Hangi virüs daha tehlikeli
İnsanoğlu var oluşundan beri kendi kendini yeyip bitirmesi
yetmiyormuş gibi şimdi de 21.yy.da tüm dünyayı saran ve titreten Korolavirüsle uğraşmakta İnsanlık nicesiyle savaştı veba kolera tifo verem kanser şap daha neler nelerle savaşmak zorunda kaldı. Nedenleriyle çarelerini bulur birini hal eder diğeri başlar! Kimilerine (dogma saplantı,sabit ruh hali olanlar) göre "İnsanlar azıyor Allah azap veriyor" diyor Nice kavimlerin bu yüzden yok olduğunu söylüyor. Biraz olsun ilime inananlara göre " Her şeyin bir nedeni var ama insanın ’emel azması’ denen toplumun alışılmış yaşantı ve kurallara uygun görülmeyen davranışlarıyla ilgisi olamaz. Öyle olsaydı öyle düşünenlere o illet bulaşmazdı. Sonra Gafur ve Rahim olduğuna inanılan Allah suçlu suçsuz günahlı günahsız demeden ayrımını yapmadan hepsini cezalandıracak helak edecek denli acımasız olamaz ! Haşa! Bu saydığımız ölümcül hastalıkların nedeni olan virüs müdür mikrop mudur her ne ise onun türeyeceği ortamın oluşmasıyla oluşan canlılardır. Canlı olduklarından beslenmek ve üremek azim ve çabası içinde olacaklardır. Bu ortamı da yine canlı varlıklardan sağlayacakları ve bu canlılar arasında biz insanların da yer alması kaçınılmaz bir son,yani yaşamlarının gereği olduğu görülüyor. Örneğin bir zamanlar bit kene pire denen kan emicilerimiz aile dostlarımız gibiydiler.Nedeni çok basit toprakta uygunortamı bulunca mantarın çıkması gibi kirlenen çamaşır katmanlarında ısı ortamında canlanmalırını bilmeyen yok gibidir Anadolunun yakın geçmişinde Suda yosunun canlanması gibi.Örnekler sonsuza kadar çoğaltılabilinir. İşte ilime ve bilime az çok inananlar bunu bilir bunu söyler. Aradaki fark: Dogma nakli bilgi ve saplantı ile ilim ve bilime inanmaktır Bu ikisi, bu iki düşünce arasındaki bu fark, öyle büyük bir uçurum öyle büyük bir tehlike ve felakettir ki: Birinci gurupta olanlar "Allahtandır" der kader der Allah’ın reva gördüğü der boyun eğer teslimiyet içindedir. O saplantısı uğruna yapmayacağı yanlışlık katliama varan kütüğü yapmaktan çekinmez gözünü kırpmaz , tam tersine cennetlik sevap işlemiş olmanın keyif ve mutluluğunu yaşar.Aslında ruhen ölüdür çünkü o saplantı o mükafaat saplantısıbeyninin yetenek ruhunu baskı altında ölü uykusuna yatırmıştır farkında değil. Beynni ohale getiren beyne yerleştirdiği saplantıdır ki o da bir virüstür. İkinci gurupta olanlar isen doğada her şeyin bir nedeniolduğunu her şeyin zıddıyla var olduğunu yine zıddıyla yok olduğunu bilinç aşamasında olduklarından ölüme neden olan bu illetin nedenini araştırıp bulmaya çalışır Nedenin nedenini virüs müdür mikrop mudur her ne ise nasıl oluştuğunu, nasıl ne ile beslendiğini bulur tespit eder Ve onunu dayanamayacağı yaşayamayacağı üreyip çoğalmasını önleyecek kimyasal maddeyi, maddenin ne olması gerektiğini de araştırır kimyasal karışımlarla etkili maddeyi yani ilacı elde eder. ve kullanım dozunuzu ölçüsünü tarzını da denemeleriyle tespit ederek tatbikine izin verilmesini sağlar. Görülüyor ki suçu Allah’a yormaktan değil beyin denen Allah’ın sır gibi olanıyla görür bilinir muhkem makinesinin muhakemesini yapma yetisine çalışmasına çalıştırılmasına yani beyni saplantıyla cennete endekslemete değil özgür bırakmak her şeyi ama her şeyi Cenneti ve ötesini dahi araştırma nedenlerini niçinlerini açıklamakta aramalı.. öyle ki sade insana değil tüm insanlığa hizmet etmenin bir mikrobun elinde ölmekten kurtarmanın mutluluğunu yaşamış ve ölümsüzleşmiş olur. Onunda öylesi bir virüstür beynini çalıştıran! Hangi virüs tehlikeli, hangisi hayırlıdır Cennet kimin kimlerin hakkıdır " Ey inananlar " varın siz düşünün! |
Virüs konusuna gelince müslüman olsun,gayrı müslim olsun yer yüzünde yapılan bunca zulümlerin,haksızlıkların, insani değerlerin çiğnenmesinin, aşınmasının bir karşılığı mıdır ? Olabilir de ... Ancak bu durumda muskalara sığınmak, birtakım hurafelere baş vurmak inancımızla asla bağdaşmayan bir durumdur. Hatta akla ve ilme yüklediği sorumluluk alanında aktif olmasını bir mecburiyet olarak kabul eder.... "Bir saatlık tefekkür yetmiş yıllık ibadetten hayırlıdır" denilmiş ve nice kez kutsal kitapta "düşünmüyor musunuz" ? hitabının muhatabı akıldır. Dolayısıyla inancımızı kişilerle değil, kişileri inancımızla ölçmek gerekir. Ayrıca inancımızın en büyük önemi yaşama ve yaşatmaya verdiğini de unutmamak gerekir. Bundandır ki bir çok durumda kolaylık ve zaruretleri kabul etmiş hatta mecbur kılmıştır.
Efendim elbette haklı olarak bir çok eleştirinizde belirttiğiniz gibi söylenecek çok şey var. Ancak buranın hacmi elvermediğinden bununla iktifa ettik.
selam ve saygılarımla