Munzur dede efsanesi TunceliŞiirin hikayesini görmek için tıklayın HALK BİLİMİ
Munzur Baba Efsanesi - Tunceli Tür: EfsanelerAçıklama: Zamanın birinde bir pir varmış, onun da bir tek kızı. Kızı bir gün ölür. Dede birkaç gün üst üste kızını rüyasında görür. Kızı, “Baba” der “Benim mezarımı aç. Bende bir emanet var onu al.” Dede gördüğü rüyayı taliplerine anlatır. Bunun üzerine karar verilip mezar açılır. Kızın tabutunun içerisinde beşiğe benzer bir şeyin içerisinde bir çocuk şahadet parmağını emmektedir. Çocuğu oradan alırlar. Dede rüyasında tekrar görür kızını. Kız, rüyasında babasına, “Çocuğun adını ‘Munzur’ bırakın” der. Gel zaman git zaman Munzur, yedi yaşına gelir ve Tunceli’nin Ovacık İlçesine bağlı Koyun Gölü civarında yaşayan bir ağanın koyunlarını gütmek için yanında çobanlık yapmaya başlar. Munzur’un ağası hac zamanı geldiği için hacca gitmiştir. Ağasının hacda olduğu bir gün Munzur, ağasının hanımının yanına gelir; "Hanımım, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm" der. Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra herhalde zavallı çobanın canı helva yemek istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor. Kendisine bir helva yapayım da yesin, der. Helvayı pişirir, bir bohçanın içine bağlar ve Munzur’a; "Al evladım götür" der. O sırada ağa hacda namaz kılmaktadır. Namaz sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Namazını bitirip Munzur’a; "Hoş geldin evladım, burada ne arıyorsun? Nedir o elindeki?" der. Munzur’da; "Ağam canın sıcak helva istemişti, onu sana getirdim" der. Elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Ağa hayretler içinde Munzur’a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok. Ağa hac görevini tamamlayıp köyüne döndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler. Munzur’da götürecek başka bir hediyesi olmadığından bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider. Ağa Munzur’u görünce yanındakilere; "Asıl hacı Munzur’dur. Öpülecek el varsa Munzur’un elidir. Önce ben öpeceğim der" ve Munzur’a doğru koşar. Munzur bu konuşmaları duyduğunda; "Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der" ve kaçmaya başlar. Munzur önde ağa ve yanındakiler arkasında bir kovalamaca başlar. Şimdiki Munzur Irmağı’nın çıktığı ilk yere geldikleri zaman Munzur’un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz bir su fışkırır. Munzur kırk adım daha atar. Fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur’un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçemezler. Munzur da bu dağlarda kaybolur gider. Yöre halkının efsaneleştirdiği Munzur hikayesinde; bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mahzar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmektedir. Munzur bu inançla efsaneleştirilmektir. ALINTI
Bir varmış bir yokmuş bir ermiş varmış
Ataları orta Asya dan gelmiş Munzur dağlarına varıp yerleşmiş Hakla adaleti düstur edinmiş Erenlerle gezer Murada erer Aslı nesli belli al kandan gelir Hakk yolda yürümüş Ermiş pir derler Cenabı Allah’ı dost etmiş Ermiş Tunceli dağları olmuş otağı Yaylası ovası serindir dağı Temiz bir süt emmiş kızın aşığı Dillerden düşmeyen bir aşkı varmış Ermiş babasından kızı istemiş Kırk günle kırk gece davullar çalmış Allah’ın emriyle kızla evlenmiş Ermiş muradına o gece ermiş Ermişe halkı da Dedemiz demiş Dedenin hanımı hamile kalmış Çocuğu doğmadan hanımı ölmüş Ağlaya ağlaya gözyaşı selmış Ahali toplanmış kazmışlar mezar Hakk rahmeti ile etmiş bir nazar Gömmüşler mezara taşında yazar Karalar başına Dede bağlamış Bir kaç gün üst üste rüyada görür Hanımı der ki gel emanetin var Bir aslan parçası mezarımda var Mezarı açmışlar hanım ağlarmış Çocuğu Şahadet parmağı emer Dede der bismillah çocuğu alır Dede rüyasında hanımı görür Hakk şahidim adı Munzur’um demiş Dede bir gün ölür yetim de kalır Gel zaman git zaman bir yiğit olur Bir Ağa yanına Munzur’u alır Koyun sürüsüne çoban da yapmış Munzurun Ağası hacca da gider Ağa hacda iken Munzurda gelir Hanım ağam sıcak helvayı ister Helvayı yapasın Ağama demiş Ağanın hanımı önce şaşırır Munzur canı helva yemek istiyor Bana söylemeye dili varmıyor Ağayı bahane ediyor dermiş Bir helva yapayım yesin de Munzur Helvayı pişirir buhçaya bağlar Evladım al götür Ağana da der Ağası da hacda namaz kılarmış Ağa sağa sola selamı verir Dikilmiş başında Munzuru görür Munzura hoş geldiniz evladım der Elindeki nedir? ağa söylermiş Ağam canın sıcak helva istermiş Sıcak helva sana getirdim demiş Munzur da buhçayı Ağaya vermiş Ağa bakar helva da paketlenmiş Ağası hayretler içinde bakar Bakar ki Munzuru yoktur gitmiştir Ağa hac dan döner köyüne gelir Komşular hediye alır gidermiş Munzur kara koyun sütünü sağar Çanağın içinde Ağaya gider Ağası Munzuru görünce söyler Vallahi de haci Munzurdur demiş Öpülecek bir el Munzur elidir Ağası önce ben öpeceğim der Halk Munzura doğru koşar giderler Hakk aşkına Ağam söyleme demiş Ekmeğini yedim yılarca senin Benim eli nasıl öpersin Ağam Ağama öptürmem elimi de ben Munzur önde gider Ağa koşarmış Munzurun elinde ki süt dökülür Süt gibi bembeyaz bir su fışkırır Munzur kırk bir adım atar su akar Fışkıran su Munzur ırmağı olmuş Koşanlar ırmaktan öte geçmezler Munzurda dağlarda kaybolur gider Halk efsanesidir Munzur özeldir Munzur bir keramet sahibi pirmiş Munzur suyu akar gider de çağlar Munzur’la karasu Murat birleşir Fırat nehri olur akar de akar Bizim köyden akar yürek yakarmış Fırat nehri nice ocaklar yıkar Ana bacı kardeş yüreği yakar Kerbela zulmünü Fırat’ta görür Fırat ağlar çağlar dağları delmiş Dağlar ile taşlar melekler ağlar Gök yüzü başına karalar bağlar Hüseyin’in başın da Al kan akar Yezit zulmün arşı alayı delmiş Yedi cetlerinden çıkar İnşallah Muzaffer Önler / Elazığ |
Buna benzer varsa yine yazabilirsin, gayet güzeldi.
Selamlar ve saygılarımla. Allah'a emanet olun.