Nihayet
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ إِلَّا مَنْ أَتَى ٱللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Ne dün ne yarın da, dem bu demde, dem Namazda hürriyet, secde de merhem Muğlaklık ne mümkün, ölmek var mâdem Bakma yaşın; yirmi, otuz, ellidir! Allah’ı bulmanın, yolu bellidir! Durulur durulmaz olan ne varsa Geride kalır mal-mülk ne kadarsa ’’Kalbi selim olmak var Allah yârsa’’ Kaçılmaz nihayet, belirir an an! Pespaye yaşamak, neyine insan! Akreple yelkovan, belli atışır Mevsimler geçer hep, yıllar yarışır Bir ’’sûr’’ sesi kalır, sesler barışır Habire yaklaşır, nihayet bir son! Der ki bir haberci: “Ölüm İstasyon!’’ Onur, izzet varken, sefalet niçin İyiye, güzele, ihanet niçin Doğduk yaşıyoruz, ahiret için O terazi kurulur, kötü yerilir! Günahlar serilir, hüküm verilir! Hakta muhteşemlik, bâtılda pürüz Zahirde belirir, nasılsa içyüz Vaktidir düşmeden, kuyuya henüz Kurtuluş ne sağ da hem ne de sol da! Peygamber rüyası, bir mümtâz yol da! Mayıs/2019 F. Selçuk Soylu |