Seyyâle
SEYYÂLE
Sonunda son olmayan, sonsuzluk vasfı sonun Geçmişten geleceğe, istikbâl atfı sonun Muğlaklık mı ne mümkün, zaman kusursuz işler Vehmetmez mi dönüşü olmayan tüm gidişler Göklerden o işaret, kar hem yağmur ve dolu Sona çıkar rüzgârın yönü insanın yolu Ulaşmak için doğmak ve sonra ölmek gerek Kimi koşarak gider, kimi yalpalar sek sek Sonu hazırlar ân ân, gaibten o duyuşlar Yine olmasın diye, ayrılıklar, kopuşlar ’’Ha bitti ha bitecek’’ derken dünya hevesi Kucaklayacak bir son var apansız herkesi Kalmaz bir şey ne varsa, yaşanır hep ilerde Göstermez mi tümüyle, yarını Hakk’ dilerde Seyr’inde bu zamanın, “yolcu olmak bir garip” Bâkî olandan başka insan ki neye sahip Apar topar kurtulmak mutlak dünya yükünden Ne lütûf pay almak var ölüm adlı yekûnden Devşirecek yerini fâni olan bu diyar Doğrusu yanlışıyla her ne varsa yâdigâr Elinde bak ifşâsı, sonunda bütün gizin Katmer katmer dalgası çözülecek denizin Değil mi son sığınak, o son, o hâd, o kale Bir deveran içinde nihayetsiz seyyâle... Temmuz 2019 F. Selçuk Soylu |