ER YA DA GEÇ
Bir çift yayı germişsin, hazır durur okların,
Sırf bana mı kapalı tüm açık sokakların? Herkes seyrine dalmış, zevki sefa içinde, “Var”larınla yüzerler, bana mıdır “yok”ların? Sevdamı at kenara ağırdan sat kendini, Elbet kader sana da takacak kemendini. Arama bundan sonra ne Çin’de ne Maçin’de! Sevdan ile varlığım yedi kendi kendini. Elbet bu böyle gitmez döner tersine çarklar, Kahrolursun! Başlarsa sırt dönmeler, firaklar, Kimse kalmaz yanında Kaf dağına göçünde, Akıl vermeye kalkar sana dünkü çıraklar. Çekilmez angaryası boş konuşursa diller, Dikeni ele batar kuruyunca al güller. Çekemez günahını ne katır ne hecin de, Seni bağrına basar terk ettiğin gönüller. Sahte dünya sahte post, kusuruna bakmaz dost, Candan âlâdır canan, etse de canına kast, Yolculuk gerçek dosta, ya er ya da gecinde, Terk-i mâsivâ eyle, ruhunu etmeden mest. Ankara - 16 Haziran 2012 Ümit Zeki SOYUDURU |