Nerdesiniz; Eyy Erenler, Söz verenler?
Unutmadım yüreğimde ağrı olduğunu, soluma yayılan sancıyı,
Sırtımdaki bıçak yarasını. Unutmadım, göğsümde oturan o boz ayıyı. Kalbim sessizce kanıyor sanki, gökyüzü bana gel diyor nedensiz, yağmurlara aşığım damla damla akan sanki gözyaşım. Korkmuyor da değilim ölümün gelmesinden. Frtına var Beynimde, sorguluyorum. Sessizliği görüyorum; çiçeklerin, ağaçların, hatta kuşların bana bakışını, Sanki etrafım yangın yeri; bir tür koşuşturma, Beyazları da görüyorum, adeta karanfil nidası, çiçek diyarında Ama kokan toprak değil mi? tahtaların üzerimde ne işi var; Alt tarafı nefesim kesildi. Fasulyenin toprağa tutulması gibi, biliyorum son değildi. Çetin bir kış vakti soğuk bastırdı, üşüyorum demeye takatim kalmadı. Ama bil isterim hakikaten; Üşüyorum! Lakin yalnız değilim görüyorum Üzerimde bir ses ’’ İyi bilirdik! ’ DEvamında gelen sessiz uğultu: Nerdeyim? Kimdi bunlar, bir acayiplik var. Garip garip duygular, sanki; beni duymuyorlar. Sıkıştım kaldım burda, adeta bir mahzen; hareket de edemiyorum. Hissediyorum, ayaklarımda bir bağ; sesim de çıkmıyor, nefesim tükendi. Çek ellerini, çek ellerini yakamdan Bırak beni, günahkarım, geri döneyim Daha vaktim var, yapmam gerekenler.... Bırak beni, şimdi değil, bana zaman ver. Nerdesiniz? Söz verenler, kurtarın beni! Kurtarın, kurtarın ki geri dönebileyim. Birileri çağırıyor, korkunç bir ses:Azap vakti! Günahıma şahit; onlarca uzuv, binlerce kişi, Sebebi belli, görenler kimdi: Hepsi tanıdık! |