neden dağınıklık kahreden soru Allah’ım ümmeti toparla koru Tebessümler Cumanın bahçesinde muhabbete dem verip İnşirâh soluklattı mesâiye beş kala Ne desem ben bilmem ki tevazuuyla yön verip Tebessümler yeşertti Ağabey Fikri Pala O Gün Heybende alın terim Ve tükenmişliklerim Hasat harman ve mahşer Gün o gün Allah Kerim Dava Yalan şöhret ihtiras Dava deyip ağladı Hicvedip yaza yaza Kalem kabuk bağladı Hiç ve Hâl Hiçi vaaz eder başka söyler hâl Adam cennet ister dünyaya meyyâl Hiç ölmeyecekmiş gibi yiyen kim Hiçbir şey değildir bizim diyen kim Vesselam Üç beş mısra neşe elem Şuurla ağaran kelâm Feryattaki muammayı Teselli bilin vesselam Feraset Yalanı süsleyelim, artıralım yalanı Yalanlar satıyoruz bayraklaşıyor haset Kamyon kamyon müşteri çoktur pek çok alanı Hakikat merhalesi neredesin feraset Buğz Hakikate hile olmaz Maddeci de çile olmaz Haksızlığın karşısında Buğz bilene bela olmaz O Gün Karlarla yıkayıp yaslayın dağa Köyün yamacına az olsun eğim Öfkelerim dökülmesin toprağa Deyyuslardan uzak merhaledeyim Unutmayalım Dostluk sulayalım yâr’in bağında Sevgi büyütelim salıncağında Husumet kin nedir edep yayalım Toprağın altını unutmayalım Öküz Mermerden mezarı büyük yaptıran Mermerin göğsüne öküz resmi çiz Ölümün dehşetli vaktidir o ân İkinize dön bak öküz hanginiz Sükût Sükûta ihânet verdiğin hasar Kulaktan ziyade ruhu eşiyor Zağarlanıyorsun insan bi susar Hodgam barbarlıklar makulleşiyor Selâm Olsun Kalbin kadar yaran olur Sabrın yoksa virân olur Varmadan da varan olur Varanlara selam olsun Tükürün Şirk kültürü makulleşti şu nette Ruhtan kopmuş kof aydınlar siz ürün Küfür saymam tükürmeyi elbette Âkif dedem ne demişti; tükürün Kim Hava bozuk bulutladık niyazı Dörtlük değil bir iç çekiş bu yazı Harman nerde hasat kimin ne desek Kim sıçrattı hakikatsız marazı Diyemem Tevbekâra cehennem Hodgama er diyemem Ve kutsanan putlara Ehven-i şer diyemem Hakikat Yekpare yalanlar tarihe sinmez Bir sabah boşalır inkârın hurcu Göğü saran riyâ zembille inmez Hakikat gerçeğin boynun borcu İstila Fücur kulübesi kasırlarımız Vicdan kalınlığı nasırlarımız Kahpe medeniyet ve istilası Su-i zan tüfekli nesirlerimiz Ego Ahlâkî ünsiyet Kalbin ehline düşür Secdeli enâniyet İblisliğe dönüşür. Tek Perde Hayat ciddi bir nefes Oyun zorlu tek perde Burçla oynaşır herkes Akrep bekler siperde Ahval Kimileri vardır arıya kovan Kimileri baldır sefer tasında Kimileri boşa dönen yelkovan Kimileri şeytan İns deltasında Sapan Şuur emperyala sapan sürüyor Köpek anırıyor eşek ürüyor Köpekler anırıp eşek ürer mi Bu tür ahmak sözler beni yoruyor Rütbe Kulluk mertebesi rütbenin hürü Sırat-ı müstakim kalbin huzuru Bütün mesele de fıtrat edeptir Sünnet-i Seniyye gözümün nuru Kadın Köpüren tebessüm içimde bâde Ötenin şevkiyle ruhumu sarar Eşsiz hazinedir lakin dünyada Vuslatı bilmeyen eş neye yarar Trajedi Kadim dost teselli veya akbaba Kalbi serinletir kimi akraba Kimiler mebius tedavisi yok Kini pek zehirli benzer akrebe Kar Kar yağar uzaktan deseler Kars’a Kavrulur içimde yanar ne varsa Keyfiyet yoruyor bakışlarımı Kalbi teşebbüsler şahittir Bursa Gökgürültüsü Kalbim çiy tanesi ateşe esin Dilim susa yorgan sabır örtüsü Niçin gelmiyorsun nerelerdesin Güzel ölümlere gökgürültüsü Rıfk Kalbin parıltısı şuur türküsü Ölümsüz zarafet yüreğin süsü Kabalıktan uzak rıfk medeniyet Tahammüle deniz sabra gökyüzü Maalesef Ruhu boğup mideleri besleyip Fâiz sağıp kovalara az dedik İsrafları ikramlarla süsleyip Hayratları hanemize yaz dedik Aklet Şu karşı mezarlık şehit şüheda Çınarlar heybetli selviler diktir Âlem-i berzah hem yükselen sada Yokluğu yok eyle hiçlik biriktir İnsaniyet Madem iki yol var hayır ya da şer Riya bulaştırma tertemiz dine Mizanlar kurulup gelmeden mahşer İnsaniyet ek samimiyetine Muteber İnsin alçakları şeytana yaver Asker kaçakları askeri över Üslup pek mustarip edip talihsiz Budur panorama kimler muteber Gelmesin Ben hep menziline akan bir nehir İhtiyar mevsimler hicran vakitler Hamitlere taşır beni bu şehir Ardımdan gelmesin riyakâr itler Ahlak İman binasının direği ahlak Sırat-ı müstakim gereği ahlak Ahlaksız her dava şeytana parya Yunus Şeyh Şamil’in sarığı ahlak Oyun Ciddi bir imtihan tek perde oyun Tek perde diyorum akledin duyun Hakiki saâdet ya sonsuz azap Ya cennet cehennem "İkra" okuyun Dava İstikâmettir dâvâ Ne şöhrettir ne hevâ Erdem tadili erkân Hidâyet yok bedava Kabir Gerçek hayat kula kabirden gelir Kabrin güzelliği sabırdan gelir Kabri unutanın yaşayış tarzı Yâr’a lâubâli, kibirden gelir Allah’ım Şuursuz şâirden yönsüz âlimden Yalancı vâizden dinsiz ilimden Hakikatı haykırmayan kelâmdan Mehmet’i Mehmet’ten koru Allah’ım Külliyen Korklar yılan söyler Hodgamlar nalan söyler Gün gelir şeytanlaşır Külliyen yalan söyler Ben Çoban desen olamadık Koyun güden kavallı "Ben" nedir ki nefse tutsak Gayesi zevk zavallı Münafıklar Hâysiyet şuur sahte Emperyalist tanıklar Lâubâlidir âhde Secdeli münafıklar Mizân Sisi yüzlü alimler Duyun ulân zalimler Mahşer dehşet mezâr dar Vallâhi âhiret var Sıdk Sadâkat mahvoldu çarpık halesi Söz irkiliyor en merhalesi Ebediyet düşün yakında her ân Ölümsüz ayrılık sevinç duygusu Akıl Hakikati akledip Varmak içindir beyin Başkasına terk edip İzzeti kaybetmeyin Mahrem Yüreğine ahlâkı Hâline edeb giydir Mahreminle meşgul ol Mahremiyet herşeydir Hakikat Bir lodos esince geçer karakış Sabreyle şükreyle tevekkül eyle Dünya kime kaldı kiminle gardaş Dile hakkı söylet yahut lâl eyle Uyan Hodgam sloganlar yeter mi gardaş İkra’yı bilenler yatar mı gardaş Uyan rüyadasın akletmek bu mu İnsan sonsuzluğu satar mı gardaş Takva Hucurât tevâzu, dile edeb sür Sinsi alçaklıktır ene tekebbür Buyurdu üstünlük üstlük takvada Eşrefi mahlûkat lütfetti şükür Hırs Varlığa düşkünlük düpedüz putun Vallahi ölüm var siz hakkı tutun Peşin hükümlerden şeytanlık türer Hakikat söyleyin hırsı uyutun Olmalı Kimi kırık bir gönül Kiminin dünya malı İnsanın çürümeyen Bir âmeli olmalı Merhâle Paylaşmak merhâle şuur ahlaktır Fedakârlık yapar, yaptım demezsin Duyarsız toplumda şahsiyet yoktur Haysiyet erdemi var edemezsin Münafık “Söz”den cayar ulân söyler münafık Konuşunca “yalan” söyler münafık “Emânet”e hıyânettir kavgası Üç alâmet bilen söyler münafık Ahlâk Ahlâk şecaattir, ahlâk de sığın Ahlâk ölçüsünde İslamsızlığın. Ahlâk sadakattir, vefadır âhde Ahlâk yoksa boştur imân sandığın İsraf Bereketin sarığıdır iktisat Şükretmenin direğidir iktisat Ehl-i takvâ israf ehli olamaz Hem imanın gereğidir iktisat Kaçınız Ahlâk ruhu meşrebin Ötesini geçiniz Ahlâk yoksa yoktur din Uzaklaşıp kaçınız Tefekkür-i Mevt Gelir cenazeler hep aynı yerde Makam rütbe mansıp denk olur “er”de Cürümler dökülür açılır perde “Tefekkür-i mevt” mevt, bilmem ne yazsam Mısralar içine mezar mı kazsam Mizân Oyun yolcu gölge mezar ve beşik Mezardan sonrası mahşere eşik Mahşeri dert etmez anıran eşek Birkaç satır yazı soğuk iki taş İnsan ölmek gerek insan arkadaş Sonsuzluk Telâşı Tam ölümün yaşında ben Sonsuzluk telaşında ben Ötesini umursamam "Ömer haktır" peşinde ben Allah’ım Sana yakarışım sanadır âhım Karanlığı aydınlatan Allah’ım İnşirâh ver, sen sahibim sensin yâr Sen vermezsen hâşâ başka kimim var Münafık Devrin düzenbazları ahret bilmez v’az eder Atar tutar savurur büyük büyük söz eder Ar namustan dem vurup; yârini dansöz eder Yazacağım susarsam yazan eller kurusun Hakikati horlayıp münafığı hazzeder Hakikat Ciddiyetle ve de şartsız Hakikatin temeliyiz Haksız baba olsa bile İncitmeden demeliyiz Vahdet Ayrılıklar dört hecedir aşasın Ne fark eder ağa çoban paşasın Tüm renklerle tek bayrakta kucaklaş “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” Hakikat Hasbi düşün hâle dayan bir ömür Hakkı haykır duysun duyan bir ömür Haysiyet ne buğz ne demek vecd nedir Hakla yatıp âşkla uyan bir ömür Unutma Helâllik bilmezsen eylersin aman Musalla taşına geldiğin zaman Bütün debdebeler mahşerin olur Ocağın dağılır savrulur harman Suizan İmân ve küfürün farkına varın Müridi olmayın çalan çanların Nifâk canavarı âh be kardeşim Olma müstevlisi suizanların Yok Yalancının sıratı yok Zevâl mutlak saati yok Şöhret alır şirret satar Secdesi var fıtratı yok Mahşer Var Din ahlaktır âhlak dertlenmek gerek Riyâkar secdeler boşuna kürek Akletmez beyinler ot dolu merek Yürekler şefkatsiz, yürek mi yürek İyilik kötülük hayır ve de şer Vallâhi ölüm var, mahşer var mahşer Bolşevik Sokakta tefeci camide vâiz Zekâtlar repoda fitreler fâiz Alın teri yalan lafız bolşevik Din imân nerede, sâhi biz neyiz Ne Oldu Sâmimi kardeşlik hazinedir bil Muhafazası âşk, ‘İnsan-ı Kâmil’ "Müminler kardeştir" âh be Hucurât Neden hep Ebrehe emre mukabil Mizan Din iman para oldu Ne kaldı bir tek mizan Yüzümüz kara oldu Yalan riyâ sûizan Demans Her şeyi unuttuk ceplerden gayri Savruluyoruz hep, seyreyle seyri Demans’tan da dehşet hastalığımız Şuursuzluk bastı köy bucak şehri Gayri Sabır kulun Hira’sıysa Oruç sabrın yarısıysa Herkes kardeş kıble birse Seni uzak eyleyen ne Ramazan Vaktin eşiğinde âşktır yaşanan Kutsi sonsuzluktur kalbe boşanan Sofrasında büyük resmi düşünen İftar sofrasına müjdeler olsun Mütekkebir Büyüklük kimedir haddini aşma Üslup bilmez kulelerde dolaşma Gösterişi sevmez ahiret yurdu Sen seni terkedip ateşe koşma Çağrı Sonsuzluk tasası bendeki ağrı Rahmete açılmış bu ayın bağrı Renk soy ayırmadan sarar herkesi Bilal’in sadası ve büyük çağrı Ramazan Bu ay özel gözetene hürmet var Bağışlanma kalpte yanma rahmet var İbadetler itaatler ikrâmlar Kurtuluş var bereket var hikmet var Hakikat Madem ki insansın er olacaksın Öksüz sofralara ter olacaksın Bir’e kulluk edip hür olacaksın Büyük kavgalarda hakkı haykırıp Salâ ertesinde var olacaksın Ezgi Türkü değil her ezgi toprak kokan söz lazım Dere boylarında su sevdalara dökülen Köklerinde mananın telindeki öz lazım Tevhitle süslenerek gönderlere çekilen Mühlet Zincirlenmiş iblisler, ins şeytanlar ürüyor Sağır kör ve dilsizler; vicdan nere yürüyor Konforun uşakları, rahatın bekçileri Buğz bilmez suskunluğu mühlet veren görüyor O’na Ne bir mertek kalır ne geriye han Her bir şey geçici her bir şey yalan Sen O’na sığın git yalnızca O’na O’na âşkın göster O’na sevdalan Edebiyat Şunsuz ütopyalar çağıltısında Şairler mangası sızar geceye Bu mu edebiyat hadi be sende Mısra şapırdatır üstsüz geceye Tek Her şey nasip işi rıza gayedir İrşâd güzel ahlâk vefa hayâdır Takva mükemmellik dosdoğru yaşam Tek perdelik oyun tek hikâyedir Dosdoğru Hakikat müminin vicdan sesidir Sekînet kelâmın ferâcesidir Sabır "dosdoğru" şey sarsılmaz silah Tevekkül imanın derecesidir Emperyal Düzen hodgam emperyal Ne hâk bildik ne de âh Kadı sağır vâiz lâl Cennet tamam maşallah Ne Kadar Ahlâkî mevt dini dar Muâmelât kini var Ey nefsini beyenen Hırs leğeni ne kadar Dalkavuk Körlükler sarmaş dolaş kulağından kör Gövdeleri kemiksiz dilsiz ve nankör Adam yüreği çerçöp fikirsiz beyan Dalkavukluk sakallı şirk aratmayan Nefs Tutsun hırs celladı orucu tutsun Taşı var riyânın her köşesinde Kokuşmuş lügatla nefsi büyütsün Gayya kuyruğunda şirk şişesinde Mizân Buğz pahalı gözde nem Mizân gelecek bir gün Allah bilir v’az etmem Herkes ölecek bir gün Kalemim İsmim Ömer mâdem adalet payım Besmeleyle başlar serde başlangıç Haysiyet ve şiir ok ile yayım Ruhum hep müsellâh ben hep serdengeç Elveda Buluştuk hasretle onbir ay koştuk Minare minberle secdeyle hoştuk Elveda nidası hasret kalbinde İşte geldin geçtin bir ay görüştük Allah’ım Yâ rab nasip eyle tezden şehâdet N’olur beni boş ahtlara bırakma Kindarlardan gayri eyle imdat et İfsat ehli bedbahtlara bırakma Taşlıyorum Egoizm dudağında ağızlık Diyemem ki her eşeğe damızlık Çüş diyorum hoşt damgası taşıyor Taşlı yorum yobazlıksa yobazlık Kemikli Hür fikrin koşucusu samimiyetinde din Vefakâr hakikatte dosttur Ertuğrul Muhsin Kardeşlikte fıtrâtı, fıtrat ile el ele Rüyaları Sivas’ta ruhu hep Çanakkale Helâl İster hamal ister vali Dünya malı dünya malı Helâl kıymettar ve mühim Alın teri çok pahalı Namaz Tefekkür yakarış amandır namaz Aşka bahşedilen zamandır namaz İmtisal bereket yâr’la hasbıhâl Kulluğa hicrettir imândır namaz Düşünceler Hakikat çeşnisi ruhumdaki yük Istırap dokunur hüznümden büyük Düşüm pek ihtiyar hayaller zakir Yordu düşünceler yorgun yürüdük Gıybet Varla yok arasında kayıyor zemin Bu günlere erdirdi rabbelalemin Şu şöyleydi diyemem dile zulüm var Ölü eti yiyemem mâdem ölüm var T/uzak Hüznü eksik etme gamdan uzak dur Temeli ter kokmaz damdan uzak dur Kıstasız gayesiz yürüyen adam Şan şeref şöhretten namdan uzak dur Cemil Meriç İmânı kâmil hem kalemi hürdü Dava diyenlerin birçoğu hariç Fazilet nakşedip ahlak götürdü Müteffekkir deha o Cemil Meriç Kıstas Önce ahlâk gerek sonra başarı Ahlâk her mecliste çok hükmündedir Ölçü ve hakikat beşerin varı Kıstasız tüm varlar yok hükmündedir En Putların râb diye karşılandığı Bir acayip çarpık günlere kaldık Şöhrete boyandı irfân sandığı Zilletten aşağı "en"lere kaldık ? İmgeler imtisal imlalar yarım Mısralar ürkütür vakti sayarım Varlık yokluk hesap mizan kurallar Bilmem ki ne zaman nokta koyarım Kim Bilir Eskimez mi sandın yaşadığın han Mermer parıldatır ismini yazan Kemikler çürüyüp gelmeden mizân Koşup iki büklüm dur kendine gel Ensende şu anda belki de ecel Kuru Çiçekler Selvi bakadurur süzer bulutlar Gözyaşı dökmeyin bende zaten var İbriği bırakıp geçin sağıma Kuru çiçekler dikin toprağıma Hakikat Hak ve batıl açık duru ve nettir Hakikatsız tarafkirlik cinnettir Kime zakkum cehennemin yemeği Hakikatin meyveleri cennettir Ey Ahmak Hükümranlık kimleri şad eyledi Şan ve şöhret kimi abad eyledi Hakikatin sadasıydı adl Ömer Dost ağladı düşmanlar yâd eyledi Arafattan Arafattan geldik kavruk serinde Adem dedemlerin tevbe yerinde Kefenli milyonlar garip gönüller Ağlaştık mahşerin âşk minderinde Maalesef Yalan makinası oldu ise dil Alnında seccade olsa da sefil İslam istikamet ahlaktır ahlâk Ne desen anlamaz böğürür rezil Nasip Önce gayret gerek sonra tevekkül Takdirine yaslan huzura çekil Her şey tedbir madem peki sen nesin “Kısmete razı ol rahat edesin” Sessizce Kabe yanağımdan öpüyorken tam Cuma namazına hizâyım dedim Utangaç yakarış körpe niyâzla Sessizce bir dörtlük yazayım dedim Ağustos Cuma- Kabe Satamam Kindar yüzler tuzağına düştüm tam Dava büyük ruhum yorgun gün tamam Susuyorum tevekkül ben ve sabır Hakikattir adım benim, satamam Affet Dâvâ olmuş günah gaflet Koşturanlar atlı gibi Huzurum mevt yâ Rab Affet Yaşıyorum mutlu gibi Kalem Madem ki yolcusun eyle hazırlık Gücün barzununda kirletme yüzün Beklenen mahşeri etme pazarlık Kalemin hâk yazsın gece gündüzün Eyledik Mantık diyen sırtımızdan hançerler Ölü toprağından azık eyledik Kerâmet ehliymiş Mahmut Tuncerler İns’in irfanına yazık eyledik Kendime Fıtratım adımda saklıdır hürüm Hüznün lehçesinde sessiz yürürüm Taştan kaldırımlar gibi ıssızım Kendimi görürüm kendime körüm Duyun Oyun içinde oyun İzâh gerekmez tek tek Duyun deyyuslar duyun Tüm putlar geberecek O Gün Kefen gelir tabut öper er derler "Adalet-i mahza"ya Ömer derler Hak namına engizisyon yapana Musibet der felâket der şer derler Gülümseyişler Josef ruhumu oydu El uzattı terime Kanattı nefret koydu Gülümseyişlerime Üslup Kinden ve öfkeden beslenmez şâir Vicdanın sadası sarsılmaz öğüt Yanlışlara alkış övgü vesair Üslup izzet giyer akletse şayet Yalan Çok konuşan ifsat eder Ahlâk sözün kısasıdır Rezil rüsvay hasat eder Yalan zulmün esasıdır Şefkat Şefkat olmayanın hak neyi var ki Vahşi hayvanda yok şefkatin terki Merhametsizliğe etmeyin meyil Meyleden insan mı hayvan da değil Kıyl-ü kâl Gözyaşları sahte vicdanları lâl Avurtlar upuzun diller kıyl-ü kâl Hüznü kucaklayıp geçmek isterdim Ruhsuz gümbürtüden kaçmak isterdim Dünyaperest Hep ben hep ben hep ben diyen Din ile dünyayı yiyen İbni Asakir’den beyan İnsanlığın kötüsüdür Hakikatsız Putçular zenginleşti küfür eken filimler Tasmalandı züppeler kula kulluk talimler Her taraf Şaron ya hu, fason fason hıyânet Hakikati çifteler hakikatsız z/alimler Cerbezedar İblise sermaye sende dindarlık İşin nifak fücur ve hilekârlık Cerbezedar kezzâb yaz hınçlarımı Sabırla biledim kılıçlarımı Görmek Nehir gibi çağla gürlesin göze Körler ülkesinde gör katma söze Görüp düşünmektir belki gözyaşı Görmek mukaddestir herşeyin başı Hicivler Mana gerek her satır Hicivler taş sopadır İmgeleri tart sına Çomarın kafasına Hakikat Tarafgirlik güçse bela getirir Büyük afetleri dile getirir Yapma zâyî etme hakkı kardeşim Hakikati batıl hâle getirir Mikyas Kıyasa gerek yok Kur’an ispat hem Yol odur önder o Resul-i Ekrem Gayrisi hüsrandır aklet oku duy Dön fıtrata gel akla mikyas koy İnsan Hoş sadâ bıraka insansa insan Öyle şuna buna minnet istemez Eşref kime denir âh bir anlasan Cemale vurgunlar cennet istemez Mağrur Hodgam ne desem sana Nefis senden usandı Kaybettin anlasana Git tevazu kazandı Sefil Yalan makinası oldu ise dil Alnında seccade olsa da sefil İslam istikamet ahlaktır ahlâk Ne desen anlamaz böğürür rezil İfşa Fikirlere vicdan yüreklere nem Hakkı akledenler şükreder herdem Yalanla kutsanmış efsaneleri Tarih yargılayıp fâş eder erdem At İzi Ahlâk pazara inmiş Pazar çok şeye sebep Derviş üstü giyinmiş Kamyon kamyon Ebu Leheb İt izi Cüppe domuzdan deri Kalemler güce çeri Çokluk mevt edip bâkir Sorgulamam kaderi Sinek Ne debdebe sonsuz ne bir şan kalır Hayat mal mülk mansıp ne nişan kalır Pahası bir sinek Nemrud misali Şöhret müptelası perişan kalır Sarıkamış Mavzerlerim Kafkaslarda görüldü Şehadettir benim için karakış Şehâmetin lâhdi göğe örüldü Sarıkamış heyhât ben Sarıkamış Şairler Hakikat söylerler manada varlar İslam’ın nuruyla imgeler parlar Şiir bahanedir tebliğ yaparlar Sonsuzluk derdinde gerçek şairler Had Değer yargıları bana ne deme Şayet insan isen gerektir ölçü Medeni cesaret ölçüsüzlük mü Sözün bir haddi var herzeler yeme Put Çağı Bir damla su gibi adam kıtlığı Hepsi çıkıp gitti kalanlar öldü İbrahim nerede devir put çağı Nemrutlar çoğaldı putlar dikildi İstikâmet Fıtri olan her şey azgınlığa set Akleden yolcuya yokuşlar düzdür Sadakat metanet birde feraset Hakk’ın erlerine gece gündüzdür D/önem Sabır sabredenin yâre bağıdır Bundan ötesinin önemi yoktur Benlik zorbaların hastalığıdır Sonsuzluğa kadar dönemi yoktur Noel Noel’e kurban ettik Bu gece de culuğu Yortulara han ettik Mukaddes yolculuğu Çoğalttık Kin ifrit yalan dolan Çukurlarda kaybolan Sağa sola çemkirip İblislerle haşrolan Adamları çoğalttık Sabır Hiçbir cürüm daim olmaz Döner elbet birgün devran Önce gayret sabır biraz Davran sen Micingirt davran İkindi Ezanı Rüzgâr eser kuşlar öter Her sesin bir pahası var Başucuma bu ses yeter Bu ses bir aşk dahası var Yunus Geçmişini sakla erdir yarına Yarında bu günün telafisi var Hakikat aksetmiş mektuplarına Mektuplar irşattır ihlâsla boyar Mizân Elin yetmiyorsa buğz eyleyip duy Nerde zulumat var vicdanlara yay Madem ki ahiret hesap mizân var Ne makam beş para ne kervansaray Zân Zannın mertebesi pek hoş görülmez Hüsnü edep ile takınmak gerek Eşref sıfatıyla görmelidir göz Sabrın gazabından sakınmak gerek Keşke Kalemim kök söker tıpkı bir pulluk Keşke kırık gönül yapabilseydim Leşçiller yanıma sokulamazdı Taptuk Emre gibi tapabilseydim Afedersiniz Kravatlar ibrişim İpektendir döşekler Şerre eşik oldular Eşek oğlu eşekler Budur Hep hayal ederim ümitlenirim Büyük neticeye kilitlenirim Yaratılış aşktır imtihân budur Aşksız tüm kelamlar dedikodudur Aklet Aslandan çoban olmaz kurt arıcı olamaz Ambulans hasta taşır kurtarıcı olamaz Aklet der kitap sünnet var edenin hitabı Asalak hurafeler kurtarıcı olamaz Sığın Göç vakti gelecek bir gün senin de Abdestli sövünce abdeste sığın Görmeyen gözlere büyült parmağın İrfan üretilmez kin mahzeninde Şaronlara Dili kin püskürtür hile gözleri İfşa kapısına gele gözleri Çöke tuzakları asra döküle Dehşet ateşlerde kala gözleri Kefil Rızka kefil, yok endişe Gayret etki sana düşe Hırs duygusu gütme sakın Demem o ki helâl pişe O,na Ezan sesi duyan şükür demeli Kalpler diri secdeler hür demeli Sekinetle dili kalbe vurdurup Çok teşekkür çok teşekkür demeli Rızk Kul rızk için kaygı etmez Var edenin vaadi var Hiçbir gücün gücü yetmez Tedbir takdir saati var Hayır ve şer miadı var Mihenk Ölçüsünü almak için Bir insana makam verin Sabreyleyip seyre geçin Yürüyüşü nasıl görün Çok Çok şeylerden çark etik Çok şey girdi araya Çok şeyleri terk ettik Çomarlı manzaraya Suizan Dervişlik taslıyor gösteriş boy boy Ecnebiden beter devşirilen huy Fısk fücur ambarı öğüt suizan Utanmayan çehre değişmeyen şey İfrit Şiir değil benim gayem Bu dert beni tez boğacak Bitti ömrüm ve sermayem İfrit doldu kucak kucak Metresler Suizanlar başköşede durursa Birçok iblis çığlık atar bayılır Vicdansızlar asra tuzak kurarsa Alkış tutan metresleri sayılır İmhal İmhal hak ihmal yok tavizsiz yasa Mansıplar dürülür devrilir masa Hakkı çapalarım imge yeşertir Ruhu pıhtılaşmış ah bir anlasa Kutuplaştırma Kulptur ayrılığa nifaktır şucu Ensende dolaşır gayyânın tucu Sözlerim Araf’ta getirdim dile Siz hangi tarafta haydi rastgele Halvet Tufan kopsa soysuzlara Bırakamam bu yurdu Halk içinde Hak’la olmak Marifettir buyurdu Sabır Vatan diyor vatan sırtüstü yatan Göbeği dizinde emeksiz yutan Çok şey var yazacak dilim ucunda Sabredeni sever yüce yaratan Ölçüler Yalan hikayesi kinden nalçalar Hayatlar söndürür ocak parçalar Çok şey var yaşanır anlatılamaz Artık pek emperyal bizim ölçüler Sağanak Geceyi delince şu ezan sesi Huşu sağanağı başlıyor parkta Sevinçle gözyaşı coşar şafakta Ve aşka celb eder hemen herkesi Şüreka Yalan büyük aktör büyük oynuyor Siyon vazifesi Siyon zekâsı Tağut kandan doymaz tağut kaynıyor İnsanlığa düşman hin şürekası Seciyesiz Ahlak ile yükselirler yiğitler Metanetle uğurlanır şehitler Gösterişler seciyesiz selfiler Nerelerde türemiştir bu itler Fotoğraflar Yakıcı bu günler ölümler soğuk Vicdanlar mevt sessiz iğdiş ve boğuk Tükürün dalgalar zift suratlara Islak fotoğraflar ne yazsam soluk Allah’ım Tağutları çoğalttık dağıldık biz yâr Biz hep kusurluyuz biz hep günahkâr Sonsuzdur himayen mağfiretin bol Affet inşirah ver eyle bahtiyar Kâbe Ağlayamıyoruz ağlayanlara Bulutlar yağmıyor iklim kapkara Kâbe reddediyor ne oldu bize Sorum size değil ölülerimize Teneşir Keşke diyebilsem mim gibiyim mim Beni üstün kılmaz mansıbım bilgim Üstünlük takvada gayrısı yalan Beşik mürekkebim teneşir silgim Emânet Siyon için kadın ettir Reklam meta fıtrat rettir Peygamberin(sav) hitabında Kadın yâr’dan emanettir Ene Ey ben ben diyen putlar Biz nerede hani biz Ey ölümlü haydutlar Biz hepimiz faniyiz Feraset Oku aklet anla sez Cehâlet şâd edemez İlmiyle kibredenler Ruhu irşâd edemez. Hakikat Sabrın ayazında mazlumlar üşür Virüsler çarpınca maskeler düşer Camiler reddeder arsız ümmeti Kahreden sessizlik cürme dönüşür Cuma Ümmeti kovdu Kâbe ağlıyor Hirâ cuma Yüzdük zillet içinde düşmüşüz dara cuma İlâhî ceza mıdır ibretlik gazap mıdır Temiz ağızlar lazım Yâr’a yalvara cuma Unuttuk Benim Sahibim Allah diyen hürü unuttuk Tevekkül teslimiyet teşekkürü unuttuk Dünyevî ve uhrevî ölçüleri yitirdik Mağfiret dilenmeyi hamd şükür’ü unuttuk Ya Rab Lütfeyle toparla dağıldık biz Yâr Biz hep kusurluyuz biz hep günahkâr Sonsuzdur rahmetin mağfiretin bol Affet inşirah ver eyle bahtiyar Stok Stok yapan doyuran mı aç mısın İnsan mısın dert misin ilaç mısın Müslüman mı Yahudi mi Haham mı Kâbe kovdu kiliseye haç mısın Biraz Tefekkür Erdem hor dava mevt gayrısı izim Gerçeklere vicdan körlüğü sızım Şu mübârek günler biraz düşünün Düşünün utanın yüze âr lazım Önyargı Akletmek yok ne bilgi var ne sorgu Çağımızın hastalığı bu kurgu Alçak hâin kâfir türü yaftalar Helak eder vallah bizi önyargı Hâşa Bana üstad diyor bir gönlü paşa Mâna sülûkunde zannetmem hâşa Hakikata nefer olamıyorum Yakın şiirlerim atın ataşa Şuâra Dünya kabir âhiret yöneliş kim pâye ne Şâir edip düşünür şûara hikâye ne “Her vadide gezerler” hüsrana uğrayanlar Şân şiire ihânet hakikat kim gâye ne Oyun Rüya içinde rüya Kul o kalbinde duya Sonu sonsuz bu oyun Rabbim kulundan saya Siccin Mısralarım tıpkı benzer tor taya Hecelerim "siccin" olur zorbaya Tesirlidir en dehşetli hucumdan Gayrı güç yok hâşâ iman gücünden Ahval Konfor müptelası kölesi kasrın Kıyametindeyiz galiba asrın Azdı ve şaşırdı insan büsbütün Kök saldı ruhlara zillet günbegün Unutma Ruhsuz insan pis ettir Yalan fıtratı rettir Ey nefret yayan adam Bu dünya bir gutbettir İnşAllah Ezân okunuyor dinle beni yâr Bir sabah ülkeme güneş doğacak İnşAllah tersine esecek rüzgâr Zulmün merkezine ateş yağacak Vaaz Bir toz asrı yakar korona dersin Bir âh arşı yıkar ne zannedersin Bu son musibetler kimine sazdır Kimine uyarı ikaz vaazdır Haysiyet Tağutluk geleneği Kula kullar aramak Hakikatle cem olur Haysiyeti korumak Anne Saygı hürmet sevgi şefkat Anne dünya anne cennet Öf demek mi hâşâ neyim Yaşmağına divaneyim Hâşâ Mabetler kapalı kimsesiz Hira Temiz yüzler lazım yalvara yâra Ümitsizlik yoktur kaderde hâşâ Bu bahar veyahut başka bahara Ramazan Peşinden hasretle onbir ay koştuk Nereye acele biz senle hoştuk Gözlerinde gözüm ellerin elim Razı mısın bizden helâlleşelim Münafıklar Müstâkim der tağutlara taparlar Komşu ağıdıyla bayram yaparlar Yerli münafıklar kâfirden eşed Vicdan satar haram lokma teperler İfsat İfsat İblis kinidir İslâm irşat dinidir İstiğfar tevbe gerek Derinden iç çekerek Ya Râb Bilâl sadakati lütfet kuluna Adalette Ömer eyle Allah’ım Şâir Nabi gibi ağlat yoluna Beytine kul nefer eyle Allah’ım Benzemez Kalpler kararınca karaya benzemez İnsan bozuldumu paraya benzemez Düşman hançerlese yara acımaz Dostun yaraları yaraya benzemez |