adamın...
adamın karısı güzeldi.
evine gideni geleni bayağıydı. o bahçe içinde çirkin karı-kocalar vardı. onların kapısını... kilise kapısı... açar mıydın? açmazdın. "karımın burnuna güzel demeyin..." o bir venüs heykelidir. derdi. arkadaşları, estetik ve güzel objeden anlamazdılar: " he!" demişlerdir her defa. burna kafayı takmıştı. kadının burnu kübikti. kalkık ve süzmeydi. kadından anlamazsam dahi kulak var saç var yürüyüş var... ille bir neden midir? güzellikte. gözler misal... karagözler... ela gözlüm. adam... netayic karıyı elinden kaçırttı. komşuları: " sana söyledikti bey... sen anlamadın ki!" adam şeygilin ordan dul karı ile nikah kıydı. nikah memuru taze zevcesinin etini sıkmıştı... göğertisi bir ay korlanmadı. şu yazıyı yazan: ben: - adam hakiki bir arvadbazdı. olura: olur olur! "gökler ne buyurdu yer hayır demiş ossun!.." yalçıner yılmaz toki 960 çanakkale |