SİVAS ve YAS
Türküler yakılırdı Anadolu’mda;
sevda üstüne türküler, ayrılık üstüne, özlem üstüne… Türküler yakılırdı, ölümler, zulümler üstüne. Ağıtlarla dağlanmış, isyanlarla dağ dağ olmuş türküler… Sevdalarla yanmış, özlemlerle yunmuş türküler… Ve türküler, türkü söyleyenler, semaha tutuşan canlar yakıldı; bin dokuz yüz doksan üçün iki temmuz sıcağında, Sivas’ında Anadolu’mun. Ey Prometheus! Sen ki baş eğmemiştin koca başlı Zeus’a, sundun diye insanlara tanrısal ateşi, zincirlere vurulmuştun. Kartallara yem etmiştin yüreğini, Hani ya ışıktı senin ateşin, Isınmaktı, Uygarlıktı… Öyleyse, neyin nesiydi o Sivas’taki? Gayrı her “iki temmuz”da ateş yeniden yanar Sivas’ta! Her “iki temmuz”da yürekler Sivas’tadır! Ve yürekler yastadır! Senin de yaralı yüreğin yasta mıdır Prometheus? Ey Prometheus! Ya o ateş senin ateşin değildi; ya o ateşi yandıranlar insan değildi. Turhan AYGÜN |
Zulum ise hiç dinmiyor
Zaman geçiyor da
Hiç bir acı böyle büyümüyor
Güzel eserdi,,
Bayramınızı kutlar sağlık ve mutluklar dilerim