Akıllı Ol Akıllı Ol ki Düşmeyesin
Akıllı ol akıllı ol ki düşmeyesin!
Düşersen, Yaman olur hal ve ahvalin! Uğruna seve seve ölüme gittiklerin, yedi yabancı olur! Perperişan, çarnaçar olursun! Oyuncağı elinden alınmış bir yetim çocuk misali, için için ağlarsın! Çarelerin tükenir, biçare olursun! Kendine küser, kendini affetmezsin! Kalabalıklar içinde, çok yalnız kalırsın! Kaçar ağzının tadı tuzu, solar betin benzin! Sofrandaki en güzel taamların, olur sanki yavan! Uzun kış gecelerinde, uyku tutmaz sevda sürmeli gözlerini! Her yatağına uzandığında, döşeğin batar bedenine! Hiç kimseyi görmek istemezsin! Sıkıntı ve kederlerin, gam ve kasvetin büyüdükçe büyür! Aynaya bakmak istemezsin! Omzundaki barların, ağırlaştıkça ağırlaşır! Güçlü, kuvvetli olduğun halde, omzundaki barları, taşıyamazsın! Dua etmek bile, gelmez içinden! İnsanlardan tiksinir olursun! Sahtekar insanların yüzlerini, asla ve asla görmek istemezsin! Elin kalem tutmaz olur! Hal ve ahvalini, istesen de yazamazsın! İştahtan kesilir, bülbül misali şakıyan dilini, bıçak açmaz! Şaşırsın kıbleni! Sevdalı yufka yüreğinin harareti, artıkça artar! İçine kapanırsın! Çalacak bir kapı bulamazsın! İçten pazarlıklı, sahte dostları tanıdıkça, Kemlik bilmeyen gönlün, husumetlerle ile dolar! Akıllı ol akıllı ol ki düşmeyesin! Düşersen, Kalan ömür miadını, yaşamak zül gelir sana! Berrak akan, gönül pınarlarn bulanır! Analı babalı yetim olursun! Çekilirsin kabuğuna, deliler gibi kendi kendinle konuşursun! Günah olduğunu bildiğin halde, isyan edersin! Herkese celalli ve haşin bakarsın! Okuduğunu anlayamazsın! İnsanları yerden yere vuran, en manidar şiirleri yazarsın! İnsan görünümlü mahlûkları, protesto edersin! Gittiğin yatırlar yüzü hürmetine, en içten bedduaları edersin! Bazen ölmeyi bile, canı gönülden arzularsın! İnsanlardan, soğudukça soğursun! Yalnızlığı çok sevenlerden olursun! Kıymet verip, aşk ve şevk ile kucaklaştığın için, kendini affetmezsin! Keşkelerin gün geçtikçe artar! Hayıflandıkça hayıflanırsın! Ak ile karayı ayırt edemezsin birbirinden! Kabuslu uykular yoldaşın olur! Uzakların yakın, yakınların ise uzak olur! İçten gülmelere hasret kalırsın! Rahmani yollardaki azmin, aşk ve şevkin azalır! Çalışmadığın halde, yorgunluğun her türlüsü eksilmez bedeninden! Hangi yola tevessül edersen et, menzil murat alamazsın! Yufka gönlünde aşkın “A”sı Şevkin “Ş”si kalmaz! Aydınlıklar içinde, karanlıkları yaşarsın! Kendini ihmal eder, çekilirsin kendi kabuğuna! Akıllı ol akıllı ol ki düşmeyesin! Düşersen, Daha hazan gelmeden, Muhammedi gül bahçelerin, sararıp solar! Gönül bahçene, gül sevdalı bülbüller yerine, baykuşlar konar! Sadece Anne, Anne, diye sayıklarsın! Sayıkladıkça, daha bir acayip olursun! Ağabeyin ağabeyliğini, ablanın ablalığını, amcanın amcalığını, Dayının dayılığını, teyzenin iteyzeliğini, halanin ise halalığimi yapmadığını görürsün! Dizlerine öylesine içten vurursun ki, kendinle kavga edersin. Hiç hoşuna gitmediği halde, Keyif çaylarını yalnız içmeye alışırsın! Evinin buharlanmış camlarına, anlamlı, anlamsız şeyler yazarsın! Aynanın karşına geçip, kendi kendinle konuşursun! Hâkim de, savcı da, sanık da, tanık da sen olursun! Kimin haklı, kimin haksız olduğunu, bulmakta, çok zorlanırsın! Çoğu zaman kendini suçlarsın! Kafanı iki elinin arasına alıp, ha bire “ah ulan ah” dersin! Zira sen eski sen değilsin! Hayatın ne kadar acımasız, ne kadar gaddar olduğunu, anlamış olursun! Ama yaşadıkların, seni sana küstürür! Güvendiğin dağlara, lapa lapa kar yağar! Mahir olduğun halde, elin ayağın birbirine dolaşır! Üzüntüden, kömürümsü simsiyah saçların, ağarır! Seherlerde açarsın ellerini, yerin göğün sahibine havale edersin! Seni sana küstürenleri! Sabrın tükenir, çırılçıplak yalnızlıkların seni asabileştirir! Doksan dokuz esması olan Allah c.c ya dua ve niyaz etmekten, Yalvarıp yakarmaktan başka, bir şey gelmez elinden! Rabbim, hal ve ahvalimi sen iyi bilirsin dersin. Bazen sessizce gözü yaşlı, bazen de, sesli dua edersin! Zira, feleğin sillesini yiyenlerin, tek silahı, canı gönülden dua etmektir! Zira müminin silahı, dua etmektir, dua etmektir, dua etmektir! 20/Aralık/2019 |