İlkokul yıllarıma gittim
Bu kış mevsiminde
Yolum düştü sılaya Soğuğun beyaz halısını sarmıştı Doğa ana her yere İzledim yol boyunca Cam kenarı yolculuğumda Sıcak buharı tüten Çay demekti verilen her mola Üşüyen avuç içlerimi ısıtmaktı Aynı zaman da Daha çok mesafe vardı Çocukluğumun geçtiği yere varmak için Saat varmıştı gece yarısına geçtiğim şehrin ışıklarını izledim Cam kenarı koltuğumda Bir gram uyku uyumadan Sonunda vardım sılaya Çevirdim kilitli kapının anahtarını Çektim pencerenin önünde İçeriye ışığın girmesine Engel olan tüm perdeleri Çaydanlığı su doldurup Bıraktım tüpün üstüne Ardında bir kucak dolusu Odun doldurdun sobaya Tutuşturdum çırayla Kışlar soğuk olur memlekete Isınmıştı soğuk iç harcı Toprak olan taş duvar evin her yanı Yer masası açtım Biraz peynir biraz peynir Bir de komşunun getirdiği Köy fırınında yeni çıkmış Taze sıcacık bir ekmek Demlenmiş sıcacık çay Dışarısı soğuktu evin içini ısıtan Odun sobası vardı Artık çözülmüştü camların buzu Girmişti ayaklarımın üşümesi Henüz fırtınaya dönüşmeyen Tane tane beyaz inci gibi Gökten yere düşen Kar tanelerini izliyordum Vakit gece olunca Derin bir uykuya daldım Yünden yapılmış köy yatağında Kısa bir süreliğinede olsa Dönmüştüm çocukluğuma Eskiden kalma tahtadan yapılmış Bir çift kayağım vardı İkisinin ucuna bağlı ip vardı Gurbet kuşu olmadan önce Yani ilkokul yıllarında Onlarla kayardık Ya da kızakla İki komşumuzun evlerinin arasındaki Yer alan Ufak dağa benzer yeniş aşağı Arkadaşlarca bizim kayak pistimiz Dediğimiz yer de Eskiyi yad etmek için biraz kaydım O güzel yılların tadında uzak olsa da Bildiğim bir gerçek vardı Ne kadar da ara da çocukluğumu Yaşasamda artık büyüdüğümü biliyordum |