SEN GİTTİN
Nerden bakarsan bak tutar bir tarafı yoktu
Sen gittin ve ben düşman edindim zindan karası geceleri Bir uzun yolculuk düştü peşime Bıraktım ben de kendimi bilmediğim bir yerde çok uzaklarda Ağladım bir çocuk gibi kayboldum diye Öksüzdüm yetimdim şimdi Meğer ne zormuş sevda dedikleri Hayallerim duygularım Ne varsa işte hepsi sana dair Bir bahar akşamı kurulmuş darağacında Kim takar boynuma bu yağlı urganı Ve kim tekmeler ayaklarımın altında ki tabureyi Ne önemi var ki Sen gittin ve o gün bu gündür bir kurşunun önünde ömrüm Çoktan çektin tetiği çoktan Akan bu kan paramparça olmuş düşlerimin Sen gittin tadı yok şimdi buraların Hani nerde bahar gelmiyor artık Ne çiçekler en tazesinden bir baharın habercisi Ne suya düşen sardunya Eskisi gibi de tat vermiyor artık şu ocakta pişen barbunya Hiç sevmezdim aslında Sırf sen seviyorsun diye yar elinden zehir olsa içer gibiydim oysa Bir hüzün kaplamış evimin penceresini Duvarlar geliyor üzerime duvarlar Sanki cellat kırmızısı bir renkle boyalıydılar Odamın içerisine şu sokak lambasının titrek ve safran sarısı ışığı düşerken Sana yazıyordum ben bu şiiri Oysa sana sevdalıydı balkonumun demirine konan kuşlar bir yandan ötüşürken Sen gittin özlemek düştü payıma senden sonra Kavuşmak koca bir ışık yılı kadar uzak soğuk Isıtmıyor üzerime örttüğüm battaniyem Ve harıl harıl yanan şu güzineli sobam Ah ah keşke şimdi yanımda olsan Neyse kapanıyor gözlerim Yoruldu artık kalem tutmaktan elim Al bu şiiri şimdi senin eserin Okursan belki bir kaç damla gözyaşı döker Şöyle maziyi düşünüpte geçmişe dalarsın Sıra sende sevgili üzülme Ben her gün sen bir gün kanarsın Ne yazık ki sadece okuduğunla kalırsın Sedat Kesim |
Ne gecem ne de günüm belli
Benliğimi kaybettim.
Demiş şair daha ne desin gi
Üzeldi güzel