Sorular ve Cevaplar
Eşref vakti yandı gönülde çırağ.
Ahbapların kimi mevta kimi sağ. Nasıl sığar zerreciğe koca dağ? Görülen ne, gösteren kim, görgü ne? Zikreden zakirler, her dem virdinde. Seyreden salikler, cemal derdinde. Tüm fani mahlukun hemen ardında, Görülen sen, gösteren sen, gören sen! Bir noktacık kâinatı görüyor. İnsan, üç beş nefes ömür sürüyor. Kader, bir örümcek gergef örüyor. Örülen ne, ördüren kim, örgü ne? Hallac veli; katledilen, şişlenen. Ahir nebi; boykotlanan, dışlanan. Mağarada nakış nakış işlenen, Örülen sen, ördüren sen, ören sen! Yalan dünya, sunduğu şerbet zehir. Ecel yaklaşınca olmuyor tehir. Sür diye verildi sana da mehir. Sürülen ne, sürdüren kim, sürgü ne? İsa’nın nasibi, çarmıha germe. Yunus’un kararı, nefsini yerme. Habibin Muhammed, gözünde sürme. Sürülen sen, sürdüren sen, süren sen! Aldatarak kazandın paraları. Yazdırdın deftere hep karaları. Ölmeden tövbeyle sar yaraları. Sarılan ne, sardıran kim, sargı ne? Eyyub’un kanayan yaralarına, Kerbela, Hüseyin parelerine; Lokman’ın merhemi, çarelerine, Sarılan sen, sardıran sen, saran sen! Her akşam batışla gidene inat, Her seher tekrar kurulur kâinat. Kanma sakın, fani bütün saltanat. Kurulan ne, kurduran kim, kurgu ne? Şeytan ısrar etti, Hakk’a bühtanda. İnsan tutsak, hayat dediği zanda. Adı dünya, bu çift kapılı handa; Kurulan sen, kurduran, sen kuran sen! Bu yalan dünyanın sorsam aslı ne? Var mı onun gibi zalim, misli ne? Mevsimlerin iklimlerin faslı ne? Sorulan ne, sorduran kim, sorgu ne? Bu yalan dünyanın aslı imtihan. Ancak Hakk’ın zikrinde var itminan. Görünüşte bensem de soru soran, Sorulan sen, sorduran sen, soran sen! Batık tüccar gibi bomboş kazara, Sürdün ömrü şimdi serdin pazara. Bir yığın günahla girdin mezara. Serilen ne, serdiren kim, sergi ne? Ehl-i beytin dinmez, gözünün yaşı. Kerbela’nın hala kan terler taşı. İsmail’im yoluna serdim başı. Serilen sen, serdiren sen, seren sen! Ozan Hadim, geçtin mansıp paradan. Masivayı kaldır, artık aradan. Varacağım huzuruna yaratan. Varılan ne, vardıran kim, vargı ne? Kalkar gözden kör gözlerdeki perde. Görür Hadim, gerçekte yeri nerde. Mecnun’un çöllere düştüğü yerde, Varılan sen, vardıran sen, varan sen! |