Öyle Bir Andı
Son sözlerimdi sana olan bakışlarım
bir nefesin kudretiydi. Vapurların, teknelerin sesi… Sana olan duygularımdı. Kelimeleri eğer kalbime dökecek olsam, Bu hayat bana daha zor gelirdi elbet. Sensizlikle geçen her günüm, senli geçen günden daha acı olurdu, kalbin kırıkken İstanbul’a bakmak gibi bütün hücrelerinin yaşamasını duymak gibi. Elbette mezar taşıma seninle birlikte geçirdiğim, seni düşündüğüm, senin isminin zikredildiği saniye kadar hayatımın süresi işlenecek. * Ve elbette ben o kadar yaşayacağım. Gökyüzüyle denizin birleştiği o tepede senle aynı cana sahip olmayacağımızı, birlikte o tepede yaşayanların suyunun üzerine bir gül koymayacağımızı, biliyorum ve her sabah bunları bildiğimden aşıkların diyarına gidip seni izliyorum. Öyle neşeli ve mutlu Öyle güzel ve hayâ sahibi *Vakti zamanında bir gezginci bir kasabanın mezarlığından geçerken, mezar taşlarının üzerinde 30 gün yaşadı, 29 gün yaşadı gibi ibareler görmüş. Bunu gidip birisine sormuş. Neden bu böyle diye. Sorduğu kişi şu cevabı vermiş, aşağı yukarı: Hani insanlar bir zaman gelir birkaç saniye gerçekten yaşadığını hisseder, aşkla, sevinçle. İşte biz bunları hayatımız boyunca toplar, sonra mezar taşlarına yazdırtırı. demiş. |