Sessiz Çığlıklar
Sessiz Çığlıklar
Zulüm bütün ağırlığıyla Çöktü üzerine ülkenin. Penceremde’ Gün ışığı sarhoşluğu Odalarda son bahar Ki Son umutlarını. Dört duvara asmış insanlar.... Sokaklarda büyüdükçe Uyku sersemliği Halkların dilinde Büyür sessiz çığlıklar Başlar boğmaya kendini Gözlerinde sevgi aşk! Bir hüzzam makamı insanlıgın! Ellerinde mevsimler üşür.. Yüreğinde bir volkan gibi Parlayarak’ çiçek açan öfkeden Zaman titreyerek irkilir Gözler pimini çeker Yüreklerde patlamaya hazır "İntihar bombasının".. Oysa Yasama sevdalısındır İçinde büyüyen çocukda! Deli hoyrat bir sevda’ Anadolu, topraklarında Kış sonrası, ilk bahara gebe umut Sevgi ile aşk ile Örgütlemek icin dağları.. Nedense korku rüzgârları Bir ustura ağzı gibi Biçip geçer içimizde çaresizliği Başlar soğukta titremeye yürekler.. İste o zaman Verilmesi gereken kavgan Takılıp kalır aklına Sorarsın kendi kendine Hangi çağın vebalısıyız biz Umut kaç meridyen Ötesinde durur Anadolu’nun bilinmez.... Zaman kıskacında akşamın İş dönüşü Kızılayda! Yorgun bir çocuk gibi İnsanların yüzleri, Kimi esmer, kimi sarı Kimi beyaz ve kömür karası Fark etmiyor dili dini ırkı Tüm halklar kardeşiz Aynı coğrafyasında’yız biz; Bedenleri ıslatan sızıların.. "Emek" ekmekğin Karanlık sokaklarında yürürken Yinede çaresiz değildir insan Düştüğü yerden Acılarını bileyerek kalkar ayağa Yüzüncü yıl bulvarında, Islak dudaklarından Yüzüne yayılan tebessüm Alev alev tutuşarak yandığında Güzel şeyler düşlenir Ostim sokaklarında.. Yüreğinin engebeli yolunu Aydınlatırken sevda ışığı Kıyılara vuran dalgalar gibi Göz bebeklerinde Dalga dalga kırılıp dağılır Sokak lambalarından loş ışıkları, Ki sonra başlar belirginlesmeye Dudaklarından yüzüne yayılan tebessüm Ki o an Usulca saclarını başlar okşamaya rüzgârlar Ellerinde bir veda ıslaklığı Yüreginde kör bir mavzer kursunu... Abdullah Oral.....Ozan Vurguni |
anlatımı muhteşem, okuma hazzı aldığım
yer yer düşündüren müstesna dizelerdi...
tebrikler ve saygılarımla.