GİZLİ KAPI 2010 YILI ŞİİRLERİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ŞİİR SERÜVENİM
ŞİİR yazıyorum. Boş geçen derslerimde can sıkıntısından şiir yazıyorum. Fen lisesinde de böyle oluyordu. Edebiyat dersine ilgisi olmayan o fencilerin bana kazandırdığı şey şiirdi. Dilseza ve şair gibi bir sürü şiir o yılların ürünü. Elime geçirdiğim bir ajanda bana bir sürü şiir hediye etmişti. Şimdi de yeni bir ajanda aldım elime. Eğitimci günlüğü tutarken aradan şiir de yazıyorum. Her derse birden fazla şiir kitabıyla giriyorum. İlk günler onalar şiir okuyordum Türk Edebiyatının en güzel şiirlerinden. Şimdi de istiyorlar ama yanıt vermiyorum. Onun yerine kendim şiir yazmayı, kendi şiirimi yazmayı yeğliyorum. Yazdığım yazıyı kaybettim. Bir oyuncağı kırılmış çocuk gibi üzülüyorum. Ama bu kez kendimi üzmeyeceğim. Söz verdim kendimi hiçbir şeyle üzmeyeceğim. Pozitif olmak zorundayım. Hayatımın bu raddesinde negatif olmak bana gelmez. Lise sıralarında bir divan şairinin beytini ezberlemiş, okul dönüşü yorgunluk ve mutsuzluğumu onunla yener olmuştum. Şöyleydi. Mihnet ü belayı kendine zevk etmededür bu alemde hüner, Gam-ı Şadi felek böyle gelmiş böyle gider. Şair meçhul bu şiir çok kere beni gamdan kurtarmış, gam denizinde boğulup gitmemi önlemiş, sahili selamete çıkmamı sağlamıştır. Bu kez öyle yapmayacağım. Üst üste yazı yazmayacak, düzeltmeden kaydedeceğim. Kayıt önemli, kayıt her şeyden önemli. Aptal makine aniden durabilir, elektrikler kesilebilir. Her şey olabilir. Emeğimin zayi olmasını istemiyorum. Emeğe değer veriyorum. Öğrencileri de öyle ikaz ederim hep. Emeğe saygı. Emek en güzel şey. O olmazsa hayat olmaz. Yarın ders almaya gideceğim. Notlar tutacağım. O notları değerlendirecek yazılar yazacağım. Bu yazılar yolumu aydınlatacak. Eserler vereceğim. Eserler geleceğim olacak. Kayıp yıllarımın kazancı olacak. Hayırla yâd edileceğim. Hayırlara taşacak beni ahirette mesut ve bahtiyar edecek işler olacak bunlar. Salih amel olacak diye düşünüyorum hiç bitmeyen sadak yerine geçecek. Sadaka-i cariye. GİZLİ KAPI’yı üç yıl önce ramazan geceleri uykusuz sahuru beklerken demledim. Demledim diyorum tam bir çay kıvamında yazdım onları. Ey Kutlu Peygamber yine yıllar önce askerlik öncesi o stresle yazıldı akşamüstleri romantik bir ortamda. İki üç yıllık evliydim, bir çocuğum vardı. TV’de eşimle anlaşamazdık. O yatıp uyurdu. Ben yalnız kalırdım. Yalnızlığın tadını çıkarırdım. Bir öğrencim ‘nasıl şiir yazıyorsunuz? ’ dedi. Sıkıntıdan diye cevap verdim. Sıkılmazsam yazamam. Şimdi ben en çok ders yapmadığım zamanlar sıkılıyor ne yağacağımı bilemiyorum. O zaman günlük, ya da şiir yazmak devreye giriyordu. İşte şiir hayatımın bu zorlu anlarından doğuyordu. Kaybettiklerimi geri alma hırsımdan. Zamanı aşmak istiyordum. Oldum olası zamanla yarışırım. Bu bana hocalarımın tavsiyesi. Necip Fazıl’ın etkisini de inkar edemem. Hocalarım önce okumayı salık verdiler, okudum. Sonra yazmayı salık verdiler yazdım. Kendimizi aşmayı salık verdiler aşmaya çabaladım hep. Ahmet Kemal BENİM DE BİN BİR GECEM VARDIR EY ŞEHRİYAR Benim de bin bir gecem vardır ey şehriyar Benim de şamdanları altından gecelerim vardır ey hazin Yaratıklar sayıSıncadır Allah’a varan yollar Hep ruhuyla var olandan söz ettim Süleyman’dan ve Davut’tan söz ettim Ben hep doğuları ve doğruları söylerim Ama söyleyemem her doğruyu her yerde Ben doğru söyleyenim her yerde Ben doğulu çocuk İsmail Doğru bildiğim şeyleri yaparım yalnız Hakkı hak bilirim hak bellerim Ve ben utangaç çocuk doğulu Siz bilmezsiniz ama ben bilirim çoğulu Yaşamak nedir Siz hiç öpülmeyen çocuk sizin acınızı kim bilir Siz terk edilen çocuklar kim bilir neredesiniz Sizin acınızı yalnızlığınızı ben bilirim Bilirim o bir yetim Ve evrenselin Hep düşmanca hisler taşırız düşman hakkında Ne dualar ederiz varsıllığında yoksulluğunda Ben ne yüksünmeler bilirim Olmaz böyle olmaz olamaz dersem Olmamak hiç olmasa BİR APTALI SEVEBİLİR MİSİN? Bir aptalı sevebilir misin bana söyle Bir aptalı ne kadar sevebilirsin bana söyle Buna daha ne kadar katlanılabilir söyle Bu aptallık daha ne kadar sürdürülebilir söyle İnsan olmak ne kadar erdemse aptallıkla bir tutulmamalı Her akıl bir akıldır tüm akıllar yanında Ufak tefek aptallıklar affedilebilir olsa da İnan olmak bir erdemdir her ne kadar aptallıkla bir tutulsa İnsan olmak ne kadar erdemse aptallıkla bir tutulmamalı Bir aptal ne kadar sevilebilir dersin Aptal da bir insandır sevebilir aslında Onun da bir kalbi vardır elbet O da bir insandır sonunda Bir aptal ne kadar sevilebilir dersin Ben kalbimi kiraya verdim bunu kim bilebilir Ben bir aptalı kalbimde konuk ettim bunu kim bilebilir Al sevgini taşın da git kalbim de boş kalsın bırak Ben kalbimi kiraya verdim bunu kim bilebilir Bende sana ait ne varsa onu da al git Ben de sana aitsem beni de al git Beni de yanına al aptallığın doyma Bende sana ait ne varsa onu da al git Beni de yanına alırsan seninle gelebilirim BİZ YİNE SİZİNLE BERABERDİK Biz yine sizinle beraberdik. Sizin kiminle olduğunuzu bilmiyorduk siz kimdiniz ve kimin için savaşıyordunuz bilinmiyor. Siz şimdi kim bilir kiminlesiniz ve bizim hakkımızda neler neler düşünüyorsunuz. Siz nasıl diyordunuz o zamanlar biz sizi tanımıyorduk. O orada neler karıştırıyordu. O ve onu kimse tanımıyordu. O ve onunla beraber olanlar bizi tanımıyorlardı ve biz bunu kimseye söylemiyorduk. Biz kendimizi de tanımıyorduk. Kimse kimseyi tanımıyordu, kimse kimseyle tanışmıyordu. Biz onu o gece orada gördük ve o bize çok uzaktı. Biz ona bakakaldık o bizim farkımıza varmadı. Biz şimdi ardımıza bakmadan gidiyoruz atlarımızın üstünde bazımız, bazımız yayan. Yürüyüşümüz uzun sürdü ve biz fazlaca yorulmuştuk. Heybelerimizde azıklarımız. Ve içleri su dolu kırbalarımız vardı. Hava pusluydu. Yağmur yağdı yağacak. Issız bir yola düşmüştük. Önümüzde daha çok yol vardı. Hepimiz susuyorduk ağızlarımızı bıçak açmıyordu. Endişeliydik, endişelerimizi birbirimize açamaya korkuyorduk. Geleceğe dair kuşkularımız vardı. Yorgun ve uykusuzduk. Günlerce yol almıştık. Hayvanlarımız da yorulmuştu. Yolculuğumuz nereye varacaktı bilmiyorduk. Geceleri konaklıyorduk. Konakladığımız yerler güvenceli değildi. İnsani ihtiyaçlarımızı görüyorduk. ÇİZGİDEN BİR TANE DE BİZE ÇEK Çizgiden bir tane de bize çek Biz çek ey sırtlan bakışlı hayvan Bu bizim birliğimizi bozacak Birlik dediğimiz nedir ey can Karışıyor birbirine doğru ile yalan Çocukların uykusudur kaçan Babadır evde sesi en çok çıkan Baba değil mübarek kaplan O istedi diye her şey yapılan Babadır sesi en çok evde bağıran Yükselen çığlığa kulan ver ey insan Ey Tanrı’nın birliğiyle kutsanan Ve işte evreni baştanbaşa kutsanan Birliğimiz dirliğimizdir diyen Ve sen her tarafta mahcubiyeti gizlenen Bir bahçe ve bahçede görülen yılan ÇOCUK BU NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ 1 Çocuk bu ne yapacağı belli olmaz Taşı taşa taş katar Taşı göle taşır Taşır göle taş katar Taş yerine gül atar Aşı aşa aş katar Hallaçtır bu dost gülünü taş sayar Kalp kalbe karşıdır derler Allah kalplere bakar Dilleri Süryanicedir Aile nicedir eş dost nicedir kim bilir kimin dilincedir Aziz olan söz nicedir Sır sırrın içindedir Kerim olan söz nicedir Kadınların gizledikleri sır nedir Gökyüzündeki giz nedir Gizli gizli fısıldanan nedir Şiirlerde gizlenen sır ne Kelimelere saklanan şifre Çocuklara söylenmiştir Kuyudaki çocuğa söylenmiştir Kuyuda adı Yusuf olan çocuğa söylenmiştir 2 Züleyha kendini adamış kadın Asiye’yle birlikte ve Meryem Le birlikteliğe adanmışlık vesaire Musa’yla birlikte Harun’la Firavunla birlikte ve beraber Cümle hayatın birlikteliğindedir Aziz olan gelecektir Güzellik gençlikle birliktedir ELLERİ BAĞLANAN BEN SİZİNLEYİM SİZİNLEYDİM ESKİDEN Elleri bağlanan ben sizinleyim sizinleydim eskiden Adalet beklentisi vardı Uykusu ağır mı ağırdı Çağ merhamet yoksunu çağdı Sesinden bıçaklanan adam Aşkla sabıkalı olan Ve melek rüyada görünür ona Ve bıçağı gizleyen adam Bıçakla gezinen ve gizlenen adam İbraaaahiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiimmmm İsmail bunu nerden bilsin Ölümle baş başa dirim Bir dirilişe gebe her ölüm Bir dünyayı öldürdün insan öldürdünse Ve düşündüm orduyu bütün gece Ben ne olacağım mızraklar kargılar arasında Kaybolacağım Her ok bana atılır Uzun sürmez umarım Bu ateş yanmıyordu İbrahim Kabilden beri Ben o ateşlere yananım O ateşler ateş değil İbrahim O ateşler gül bahçesi Çok eskiden bağlanan bir olay Yeniden depreşecek Ateşler yanacak güller derecek Karınca su taşıyacak HALİME HALİME BENİ UYANDIR Halime Halime beni uyandır Bu çocuk berekettir diyorum Evimizin göz nuru gururu Onunla doğruldu belimiz Büyük dedimse büyük Küçük dedimse sevimli Ya geçmişinse kutlu yaz Ocağı tüttüren kiraz Kaplanların pençesinde Gel harfleri ayıkla bir bir Dedimse demedimse yaz Oku ve ayıkla gerdekleri ayrıştıran Çizgiden bir tane de bize çek Çek bir kartta sen Çocuklara karış ta sen Ayıkla zamanı ve mekanı Cananla bir olan canı Çağır Taha’yı çağır Çağır süt gelsin memelerden Bir bakışla su versin ekinlere Bir bakışla verimlendirsin toprakları HAYAT BİR OYUN DAHA GÜZEL GÜNLER İÇİN HAZIRLANMIŞ Hayat bir oyun daha güzel bir gün için hazırlanmış Şehri ejderhalar bastı basacak İlk şaşkınlık sonrası açtı bir gül Ve kenti güller bastı Sokaklar aşka hazır hale gelecek İnsan duyargalarıyla kaplı Ve karanlık öteden beri vardı Ve her şey böyle başladı Önce insan vardı sandık Oysa aşk bütün bir başkalıktı Her şey Tanrı katında bilinir ancak Aşk öteden beri vardı Çocuklar büsbütün yalnız kaldı İşaretlerle baştanbaşa kaplı Kentin mağaralarına indik Kimliğimiz orda saklı Muskanın iyisiydi herkesin boynunda taşıdığı Taşlardı soylu ve ağırbaşlı Çocuklarımızla seyrettik Her şey baştanbaşa aşkla kaplı HAYATTAN DA ÖLÜMDEN DE ÖTE NE İŞLER VARDIR Hayattan da ölümden de öte ne işler vardır Daha bizde ne söylenmedik sırlar vardır Avuçlarımızda ne buluşlar vardır Gülüşlerimizi tut ve sakla ki Onlarda ne yaşamaklar vardır Hayattan da ölümden de öte ne işler vardır Diyorum ki yüreklerde ne gizli ahlar vardır Biliyorum gecenin içinde yıldızlar vardır Acılardan öte acılar vardır Ve ben haykırıyorum ki Seni seviyorum Diyorum ki yüreklerde ne gizli ahlar vardır Sevgiler içinde ne aşklar vardır Duaya açılan ellerimiz vardır Dualar içinde ne dualar vardır Başımız üstünde ne kuşlar vardır İşler içinde ne işler vardır Sevgiler içinde ne aşklar vardır Hayattan da ölümden de öte ne işler vardır Daha bizde ne söylenmedik sırlar vardır Avuçlarımızda ne buluşlar vardır Gülüşlerimizi tut ve sakla ki Onlarda ne yaşamaklar vardır Hayattan da ölümden de öte ne işler vardır HEM SEN KENDİNİ BURADAN AL GİT Hem sen kendini buralardan al git al git Git -sin - ler Günahlarını ve sevaplarını al git al git git -sin -ler Al yazmalarını ve ebegümeci aşklarını Gençlerin şapkalarını Vuslata doymayan eski zaman aşklarını Can havliyle sarılışlarını Korkup kaçmış bir peri masalında Kırk odalı saraylarda O kırık aynalarda Kırk odalı saraylarda Kırkıncı adadaki köylü güzeli Ve o dev ki prensesi tutsak etmiş O kırık aynalarda O kırık aynalarda Ve o dev ki prensesi tutsak etmiş Ah HEPİMİZ ASLINDA BİRİZ AÇMIŞIZ KOLLARIMIZI Hepimiz birbirimize açmışız kollarımızı Aklımda kaldığı kadar açıklanmış Renklerin albenisi ve kırılma çizgisi Hepimiz birbirimize açmışız kollarımızı Şimdi mevsim sonbahar ve anlattığım kadar Gözbebeklerim döndüğü an Göğsü göz göz delenin ne olduğunu bildi Şimdi mevsim sonbahar ve anlattığım kadar Ezmekle ezilmek arasında kalan insan İnsan bir hayvandır olsa olsa İncilerin bağışlandığı mevsim Ezmekle ezilmek arasında kalan insan Geceye giz konulan anlatılan öğretidir Ve peygamber ansızın karanlığı bölmektedir Orada bulunmuştur yerin maskesi Geceye giz konulan anlatılan öğretidir Oku diye buyrulmuştur Oku Tanrının adıyla Allah’la kulun arasında vahiy meleği Gelip haber vermiştir gece nur ve mağara Oku diye buyrulmuştur Oku Tanrının adıyla İnanç yeni bir dünyaya gebedir İnsanlığa kurtarıcı olan o’dur Kâinat ürpertiyle dolmuştur İnanç yeni bir dünyaya gebedir Ve ses yükselmiştir evrenin en yüce yerinden Dünyanın yüreği delinmiştir delindiği yerinden Kara ile ak ayrılarak bir birinden Ve ses yükselmiştir evrenin en yüce yerinden Nehir kıyısında olacak olan Yuşa ile Hızır arasında Ve ruhumu kemiren yalan Nehir kıyısında olacak olan HER YERE GİDERKEN BİZ KİMİNLEYİZ BİLMEZKEN Her yere giderken biz kiminleyiz bilmezken Kim nerede nasıl ne için ken Bu yalnızca bilinir Hayaletler yalnızdır İsmail adanan kurbandır Bir yüceliğe koyulmuştur Hacer hicrete adanmıştır Bir millete adanmıştır Bir oluşa adanmıştır Sorguya muhatap İbrahim’dir Sara o özveri anıtı Sara o hem kıskanan Hem paylaşan kadın Sara o yüce kadın Allah’ı seven ve sevindiren kadın Sara o İshak’a hamile İshak ki Yakup’un atası Yakup ki bir adı İsrail’dir Hacer ki İsmail’e gebedir İsmail ki Arap’ın babası Hem de Arap- ı müstarebe’nin Ve başlamıştır savaş iki kadın arasında Bu savaş sürecektir iki kavim arasında İnsanın ve Tanrının kulluğu arasında Gidip gelecektir Mekke ile Medine arsında Mekke ile Kudüs arasında İnsanlığın geleceği çizilecektir İşaret gökyüzünden gelecektir İbrahim’in dilinden söylenecektir Safa’dan Merve’ye varılacaktır Merve’den Safa’ya varılacaktır Hayret içinde ve dehşet içinde Hayretler içinde ve dehşetler içinde Ve işte başlamıştır her-ve-le Bizi sorgulayan sorgulayacaktır Tarih denen yargıcın Eleğinden geçirecektir Ne kurbanlar verilecektir İki kurban atası gelecektir Dünyaya muştular verilecektir İKİ KİŞİ BİRLİKTEYİZ YALNIZLIKTA İki kişi birlikteyiz yalnızlıkta Üç birlikteyiz yalnızlıkta Ve karısına küsmüş biri Hakikatlerle birlikte ve yalnızlıkta Ağlıyor geçmişlerine Yıldızları parlat ve parlattığına yazıklanma Bir yangından kurtarılan son eşya Ve bir dosttan kalan son hatıra Oradan bir kurtulan var Orada bir kurtulan varsa bir kurtaran var Biçimsiz ve kişiliksiz yalnız Biçimsiz ve birlikteliksin yalnız Biz kimiz ve kiminleyiz kim kiminle birlikte Biz kaç kelime Adı ikiz olan kelime Oku ve anla kitabını oku ve anla Hepsi birlikte ve onunla O vahiy meleğiyle Nur dağında ve Hıra mağarasında Yürüdüm yürüdükçe sızlıyor ayaklarım Ve ayaklarım gönlümle birlikte Rabbin ismiyle oku Oku Rabbin ismiyle Akabe’de verilen sözle Sözle ve alınan biatle Kurtuldu insanlık o biatle Bedir’le Uhut’la Hendek’le Mekke ve Medine Kusva ve Düldül’le Ebu Kubeys dağında Ve bildiri açıklandı Kurtuldu çocuklar Kurtuldu dünya İNSAN O MUHTEŞEM TASARIM İnsan o muhteşem tasarım Onu al oradan götür buralardan Ah onu al oradan götür buralardan Tespihini elden bırakmasın Gün gider akşam olur Ömer Ömer o mutlak inanan Nal çakan durmadan nal çakan Her yeni Günün gelişiyle yeniden donanan Her akşam yeniden sorgulanan durmadan sorgulanan Sen İsa’yı çarmıha germedin kendini çarmıha gerdin İnsanlık en çok insanlık öldü fark etmedin Ebu Bekir doğruladı onu o sadık dost Miraç onun armağanı namaz onun armağanı Boğazımda düğümlendi söylenmedik şeyler O aramızdayken her şey iyi güzel ve hoş Kanımız akmıştı sanıp bardaklarımıza Özgürlüğe susamıştık Özgürlüğe susamıştık Zaman yeni bir şeylere gebedir Zaman kokuşmuştur kokuşmakta Küllerinden doğmakta Anka KABİL Kİ YANLIŞIN VE YALANIN KUTSANDIĞI Kabil ki yanlışın ve yalanın kutsandığı Kabil bu şaşkın aciz insanlık Kabil bu günaha bulaşmış zavallı Kabil Kabil mi ne yaptığını bile Kabil ki yanlışın ve yalanın kutsandığı O meleklerin indiği yer bu yer Senin ellerinde büyüyen inci Habil ki doğruluğun simgesi Üstüne bulaştı kurban lekesi O meleklerin indiği yer bu yer Ve ateş ateşti ihanetin simgesi Güçsüzü güçlü kılan hak sahibi Değişiyor ve değiştiriyor her yeri Gerçek nedense değiştiriyor deri Ve ateş ateşti ihanetin simgesi Bu hakkı söyleyip batılı kasteden İşte gizlen o sessizce yürüyen ihanetten O her önüne gelene sevgili diyen Perdeler ardında saklanan o yılan Bu hakkı söyleyip batılı kasteden KADINLAR YAZGILARA ALDIRMAYACAKTI Kadınlar yazgılara aldırmayacaktı Ve işte olanlar oldu ve işte olanlar oldu Annemi ilk öpüşümdü benim o gün Korkan bakışlarım vardı ona bakarken Babamdan korkarken ona kaçardım Büyücü çıkardı karşıma dedi Handa biriken acılar vardı Han o handı etrafı karışık Açlıktan nefesimiz kokardı Açlıktan tuz yalardık fakirlik vardı Annem tarlada çapa yapardı Bu dünya geçiciydi bilirdik Açlıkta tokluk vardı Ebedi bir dünya vardı bilirdik Yollarımız toprak kokardı Etrafımız sarılmıştı karanlıktı İçimiz aydınlık mı aydınlıktı Karanlıkta ışık vardı Bahçelerde yeşillik vardı Boy boy başaklar etrafı sarardı Çevremizde surlar vardı Küfür kopkoyu bir karanlıktı haberimiz vardı Geceyi hatırlatan bir işaret vardı Gün boyu kandiller yanardı Yollarda işaret taşları vardı Ateş böcekleri karanlığı sarardı Bir sönüp bir yanan ışıklar vardı Onlarla sevinirdik Hep daha fazla hep daha fazla derdik İsterdik yepyeni şeyler olsun Yalvarırdık bir şeyler değişsin diye Sonra olanlar oldu KALDIM BİR KAPI ÖNÜNDE Kaldım bir kapı önünde Sahip olmayarak kendine bile Alınacaksınız bana ve kendinize bile Yazıklar olsun yazıklar olsun diyeceksiniz kendiliğinden Boş verip alışkanlıklarınıza bile Seni kendimden bilip Utanacağım yine Ne arıyorsun ne arıyorsun kendi bahçende Ve benim bahçemde ve başkalarının bahçesinde Meleksi bir dokunuş hissedecek Ve hissederek kendinde oluşu bile Gecenin kandillerini bir bir gözleyecek O gül olanı bana anlat O gül kadar eşsiz ve yalnız olanın adına Her bir yanımızın Tanrıya ait olduğunu bilerek Hiçbir yanımızın Tanrıya ait olmadığını bilerek Ve şeytana satılan bir yürek Ne yapacak ne yapacak ne yapacak Ne bulacak ne bulacak ne bulacak Her yol Allaha kavuşur ve kavuşur sevdiklerine Tüm yollar Allah’a çıkar eğer bir yere çıkıyorsa Ve tüm yollar Allah’ta birleşir eğer birleşiyorsa Sensiz ve bensiz Benliksiz yolları aşta gel aş ta gel Günahları geç te gel geç te gel Kalp yollarından aştı gitti aştı gitti Ateşlere attı beni Ateşlere attı beni Ve kent ne de çok yanmış ve yanmış güneşte Ve kent ne de çok yanmış ve yanmış ateşte Kent ateşte yanmış güneşte yanmış ateşte Yanmış güneşte güneşte ateşte ateş güneş İşte ateş işte güneş işte ateş işte güneş İşte güneş işte ateş işte gün işte at İşte eş işteeeeeeeeeeeeeeeee Ve güneşte yatarak öğle vakti Ve yatarak ve doğrularak güneşten önce Ve gün batışında doğrularak o ulu yöne Ve bir münadi seslenerek tan vakti Güneş doğmadan ve batmadan güneş Kalkın ey insanlar ey uyuyanlar diyerek Kalkın ve çıkın ininizden kalkın Silkin üstünüzdeki ölü toprağı Kalkın ve çıkın gün görmemiş mağaralarınızdan çıkın diyerek Kalkın ve çıkın güneş görmemiş mağaralarınızdan çıkın diyerek Anın o mağara adamlarının o kutlu direnişini diyerek Yemliha Mislina Mekselina Mernuş Debernuş Sazaennuş diyerek Çağırın ve çağırın o mağara dostlarını Çağırın tüm insanlığı ve o mağara hayvanını kıtmir kıtmir kıtmir diyerek NE YALANLAR SÖYLEMEKTEDİR KİM BİLİR Ne yalanlar söylemektedir kim bilir En fazla güllerden irkilmektedir şimdi Sokrat’tan sorulan neydi Kız kulesinin sırrı neydi, Neydi İbn- i Zübeyr’ den istenen Bu tepeleri kim seslendirdi Kim indirdi yıldızları göklerden şimdi, Şimdi kim ilenmekte kendine Şimdi kim şakımakta söylenmeyen şarkıları Kim konuşmakta can Hüseyin’le Kerbela’da bir yerde En çok yalanlardan ürkmeli ürkmesi gerekse insan Yükselişin bir başkaydı Düşüşün şanlı Herkesin bir yazgısı vardır ezelde yazılan Unutulan bir şey vardır bir yerlerde Söylenmemiş bir söz kalır hep Ya bir dost vardır unutulmuş Ya bir sevgili vardır bırakılmış Dünya vefasızdır hep kaybettirir sevilenleri Bir yudum sudur ancak içilen Bu fena diyarında En çok ağır işçilerin çıkagelir En çok bir kadına söylenmektedir O ODADA SEN DE VARDIN O odada sen de vardın Eşini yanına aldınız ve olanlar oldu Yürüdün ve yoksulluk azaldı Tüllerin ördüğü yalnızlık azaldı azaldı Rüzgar yön değiştirdi ve olanlar oldu Gece sona erdi olanlar oldu Suların ve çocukların bol olduğu O uyuyor ve olduğu yerde duruyor Çocuk çocukluğunu biliyor ve koruyor Çizgiler birbirine karışıyor Gözlerini kısıyor kuzgunlar Çıplak ayakla yürüyorum ben Ben uyanık rüya gören ben Kelimeleri bir bir seçerek konuşan ben Bir günün ağladığını gördüm ben Ben bendim ve benliğimdeydim ben Kozmosun peşindeydim ve peşindeydim kendimin Yürüyerek ve oradan ileri giderek Ritimsiz yürüyüşün vakti değil Değil, değil ve değil Ben kiminleyim ve kim benle Acıkmış ruhum ve acıkmışken benle Ben bir yerdeyim ve kimliğimle Ve savunmadayım ve kendimle birlikte Sen oradaydın ve sorunlu OĞUL OĞUL ÖLÜMÜN KARDEŞİ OĞUL Oğul oğul ölümün kardeşi oğul Baba bunu bildi Oğulu kurban etti Nuh gemiye bindi mi bindi Nuh gemiye bineni bildi Sonrasını bildi ama öncesini bilemedi Gemiyi gemi bildi Gemi engin denizlere indi İdris demiri eğdi Demir de demir miydi hani Süleyman medeniyetin kilidi Asaf bilginlerin başı Kutsal olana yakın Kutsal olandan hariç Mabedi ifrit yaptı İfrit bunu niçin yaptı İfrit bunu korkusundan yaptı İfrit hepsini bildi Süleyman’ı bilemedi Hayatı bildi ama ölümü bilemedi Ağacı bir kut yendi de ifrit yenemedi Çocukların çirkinliği ve erişkinliğine dair Gençler genç olmasını bildi Erişkinler erişkin olmasını bilmedi Anne oğlun ölümüdür Kutsal su zemzem ve Eyüp sabrı Hastalığı hastalık bildi Sağlığı sağlık bildi Bir çocuğun çocuk oluşu Bir ergenin ergen oluşu Bir insanın doğum ve ölümü İşte karanlığı yaşamanın ve kaderin çaresizliği Bir hayat eğrisi bu belli adı Şimdi kurtuluşun reçetesi onların ellerinde Onlar ki heybelerinden hayat fışkırmakta Uykunun ve uyanıklığın ellerinden tutmaktadır OLANLAR OLDU ONU GÖRÜNCE Olanlar oldu onu görünce Cabir b. Hayyan onu görünce Ve sen her şeye yeniden başlayan en ince Gözleri parıldar seni görünce Olanlar oldu onu görünce Ve sen şair Ferazdak seni görünce Geleceği sezinleyebildin İnsanla kendi arasında İnsanla kedi arasında Ve sen şair Ferazdak seni görünce İnsanla insan arasında Tüm savaşlar ve barışlar Ve bir çift sözle başlar Ve bir çift söze başlar İnsanla insan arasında Şehrin her kıyısından görünür Mekke Medine’den görünür Korku dağları bekleyince Olan olur her şey apaçık görünür Şehrin her kıyısından görünür Onun ikliminde yükselir Göze görünen ve görünmeyen Ona bakılınca görünür Göze görünen ve görünmeyen Onun ikliminde yükselir Sen dünü gün belledin Sen dün kimi getirdin Kendinle ve kendinle Se dün kimi getirdin Sen dünü gün belledin OLDU OLANLAR ONA BENZEYENLERİN HİÇBİRİ Oldu olanlar ona benzeyenlerin hiçbiri Öldü Fatıma öldü Hüseyin oldu Kerbela zinciri İsa ki göğe yükselenlerin piri Musa ki Tur dağında Allah’ la konuştu Allah’ın kelimesi kelimi Hüseyin Hüseyin hakikatin kesinliği keskin kılıcı Şimdi zamanı açmakta açmakta olan Fatma Binti Esed’e oldu olanlar Fatma Binti Muhammed’e olanlar Burçlara yükselmeye az kaldı Miraca varmaya ne kaldı Al şimdi götür o çocukluğu şimdi Şimdi bir işaret olan çocukluğa şimdi İşte şimdi okları atan sahabi İşit sesimin haykırışlarını Ve melekler yağdı türbedara Çocukluklara olanlar oldu Çocuklara olanlar oldu Olan Hüseyin’le çocuklara oldu Olan Hüseyin’in çocuklarına oldu İnsanlığa bayram oldu O sevgiye aşkla bağlan ÖRTÜLERE BÜRÜNEREK SİSLERE ÖRTÜNEREK Örtülere girerek sislere bürünerek Sonra uyaran olan Nadi Korkan ve korkmayan hiç kimseden Korkarsan sana müjdeci gelecektir Anneden merhamet dilenecektir Sen hangi oymakta büyüdün ey çocuk Büyük bir kente girdin Kapkaranlık bir geceden çıktın ve çıkardın ümmetini Sebepsiz yere ölenlerin hesabını sordun Ölüler evinde şenlik gibiydin Sen Tanrının ışığıydın Varlığın bir tavaftır gönlümüze İbrahim bu ateşten çemberi ördü içimizde dışımızda İbrahim gel bizi aşka çağır Bizi gül çağına götür İbrahim Şimdi biz bir vakti gözlüyoruz Aşka ve sevgiye çağırıyoruz gelecek zamanları Şimdi biz geleceğe adanmış kişiyi bekliyoruz Sonra dönüp ardına bakmış olan o kutlu kişiyi bekliyoruz Ardında büyük ve derin izler bırakan kişiyi bekliyoruz İlk günah yok yok böyle bir şey Bin yıl sürecek bu saltanat Bin yıl söylenecek bu hayat Sana soracaklar sorularını Ve her şey Allah diyecek SANA ŞAH DAMARINDAN YAKIN ALLAH, Sana şah damarından yakın Allah Sana senden daha yakın olan Allah Ve ey sen Allah’ın kulu ve kölesi olan Ve Âdem’le Havva’dan kalan Geceleri kandil olan yıldızlardan Aç ruhunu onun azizi olan esmasına Öyle buyurmadı mı Allah En güzel isimler Allah’ın O Allah ki Hay ve Kayyum olan Evet, her şey her an onu göstermektedir Her şey ondan bir işarettir Günahlarla kirlenen herkesi Tövbeyle arındıran O Burada solmakta hayat Senin gençlikle aldanman Senin güzelliğe kanman Güller senin gençliğindir Âdem’le Havva’ya uzanan Dünya aşka gebedir yeniden Habil bu iyi insan örneği Kabil ki şeytanın kelebeği Gel günahlarınla yıkan Gel tövbe ırmağına yıkan Azazil Azazil düşünen yalan Ve inkârın anıtı olan Hep kendini lanetleyen Kendi kendine lanetlenen şeytan SEÇTİĞİN HAYATI YAŞAMALISIN Seçtiğin hayatı yaşamalısın Her hayat bir seçimdir sonunda Zamanı fark ettiğimde ben bendim Seçtiğin hayatı yaşamalısın Ve kendimin yerindeyim işte o kadar Ve işte kimlerin ve kimlerin yurdu Hakikatlerin ve yalanların yurdu Ve kendimin yerindeyim işte o kadar Kim kimden önce kim bilebilir Bu bir yarıştır kim kimi geçecek Hür doğmuş kişidir her doğan Kim kimden önce kim bilebilir Seçtiği hayatı yaşar ve ölür kahrederek Hayat hicranlı bir dönencedir Bir tür kakışlı bir yaşamak Seçtiği hayatı yaşar ve ölür kahrederek Unutma hayatta hep ters giden bir yan vardır Ve her insan acizdir Tanrı önünde Ve her insan acizdir utanır yaptıklarından Unutma hayatta hep ters giden bir yan vardır Ve her sorun içinde bir günah içinde gizli Ve gizlidir her günahın içinde bir kahır Ve her kavga kanla mı sonuçlanmak zorundadır Ve her sorun içinde bir günah içinde gizli SEN BANA TT DEDİN BEN BU İŞTE YOKUM Sen bana TT dedin ben artık yokum bu işte Hitlercilikle işim olmaz Mussolini hiç olamam François hiç değilim ben benim işte Ben kendimim ve kendim olmaya mahkûmum Sen kendini bir yokla bak bakalım sen kimsin Bak Galyalılar nerde sen neredesin ben nerde Geç kalmış bir Galyalıyım kim bilir ben de Bu olayın başlangıcında ben yokum Bütün insanları ve cinleri yardıma çağırdım Orada bir benlik var onu orya ben çağırdım Bu benlik senlik meselesi değil Orada olan benim burada olan sen Orada okunan ezanla birlikte ve ben Bir daha sefer tamamlamak için o yarışı ben bıraktım Biliyorum ben bu yarışa geç başlamış biriyim Biliyorum ben bu yarışta geç kalmış biriyim Orada kimler vardı kim başlamıştı ilkin Allah için kimdi o nereden gelmişti kimin nesiydi Ben bundan bir şey anlamadım Bu benim son gidişimdi anlamadım Bu benim son gidişimdi anlamadım Ben şimdi bir zavallıyım anlıyor musun SEN KENDİNİ BİLİREN SULTAN OLURSUN Sen kendini bilirsen sultan olursun Söz olacak Allah’la insan arasında O zaman ne zaman olacak Ölüm bekler durur beni orda Bir şey söylenecekse bizden yana söylenecektir Kanat seslerinden bahsedilecektir Ağlayan çocuğun bakışından sorulacaktır Ölülerden ve ölümlerden sorulacaktır Kaplanların izinden sorulacaktır Hıra mağarasından nur saçılacaktır Hicret hicret geçilecektir SEN VE YAKUP ADINA Sen ve Yakup’un adına Yakup dediğin Yakup ama sıradan değil Allah’ın gören gözü ve işiten kulağı adına Yusuf’a âşık olan inanç adına Allah için olanla olmayan arasında Allah için olanla olmayan arasında Ne beklenir ne bulunur iki rüya arasında Yusuf ile Züleyha arasında başlayan aşk ki O aşktı ve beklenmedik bir şekilde çıkageldi Potifar Potifar sen de fark ettin mi? Potifar Potifar sen de fark ettin mi? Bu aşkın cismani olmadığını fark ettin m Bu aşkın nurani olduğunu far ettin mi? Kimse bilmiyordu ne olacaktı Kuyuda bir çocuk bulunacaktı Kuyuda bir çocuk bulunacaktı Kardeş kardeş değil düşman olacaktı Kurulan bir sessizliktir şimdi Söylenmemiş bir zaman dilimidir şimdi Rabbin esirgediği bir zaman dilimidir şimdi Rabbin esirgediği bir zaman dilimidir şimdi İbrahim Filistin’i getir zamanın doruğuna İbrahim ateşle besle inancı ve getir doruğuna Bir kamera doğruldu ve doğrultuldu silahlar arasında İnançlara ve aşka karşı inançlardan ve aşktan yana İnançlara ve aşka karşı inançlardan ve aşktan yana Ağlayarak ve ağlamayarak akıtmayarak gözyaşlarını Kadınlara ve yargılara aldırmayarak Ağlayarak akıtarak içine gözyaşlarını SİTARE NE MUTLU BİR HAYATIMIZ VARDI Sitare ne mutlu bir hayatımız vardı Sen varken ordakilerleydik Tagor’da aşka çağıranlar vardı Mevlana som aşktı Şems’te ne varsa aşka dair Aşka ait aşk için aşk kadardı Öpüşlerin kıvraktı ve hoyrat Dilsiz konuşanlar vardı Dilsiz ve dudaksız konuşur Gözsüz ve kulaksız anlardı Diyordum ki hayat Sen olunca vardı Sen olduğun kadardı hayaaaaat Gülüşlerimizde acılar vardı Bizim için zaman oldukça dardı Düşlerimde yepyeni bir hayaaaat Yepyeni bir hayaaaaat vaaardıııııııııı Ağlayışlarımı tut ve sakla ki Onlarda abı hayat vardı Dünyaya açılan ellerimiz vardı Dur ve düşün düşün ve anla ki Susuşlarımızda hayat vardı Susuşlarımızda ne sırlar vardı Söylenmedik ne sırlar vardı Adı konulmadık ne doğuşlar vardı SİZİ SORUMLU TUTAR HAYAT Sizi sorumlu tutar hayat Senden ayrıldım ayrılalı Her şey bir başkalaştı Ve sonra unutuldu her şey Kelimeler toparlandı Kelimeler toplandı bölündü çıkarıldı çarpıldı Yerlere atıldı serildi toplatıldı Anlaşıldı biraz geç biraz şaşkın Kelimeler kutsaldı Kadim varlıklara ait Âdem’le Havva’dan yanıt Ne varsa unutuldu Kadim yaratıklara ait Ve hatırlandı sonra ilkyaz aşkı ve acılar Ve ayrılık destanları yazdı Leyla ile Mecnun Tahir ile Zühre Vamık ile Azra Ferhat ile Şirin Bir macera başlar Seyr-i temaşa sanıldı her şey Seyr-i süluk’tan evvel Unutulan ve saklanan her şey Güller ve çiçekler arasında Göller ve nehirler arasında Seninle benim aramda İkimizin arasında Kalbim seninle birlikte atardı Bir birliktelik yazdı ŞİMDİ ARAFAT VAKTİDİR Şimdi Arafat vaktidir Kim tanıdı onu kim bildi Âdem’di Havva’sını kaybetmiş Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Dünya bir yüktü çekemedik Ve insan aldandı Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Dünya bir aldanış yeri İnsan tanıdı bildi Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir İnsan zalim ve cahildi Arefe tanıdı bildi Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Belki de son aydınlıktı Hep bir belirsizlikti Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Bir uyku ve uyanıklıktı Bir işaretti olacaklardan Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Uzun bir uyku belirdi Âdem Havva’yı bildi Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Allah’ı bil ve tanı Bilme dönemindeyiz şimdi Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir ‘Men arafe nefsehu Fekad arefe Rabbehu’ Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Yeryüzünün en uzun günü Ve en uzun gecesiydi Şimdi Arafat vaktidir Şimdi Arafat vaktidir Allah’a kavuşma vakti Tanıdı ve unuttu Şimdi Arafat vaktidir ŞİMDİ SİZ KİMSESİZ YOLLARDA Şimdi siz kimsesiz yollarda Yollardayız ve yollarla birlikte Aşkla birlikte ve düşmanlıkla Aşkla birlikte ve düşmanlıkla Ağlamaklı gözlerle ve gülerek Aşkla birlikte ve beraber Aşkla birlikte ve düşmanlıkla beraber Şimdi biz kimsesiz yollarda Şimdi biz kimsesiz yollarda Ağlamaklı gözlerle Ve hiçbir şey olmayarak Bakarak birbirimize ve ağlayarak Ağlayarak ve karşılıklı birbirimize bakarak Artık ağlasak ta ağlamasak ta bir Ve acılar içinde Kaybolsak ta kaybolmasak ta bir Şimdi biz kimsesiz yollarda Şimdi biz kimsesiz yollarda Ve anılar sökün etse art arda bir bir Ve acılar bir yumak olsa Ve anılar kaybolsa acılar içinde Siyah güller beyaz güllerle birlikte Sebebi bilinmeyen birliktelikle Başlangıçla birlikte ve sizinle beraber Ve acılar içinde sevinçle birlikte Şimdi biz kimsesiz yollarda Şimdi biz kimsesiz yollarda Yaradılışın en önemli yerinde Olduğumuz yerde ve sizinle Başlangıçla birlikte ve sizinle Biz olduğumuz yerdeyiz ve sizinle Birdenbire çekilerek ötelerden Bir bilinmeyenlerle beraber Birdenbire çekilerek gökyüzüne Şimdi biz kimsesiz yollarda Şimdi biz kimsesiz yollarda Bizimle birlikte ve beraber Sevgili günlerle ve gecelerle beraber Meleklerle ve şeytanlarla beraber Yollardayız ve yollarla birlikte Amaca varılmadan hiçbir şey Hiçbir şey yokmuş ve olmamış gibi yaparak Hiçbir şey anılmadan biz bize Şimdi biz kimsesiz yollarda TANRI AĞIR BİR YÜK VERDİ BİZE Tanrı ağır bir yük verdi bize İnsan olarak yaşamak için Ümitlerin en iyi adamına Bakmak için Ve Bakmak için Tanrı’nın verdiği ağır yük bize İsa Meryem ve Ruh’ul -Kuds adına Azrail İsrafil Mikail adına Cibril ki Ruh’ul- Kuds denir adına Ne varsa getir dün ve bugün için Gün bitiminde mutlu bir haber vardır Gün doğumunda ne varsa Gün bitiminde de o vardır Melekler ve şeytanlar için Bir bitmeyen gün vardır Birsamlar ülkesinde Tanrı ağır bir yük verdi bana İnsan olarak yaşamak için Ümitlerin en iyi adamına Bakmak için Ve Bakmak için Tanrı’nın verdiği ağır yük bize Tanrı’nın verdiği ağır yük bana Tanrı’nın verdiği ağır yük sana Tanrı’nın verdiği yük ne bize TRENDEKİ DERVİŞİ BEKLERKEN Kİ Trendeki dervişi beklerken ki Toplarını tüfeklerini bilen biz çocukken ki Düşlerini toplayarak geçen gemi Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki İsyanın eşiğindeyken ben geçen gemi Bisiklet hızla gidiyor ve çekiliyor deri Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki Her taraf et sergisi et sevgisi Aşka bakan çocuklar değil Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki Boğulan ve sürekli dirilten düşlerdeki Ruhlarını satmışlar bit pazarı bekçileri Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki At başı giden ve gitmeyen ardı sıra birileri İşte dünya başını almış gidiyor gitmesine Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki Küçük kaplumbağalar mezarını tutmuş Anne sözgelimi açmış kollarını Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki Dost yok düşman kavi tali zebun Daha çevrilmedi metin çevirmedi büsbütün bizden yüzünü Trendeki dervişi beklerken ki Trendeki dervişi beklerken ki Aşk ne demektir bilmedin Aşka acıkmaktır zaman Trendeki dervişi beklerken k UZAKTAN BİR DÜNYAYI GÖRMÜŞTÜK GÖRMÜŞTÜKTE Uzaktan bir dünyayı görmüştük görmüştük te O içinden altın şehir geçen dünyayı görmüştük görmüştük te İbrahim’in çağrısını duymuştuk duymuştuk ta İsmail’in çağıltısını kulaklarımızda çınlatmıştık çınlatmıştık ta Yerin ve göğün sahibine yalvarmıştık yalvarmıştık ta Ve her şeyi anlayan ve sezen kalbi onarmıştık onarmıştık ta Ve gözle görünür elle tutulur olmuştuk olmuştuk ta Ve her şey adımların ritmine uymuştuk uymuştuk ta Ve ellerimizde kutsal kitap okumuştuk okumuştuk ta Ve köşe bucak sakladığımız gözyaşlarını boşaltmıştık boşaltmıştık ta O sonsuz mesaj nidalarıyla kulaklarımızı doldurmuştuk doldurmuştuk ta Kentin o en yüce yerine çıkmıştık çıkmıştık ta Ve herhangi bir yüzü olmayan birini görmüştük görmüştük te Musa ve Yuşa’yla bir kutlu yolculuğa çıkmıştık çıkmıştık ta Hızır’la bilinmeyenleri bilmiştik bilmiştik te Ali b. Ebi Talib’in bildiğini bilmiştik bilmiştik te Abdullah kurban edilecekti edilecekti de İsmail koçların koç olduğu demekti demekti de Kurban olarak yine biz seçildik seçildikte VE AYDINLIKTIR GECE 1 Ve aydınlıktır gece Cinler süpürüyordu yeri Ve bir öpüştür sürer bütün gün Süpürür tüm yerleri Dur hele bu gecenin bitiminde Leyle-i Kadir vaktidir Her gece bir yıldız düşer Hecelerden bir harf düşer Ve derler ki insan Dilinin altında gizli 2 Ve meleklerle beraber biz bu işte Hepsi bir belirsizliktir gidiyor Ve seninle beraber olacağız olduk ta Şimdi bizi bu renklerden ayır Şimdi buradan geçerek gideceksin Bu yol senin gibilere dar gelir Giderek bu dar geçit yükselir Anne gitgide yaklaşır Yaklaştıkça yaklaşır yaklaştıkça yaklaşır Anne giderek yalnızlaşır Ve kamçı bilenir Çocuklar gelecekten haber verir Çobanlar gerçekten haber verir Ölümü fark ettirir okyanuslar ötesinden Yemin ederim yeminler ederim ki Hayırlı iki kişiden birisin der Sen bizim Ömer’imizsin gelecekteki habercimizsin Ellerinin üstünde yükselttin Ellerinin üstünde yükseldin Ellerin bir ayna geleceği gösterir Ellerin bir ayna gönlünle ilgilidir Ve sen ilgilisin ötede olanla Buradasın ama ilgilisin orada olanla Buradasın ama sen değilsin buralarda Sen bizim Ömer’imizsin gelecekten habercimizsin Sen bizim Ömer’imizsin gelecekteki birlikteliğimizsin VE OSMANLILIK YENİDEN YÜZÜNÜ GÖSTERDİ Ve Osmanlılık kendini gösterdi yeniden Yüreğini kaybetmiş bir anne Gördü olan biteni gördü kendini Tekrarlayan bir kelimeyle bitevi Nerde dedim nerde dedi Yürüdüm kıtaları onun ismi ile Yürüdüm ardı sıra onun izni ile Yürüdüm aç ve çıplak İnsan olmanın ışığı ile İnsan olmanın nuruyla ile İnsan olma adına O hep vardı ve bir günün üstüne düştü Güneş Osmanlının gözüydü güneş Ve batmıyordu hiç mi hiç Hüzün aç ve çıplaktı Kıtaları açmak bir amaçtı Hem dost hem efendi olarak Hem dost hem kardeş olarak Ve güneş battı batacak battı batacak Gökyüzü ağladı ağlayacak ağladı ağlayacaktı YERİNDE OLMALI OLACAK OLAN Yerinde olmalı olacak olan Ammar’da billurlaşan iman Sümeyye’yle anıtlaştı Küfrün karanlığı arttı arttı da İnancın aydınlığı sardı ortalığı birden Ey Sümeyye kanınla temizledin ortalığı Ey Sümeyye süpürdün süpürdün ortalığı hep Gel yu yıka arındır artık ortalığı yeniden Günah kirlerinden küfür ateşlerinden Ey Yaser ateşledin ortalığı ateşledin iman meşalesini O söz haktı ve yerinde söylendi söylenecekti O söz elbet söylenmeliydi söylenecekti Sen ışık oldun bize nur oldun kılavuz oldun Aşk için ölmek gerektiğini fısıldadın kulaklarımıza en canhıraş feryatlarınla Ey Yaser sen ışık tuttun bize tut yine EY Ümeyye bin Halef ey Bedir kuyusuna atılanlar Daha fazla daha fazla zulüm istiyor musun? Taşları örtüp üstünüze ürküyor musun? Orda yine putlarına tapınıp duruyor musun? Yerinde olmalı olacak olan Ammar’da billurlaşan iman Sümeyye’yle anıtlaştı Küfrün karanlığı arttı arttı da İnancın aydınlığı sardı ortalığı birden YÜREK ÇALINMIŞTIR SEN GİTTİN GİDELİ Yürek çalınmıştır sen gittin gideli Şimdi hatırla ve düşün ki Sen ince asil ve zayıf bir varlık iken Kalbe ferahlıklar veren Kalbe aydınlıklar veren, Sonra kalbi o ırmaklardan alıp götüren Bize meleklerin o narin kanatlarından bahset anne Sen gittin gideli yürek bir yük oldu bize Bunca laf kalabalığının arasında, Bunca yanlışa bile bile lades denilse bile Bilal yine o eski Bilal şu bizim bildiğimiz Bilal yani Bilal yine o eski Bilal, Bilal o eski yerinde Bu bir geceden arda kalanlar Şehirde bırakılan çocuktan ne haber var Seninle şehir arasında ne var Şehirle insan arasında İnsanla şehir arasında bir alışveriş var Bu bir geceden arda kalanlar Ve sonra aslan izleri Ve ayet ayet yazılan Sure sure dizilen Kuran izleri aslan izleri, O geceye ait olan O geceye sahip olan Olmak daha fazla olmamaktır haddinden fazla Olmak seninle olmaktır aslında Olmak bildiri imzalamaktır aslında YÜZÜNDE AŞK İZİ VAR Yüzünde aşk izi var Yıldızların gözlerini açık bırak Duy varlığını en derinden Zaman yanlışlığını vururken yüzüne Dillensin yeryüzü aşk şarkısıyla Masalların dünyasında yorulduk Gel söyle aşkın öyküsünü bize Aşkın hikâyesini mutlaka İnsanın serüveniyle birlikte Birlikte Havva Âdem Birlikte Yusuf İle Züleyha Akıp gidiyor zaman Ellerimin arasından Ve git git gidiyor hayat Ellerimin arasından Beklenen yolcuyu müjdeliyor Gecenin en karanlık vaktinde Miraç evrenin öyküsüne Uzatılan ışıktı Ben işte sınırdayım Sınırda bütün her şey Bir şey anlamadık Olan bitenden Ve doğumla başladı her şey Her şeyi oluruna bıraktık biz artık Yaratılana saygı anlamında Yaratılana ihanet anlamında Ben yalnızlıkların geç kalmış çocuğu Kalpler aşkın aynasıydı Leyla ile Mecnun’un olan Tahir ile Zühre’nin olan Derken yola çıkıldı hep beraber Sen ve ben ve onlar Yüklendiklerimizle beraber Yalnızdık ve bir aradaydık onlarla Aşkın kandilleri asılıydı samanyollarında ZAMANI AŞAN SÖZLER Alışverişlerini gizli kapılar ardında yap-ma Süley-maaan Arabistan senin ülken Dinle gündüz görünen gezegeni Seninle bile Ödeşmeyi borç bildiler Nuh ile birlikte gemi-dey-dim Adınla beraber bismillaaaaaah İlkel değil öncel Senin anladığın değil benim söylediğim Sen beni biraz bekle ben geleceğim Ben geleceğim diyen bir de geleceğin gözleri Gizlice gözlüyor Azrail’in gözleri Kölelerini salmışlar terk etmişler dostlarını Şehitlerin hazırladığı yerde Müjdem var sana müjde Diyerek öpüp duran melekleri Eyyup’la beraber Zekeriya alemin çocukluğuydu İhanetin ilmeği boynuna örüldü Ey Yahudi Bana geceyi getir Işıkların ve renklerin kuşattığı Bir yolculuk başlıyor derin Bir yolculuk öteye durun Adı Miraç olan Gökyüzünün sahibi Yakınların yakını oldun Ey göklerin sahibi Gözyaşını biriktir kan olsun Kan aşka dönüşsün din olsun Varacağı yere varmadan Gün dönmeden aşk olsun Aşka ve hakikata gebe olan zaman Allah ve peygamberine kitap gönderen Bak kılıçlar parlıyor bir neden göstermeden Öldükten sonra o parlak tablolar gösterilen Bak annen ne diyor sana yükseleceksin Gözlerinde biriken öfke Sevgiye dönüşürken Sen geleceksin Etten duvar öreceksin Zulme karşı duracaksın Yürüyeceksin çölde çıplak ayakla Hakka acıktığını göreceksin |