ELEM TERE FİŞIstanbul’dayım... Istanbul’da sanki silindimi zaman, Vakit belki şimdi akşam...!!! Çınar ağacına yakın, Çok yakın, Bir köşe başında ahşap masada, Eski bir fincan, Eski cezve, Ve çifte kavrum lokum... Kahvemi ağır ağır yudumlarken, O dimdik asırlık çınarı, Mesken tutmuş sevişen kuşlar... Çıldırırcasına cıvıldaşırken, Hangi baharı özlüyorlar kim bilir... Çığlık çığlığa çığrışıyorlarken, Bir benmiyim geçmiş hatıralarla cebelleşen... Bir büyük sevdam ve bir ben...!!! Tamda işte o zaman aklıma düştü yine bir hüzzam...! " Gün batar kuşlar döner , Dönmez bu yollardan beklenen"...!!! Ve yine ben beynimi kemiren kurtcuğu, Kurda kuşa yem etmez iken, Yanlış bir sevdamıydı ki, Sanki benimkisi kör kuyulara düşen... İçimdeki fırtına hangi sığ denizlerde durulur, Hangi yelkenleri dolduruyor, Hangi kayaya vurdu ki o yelkenlinin, Ve hayatın küpeştesi, İşvesi ,cilvesi ve neş’esi... Bir el okşadı saçlarımı ansızın... Buda belki rüzgârın, Vesvesesi...!!! Ve ben vatan özleminde Nazım şiirleri ile beslenirken... Üzerimdeki yabancı gözlere şiş... Elem tere fiş...! Zehra Demirtaş |
Üzerimdeki yabancı gözlere şiş...
Elem tere fiş...!