SARIKAMIŞ
Sarıkamış, karakışsın karakış,
Yürekleri yaktın, karı dondurdun. Bu nasıl bir adak? Bu nasıl yağış? Doksan bin Eroğlu eri dondurdun. Allahu ekberin kara kışında, Ecel Mehmet ile can yarışında, Moskof peşindeyken, moskof peşinde, Kan tere karıştı, teri dondurdun. Doksan bin süs dağ yamacı etekler, Dereler, tepeler, beller, çataklar, Her yana serilmiş buzdan yataklar, Mehmedin yattığı yeri dondurdun. Her taraf kar adam, bembeyaz şehit, Doksan bin evliya doksan bin şahit, Bu nasıl bir ant, bu nasıl ahit? Soğanlıya inen nuru dondurdun. Mevsim Mikailden emrini almış, Azrail elinden buz ölüm olmuş, Cebrail cennete müjdeye gelmiş, İsrafil üflerken suru dondurdun. Takdiri bu yönde hakkı alanın, Yüreğinde gam var arda kalanın, Bir topal evlatla Kara Zala’nın, Yaşlı gözündeki feri dondurdun. Ayla aydınlanmış kar beyaz gece, Buzdan saraylarda, makamlar yüce, Bir gün dondurmadın bizi sadece, Tam yüz dört yıldan beri dondurdun. Kavuşursan soğanlının yazına, Rast gelirsin Mehmetçiğin izine, Şehit sinmiş çiçeğinin nazına, Bülbülün dilinde ırı dondurdun. Zannetme ki zaman, o zaman durdu, Metince acılar azdı, kudurdu, Dört düvelde yürekleri don vurdu, Vatan denen nazlı yâri dondurdun. 03.01.2019 Metin Aydoğdu |